ISSN 1308-8483
KABAKLAR ÇİÇEK AÇTIĞI ZAMAN GEL / Tülin DURSUN
Tülin DURSUN    
  Yayın Tarihi: 11.10.2008    


KABAKLAR ÇİÇEK AÇTIĞI ZAMAN GEL

Delikanlı, annesinin yaptığı kabak çiçeği dolmasının kokusunu duydu yine.

Turistler gelmeye başlamıştı adaya. Delikanlılığa başladığından beri iyice delişmenleşmişti. İçindeki kıpırtılara dur demek olmuyordu bir türlü.

Girne' de Ozan köyde oturuyorlardı. Yakındı çalıştığı otel. Beş dakika sürmezdi evden. Sabah erken kalkmayı sevmiyordu. Anasına da bakmak onun göreviydi.

Alman kızla otel havuzunda karşılaştılar ilk kez. Kız delikanlıya baktı. Delikanlı kıza baktı. Bembeyaz dişleriyle gülümsedi kıza. Kız ;

" Guten morgen!." Dedi.

" Good morning!." Diye yanıtladı

Kız delikanlının sorularına Almanca yanıt verdi. Delikanlı İngilizce sordu.

On gün kalacaktı kız adada. Her tarafı görmek istiyordu.

" Ufacık adanın her tarafı bir günde biter." Diye düşündü delikanlı. Akşamları da diskotek görmek istediğini söyledi delikanlıya.

Otel saatleri dışında, delikanlı kıza epey yer gösterdi. Akşamları da diskotekleri dolaştılar.

Anası turist kızlardan uzak durmasını söylemişti. Bedeni, gençliği buna karşı çıkıyordu. Zaten kız da istiyordu onu. Kızın melodileri çağrıştıran vücudu ne kadar da davetçiydi?.

İlk defa anasıyla tanıştırdı bir kızı. Turist kızı alıp, eve götürdü. Anası kabak çiçeği dolması yapmıştı bol dere otlu. Turist Alman kız bayıldı bu yemeğe.

Vedalarındaki burukluğun tadı yıllarca sürdü her ikisinde de.

Aradan geçen on yılda delikanlı askerliğini de yaptı, evliliğini de.

Her kabak çiçeği dolmasında kızı anımsadı. Kız her baharda, Almanya'nın o soğuk havasında delikanlıyı anımsadı.

Delikanlının çocukları büyümüştü. İki kızı vardı; esmer güzeli iki kız. O artık delikanlı değildi. Babaydı.

Yine işine erken gitmek için kalktı. Anası da , karısı da erken kalkmışlardı. Kabak çiçeği dolmasının, dere otu kokusunu aldı.

Otelin havuzunun yanında dokuz yaşlarında, esmerle buğday ten arası bir erkek çocuğu ağlıyordu. Delikanlı baba yaklaştı oğlana;

" Neden ağlıyorsun?."

" Annem top oynamama izin vermiyor!"

Çocuğun yarım Türkçe' sinden önce bir şey anlamadı. Sonra;

"Akşam üzeri benim yanıma gel beraber oynarız." Dedi çocuğa. Sevinerek uzaklaştı çocuk. Annesine uzaktan adamı eliyle işaret ederek gösterdi. Kadın adama bakıp, gülümsedi.

Akşam üzeri adam çocukla top oynadı. Nereden geldiğini sordu çocuğa.

" Almanya." Dedi çocuk.

" Annenle baban da buradalar mı?."

" Annemle ikimiz geldik."

" Babaların hep işi çıkar değil mi?." Dedi adam.

" Ihh."

" Neden ıhh bakalım?."

" Benim baba zaten burada ." Dedi çocuk.

" O zaman sizde burada kalın."

" Olmaz!."

" Çocuklar babalarının yanında olur ama!."

" Ben babayı tanımıyor daha !."

Annesi yarım saat sonra buldu oğlunu. Adamı gördü. Adam da kadını gördü. Önce bakıştılar. Tanıdılar birbirlerini. Kucaklaştılar. Kadın adamın alyansını gördü. Adam alyansını saklamaya çalıştı. Dertleştiler uzunca, ayak üstü.

" Bizim evde annem kabak çiçeği dolması yaptı. Bu akşam gelsenize. Oğlunda benim kızlarla oynar."

" Biz yarın sabah döneceğiz Haluk Avni, toparlanmamız gerek!. Aufwidersein!."

" Good Bye!." Dedi adam.

Kadının oğluna seslendiğini duydu.

" Haluk Avni, akşam erken yatacaksın. Üzgünüm daha babanı bulamadım!."

Adam anasının pişirdiği kabak çiçeği dolmasının kokusunu duyumsadı.Gözyaşlarını akıtarak içine kızlarını kucakladı.

" Her baharda, kabaklar çiçek açınca gel oğlum!." Dedi içinden.


Tülin DURSUN



1960










   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)