Tatil Tatil Tatil…
Nedir tatil? Okula gidenler için karne ve diploma alımından sonraki okula gitmeden ense yapma ve rahatlama hali. Para kazanmak için çalışanlar için de işe gitmeme ve çalışmama hali diyebiliriz tatil için. Diyebiliriz de; Evde, evden çalışanlar için ne demeli? İnsan evde olduğu sürece çalışmadan duramıyor ki! Çalışma nedir sorgusuna kadar gider bu olgu, o yüzden çalışmayı filan bir kenara koyup tatile odaklanalım! Hem; emeklilik, işten uzak durmak, okul ve iş hayatına ara vermek gibi durumlar da var o yüzden çalışmama halleriyle tatil olayını bir potada eritmeye kalkmayalım!
Boş boş oturup esneyerek saati kolundan çıkarmak, gelişigüzel saatlerde uyuyup yemek yemek, kimseye randevu vermemek bile tatildir birçoğuna. Tatil, çalışan çalışmayan herkesin hakkıdır diyelim etrafımızdaki seslere kulak verelim...
Bir kıyı kasabasında sürekli yaşıyorsanız tatil döneminin başladığını öyle bir hissedersiniz ki, dünyanız birden bire başka türlü dönmeye başlar! Tatil dönemi diye bir zaman dilimi var ne yazık. ki; Evet, keşke olmasa ve insanlar kendileri için en uygun zamanlamayı seçebilme özgürlüğüne sahip olsalar, o ayrı. Sokaklarda hareketlilik, fırın ve marketlerde kasa kuyrukları, kalabalıkla bütünleşen cümbüş uğultusu, yeni türeyen gürültüler ve hiç görmediğiniz kadar bavulla dolaşan insanlar görmeye başlarsınız. İri bavullarını oradan oraya sürükleyenlerin tatil özlemiyle dolup taşan duygularını Arnavut kaldırımlarından toplamak biz gözlemcilere düşer!
Sahildeki gelişi güzel ayak izlerinden dağılan “tatilim geldi” feryatlarını duymamak mümkün mü?
Etrafımızdaki sesler çok şey söyler; Toplama kampından salıverilmiş bir ruh haliyle denize, kumlara, kafelere, barlara, pazara, balık haline ve cümle para harcanacak yerlere coşkuyla saldıran tatilci davranış biçimini izlerken; aaa, bir bakarsınız sizde bu kargaşanın bir parçası olmuşsunuz! Sabaha kadar heyecanlı gülüşmelere, yüksek sesli balkon ve veranda konuşmalarına alışmışsınızdır. O derin ve yüksek tondaki muhabbetlerin ninni gibi geldiği yaz uykularına bırakmışsınızdır bedeninizi. Kahkahalar bahçelerde neşeyle çınlarken, çocuk sesleri yaşamın ölümsüzlüğünü çağrıştıran ve özleten ezgilerdir bundan böyle! Siz yerleşik yaşayanlar bir süre sonra alışırsınız bu hengameye. İşinize de gelir zira, küçük kasaba hayatınızda sahip olduklarınızı bir kez daha gözden geçirme fırsatı yakalarsınız. Bunun bir süreç olduğunu bilir, Eylül ile sonlanacağının farkındalığını da yaşarsınız!
Seyirliktir tatilciler biraz…
Bir kıyı kasabasında yaşıyorsanız; Bir önceki yazdan bu yana yazlık spor giysilerini giymemiş yetişkinlerin emanetçi şortlarına bakıp gülümsersiniz. Bembeyaz vücutların teleme peyniri gibi sırıttığı ve ille de “tatildeyim” mesajı veren yeni gelen yetişkin toramanların sarsak hareketleri, bin bir öyküyle ceplerdedir artık. Çocuklar gibi kollarını bacaklarını sağa sola sallayarak sporvari devinimlerde bulunan yaşlılar en sevimlileridir. Yaz için satın alınmış yeni kıyafetlerin defile alanı da sayılan sayfiye kentleri, rengarenk cicili güzel hanımların ve gençlerin boy gösterip son modayı tescilleme alanlarıdır aynı zamanda.
Kafelerde kaykılarak oturuşlarında tatilde olmanın ayrıcalıklı dokunulmazlığını hissedersiniz! Bir tatilcinin taze sıkılmış portakal suyu ve tost yiyip içişine özenir, her gün uğradığınız kırk yıllık kahvehanenizde, birden bire portakal suyu içip tost yerken bulursunuz kendinizi! Siz de insansınız özenirsiniz tabi…
Çoğu zaman yeni gelen tatilcilere hayran hayran bakarken yakalarsanız kendinizi; “benim de tatilim gelmiş olabilir mi?” düşüncesine kapılabilirsiniz, aman dikkat!
İyi tatiller…
www.ascifok.com
|