Foça’da Hıdrellez / Nurdan ÇAKIR TEZGİN
Nurdan ÇAKIR TEZGİN

Nurdan ÇAKIR TEZGİN

Foça’da Hıdrellez



5 Mayıs ile başlayıp 6 Mayıs ile gün boyu devam eden bir geleneğin izinde Foça notları / 2012 Foça /İZMİR

Saffet teyzeyi kim bilmez?

Yaşının bilinmediÄŸi, konuÅŸmasının her yöne çekilebileceÄŸi, neÅŸeli Saffet teyze Foça’nın yaÅŸayan sembollerindendir. Bu yıl da Hıdrellez geldi çattı Saffet teyze diyorum; “Ne bee daa gelmedi ne sandın sen?” deyince anlıyorum ki gün sayarmış meÄŸer! Eh anlat bakalım neler yapardınız Hıdrellezde diyorum; “Te be bacaklarım aÄŸrır çıkamam tepeliklere artık, gençliÄŸimde kaldı hep onlar, ama yumurta, kurabiye yeriz hıdrellezde, ısırgan süreriz kapılara ”.


Foçalı Nur Ataklı diyor ki;

“Hıdrellezde eÄŸlenceler tertipler oÄŸlak keserdik. Eski Osmanlı Mezarlığı’nın arasından Arnavut kaldırımlı bir yol geçerdi. O yola biz susa (ÅŸose) yolu derdik, yolun yamaçlı tarafındaki zeytinliklerin altına giderdik her hıdrellez. AkÅŸama kadar yer içer, çaylar demler, salıncaklar kurardık.”

Babadan balıkçı, kaptan Fevzi Bor ise;

Hıdrellez deyince un kurabiyesi yapan Ali Baba’yı hatırlıyor. Kurabiyelerini bir gün önceden hazırlayan Ali Baba, Hıdrellez günü BaÄŸarası Işıklar Köyü'ne kurabiye götürebilmek için el arabasıyla akÅŸamdan yola çıkar, sabah ancak varırmış. Işıklar’a vardığında da kurabiye arabasını doÄŸruca çeÅŸmenin başına sürer bütün gün un kurabiyeleri satarmış.

Foça’nın kızı Çidem Dirim’in anlattıklarıysa oldukça ilginç;

Yaşlı kocakarılar, evlenme çağına gelmiş ya da evde kalmış kızlar için Hıdrellez akşamı yabani yeşil soğan keserlermiş. Ne demek bu? Bildiğimiz taze soğandan iki tane ayırıp makasla aynı boy keserler, birine bu yıl evleneksin, diğerine evlenemeyeceksin der sabahın olmasını beklerlermiş. Soğanlardan hangisi sabaha kadar uzarsa o dilek tutarmış, bu yüzden kızlar sabah olunca doğruca yeşil soğanların yanına gidip heyecanla sonucu görürlermiş!

Çidem hanım eski hıdrellezleri anlatmaya devam ediyor; Eski kocakarılar Çifte Kayalar’ın aÅŸağısında yeÅŸilliklere yatıp Sarman kediler gibi saÄŸa sola yuvarlanırlarmış. Kimi sırtını bacağını aÄŸaçlara sürünür, kimi salıncak kurup sallanır, ateÅŸten atlarmış dertler tasalar bitsin ufunetler dağılsın diye…

Foça’nın Küçükdeniz sahilinde, ÅŸimdiki Menendi Kafe’yi geçince YeÅŸil Büfe’nin önünden uzanan kumlu sahile eskiden “banyolar” denirmiÅŸ. Foçalı kadınlar Hıdrellez akÅŸamı bu banyolar sahiline gelip, önce paçalarını sıvayıp ayaklarını suya sokar sonra da hasta olmamak için el ve yüzlerini deniz suyuyla yıkarlarmış. Daha sonra, evlenmemiÅŸ genç kızlar ve kadınlar kumlar arasından kırk adet deniz taşı toplamaya koyulurlarmış. Her taÅŸ ile besmele çekip dualar okumak adettenmiÅŸ. Kırk taÅŸ toplayıp bir torbaya koyup içine de bir avuç deniz kumu atarlarmış ki bolluk ve kısmetler kum gibi çoÄŸalsın… Bu torbayı bir yıl saklayıp Hıdrellez sabahı denize atıp, gelecek seneye de bu sene topladıklarını saklarlarmış.

Ayrıca gül dalına astıkları para ÅŸeklinde kesilen gazete parçalarını da kum ve taÅŸların bulunduÄŸu torbaya atıp Hızır’ın bereket saçmasını dilerlermiÅŸ. Toplanan taÅŸlarla veya kumlara, ev, araba, tarla, tekne, gelin, damat, bebek, para pul silüetleri yapmanın Foça’da da uygulanan bir adet olduÄŸunu görüyoruz. Hıdrellez gecesi herkes isteklerini düşlerinden yeryüzüne indirip elle tutulur bir ÅŸekle sokarak o düşün gerçekleÅŸmesi için daha belirgin bir iÅŸarete ihtiyaç duyuyor, gelenekler böyle. Türklerin Orta Asya Åžaman geleneklerinin uzantısı sembollerle dışavurum ÅŸekli, günümüzde de köy kasaba gibi nispeten küçük yerleÅŸimlerde deÄŸiÅŸime uÄŸrayarak devam etmekte.

Mutfaklarda Hıdrelleze değinecek olursak

Çidem Dirim; “Hıdrellezde evlerimizdeki yaÄŸların, unların, ÅŸeker, tuz, pirinç ve bakliyatların kavanoz kapakları açık bırakılır. Bir gece önceden bütün yiyeceklerin kapağı açılır ki Hızır gelip bolluk bereketini bıraksın mutfaklarımıza”. Bu, Anadolu’da da birçok yerde uygulanan bir gelenek. Su güğümlerinin, buÄŸday arpa ambarlarının kapakları hep açık bırakılır Hıdrellez gecesi.. Yumurta geleneÄŸi de aynı. Her hıdrellez sofrasında yumurta bulunmalı, çiÄŸ yumurta saÄŸlığı, piÅŸmiÅŸ katı yumurta tokluÄŸu ve bolluÄŸu simgelediÄŸinden sabahtan itibaren yumurta ve yumurtalı yiyecekler yemek hıdrellezin vazgeçilmezlerindendir.

Yine, bir diÄŸer gelenek; taze bahar otlarının en az yedi çeÅŸidini sofralarda bulundurmak ve bu otlardan yapılan börek çörek kayganaları yemek. Isırganotunun başı çektiÄŸi uygulamalar Foça’da da aynen sürdürülmekte. Evlerin kapılarına ısırgan ve gül dalları asmak, o evin insanlarını kem gözlerden, nazardan, iftiradan korumak adına halen de uygulanmakta… Gül dalına dilekler yazıp asmak, yine gül aÄŸacının köküne dilek eÅŸyaları gömmek uygulanagelen adetlerden.

Foçalıların hıdrellez kutlamalarını denize yakın yaÅŸayanlarla iç tarafta yaÅŸayanlarınki diye ayırmak gerek ki, ben bu yazımda Yenifoça’daki uygulamalardan söz etmiyorum. BaÄŸarası’nda Hıdrellez kutlamalarının Işıklar Dedesi ile özleÅŸtiÄŸini duyarım yıllardır; eskilerden kime sorsam Işıklar yatırından dem vurur. 90 küsur yaşındaki süpürgeci amca Hüseyin Çetin, “Işıklar Köyü vardı bir zamanlar” diyor. Işıklar köyü, Işıklar Dedesi, Işıklar suyu, çeÅŸmesi yatırı ve bu yatırın kerametleri üzerine çeÅŸitli hikâyeleri pek çok kereler dinlemiÅŸtim; bir baÅŸka yazımda anlatmak isterim.



Gelelim Hüseyin amcanın anlattıklarına

Işıklar Dağı’na giderdik biz çocukken” diyor. “Kocamemetler Köyü’nün altında Hayıt Dede vardı; Hıdrellezde kızlar, gelinler, analarımız çaput baÄŸlardı o dedeye. Orada bir içme suyu vardı ki ÅŸimdi o su nerede? Alıpınar Suyu derdik.”

Alıpınar! Ilıpınar olmasın diyorum Hüseyin amcaya, “hayır Ilıpınar baÅŸka Alıpınar baÅŸka” deyip beni susturuyor! “YaÄŸmur duasına giderdik Hıdrellez’de Işıklar’a, tütün ekerdik o vakitler biz, bir görecektin. Tütün ekmek için su ÅŸart, kurak geçtiyse bahar yaÅŸlılar yaÄŸmur duasına çıkarlardı. Niye anlattırıyorsun bunları bana de bakayım” diyor muzipçe…

Hüseyin amca çok sevimli, onu tanıdığım günden beri her yıl fotoÄŸraflarını çekerim; bu yıl gözleri iyice görmez olmuÅŸ. Çekip sandalyeyi iliÅŸirim yanına ve muhabbet ederiz oradan buradan çokça. Hıdrellez diyordum, “yenilen içilenler geride kaldı, suyun başında ateÅŸler yanar kazanlar kaynardı, analarımız pirinç bulgur götürür pilav ederlerdi Işıklar’da. Ha bir de Hıdrellezde oÄŸlak kesmek adetti, oÄŸlaÄŸa gücü yetmeyen horoz keserdi.” Sanki biraz gözleri mi doldu bu yaÅŸlı amcanın! Eski günlerin hüzünbaz bilgelikleri bunlar, yaÅŸayıp özümsemese nasıl anlatsın bu ileri yaşında…

Hızır ile İlyas’ın zaman içinde dil yuvarlanmasıyla birleÅŸtirildiÄŸi Hıdrellez söylemi, aynı zamanda denizler ile karaların koruyucusu iki deÄŸerli ruhun senede bir gün buluÅŸma günüdür! Denizler ve karaların birleÅŸtiÄŸi yerleri niçin bunca önemsediÄŸimizi düşünürüm! Kara parçasında yaÅŸayan Hızır ile denizlerde yaÅŸayan İlyas’ın buluÅŸmasına bir öykünme olabilir mi? Kıyıdan ufka dalıp giden gözlerimizin ardında, yarım kalmış bir ruhun simgesel özlemi belki bu törenler!

Yeni bir tören, yeni bir hıdrelleze davetlisiniz bu sene.
6 Mayıs Pazar 2012

Bazılarımız AliaÄŸa’daki ”1 Milyon İzmirli Termik Santrele Karşı” buluÅŸmasına destek için gidecek, bazılarımız Foça Yeryüzü Pazarı’nda Foçalıların piÅŸireceÄŸi kocaman bir ekmeÄŸi bölüşüp, kaynamış yumurtaları paylaÅŸacak, bazılarımız da kırlara denizlere uçuracak dileklerini.

Nice saÄŸlıklı ve umutlu hıdrellezlere…






Nurdan ÇAKIR TEZGİN




5 Mayıs 2012 Cumartesi / 4889 okunma



"Nurdan ÇAKIR TEZGİN" bütün yazıları için tıklayın...