Elma ağacından Meral Okay’a
Çetin geçen kış elma ağacını veranda çatısının üzerine yan yatırmış. Yan yatmış ama kurumayan bazı dalları çiçeklenmeye devam etmiş, garibim çiçekleriyle kesilmek zorunda kaldı bugün.
Kurumuş dalları odun olarak kullanmak üzere ayırdık ve hemen bir açık hava ocağı yaktık. Dumanlar sardı bahçeyi, küller uçuştu rüzgarla. Elma çiçekleri tozlara, küller havaya toprağa kavuştu. Hava bulutlu yağdı yağacak; apansız gitti Meral Okay bugün! Meyveleri taşarken dallarından öylece gidiverdi…
Elma ağacının ölümü diyordum; bir sussa şu elektrikli testere aklım rahatsız! Elma kokar sanırdım ağacın gövdesi, kokmuyor! Koşarak gidip en iri kütüğü seçiyorum, henüz ıslak olan gövde damarlarını içime çekiyorum çürük marangoz tahtası kokuyor. Elma ağacı öldü. Kütüğünü yakacağız kuruyunca…
Nisan yağmuru işte, yaladı geçti tenimi. Toprağın altına işlemedi bu ıslaklık diyor annem, oysa ortalık nemli toprak ve çiğnenmiş ot kokuyor. Uzaklardan dumanlar tütüyor hayalet kentin üzerine. Yağmur inince Kaya Çukuru’na Gâvur yıkıklarını duman kaplarmış, öğreniyorum…
Karmylassos mezarlığında tören vardı bu sabah, sıranın bir gün bize de geleceğinin tefekkürüyle çiçekler arasından saygıyla geçtik… Meral Okay’ın hüznü dağılası değil. Bulutlar giderek kararıyor, Gemile Körfezi’nden sağanak indi inecek. Bir dostumun dizeleri yankılanıyor içimde “Bütün uğraşımız, başladığımız yere geri dönmek için, fakat geri döndüğümüzde orayı ilk defa görür gibi yeniden keşfediyoruz, çünkü artık biz değişmiş oluyoruz ve bu döngü böylece sürgit devam ediyor.”
Elma çiçekleri örtecek üzerini pembe beyaz bir örtü gibi. Gelecek bahara bambaşka bir fidanın can suyunda yürüyeceksin. Döngü bu.
Kayaköy / Fethiye
www.ascifok.com
|