ISSN 1308-8483
UÇAK / Ahmet Zeki YEŞİL
  Yayın Tarihi: 16.7.2012    


UÇAK

Kafamız karışık… Doğu Akdeniz’de, 22 Haziran 2012 tarihinde, Türk askeri uçağı gerçekten düştü mü, düşürüldü mü? Kim vurdu veya kim vurduya mı gitti? Meraktayız. Ancak, bu her gün sorulacak bir soru değil. İki gün arayla sorulması tavsiye ediliyor. Kim ki, her gün bu soruyu sorar, o zaman konuyu sabunsuz köpürtmüş olur. Dolayısıyla ilave edilecek bir kelime, bir işlem yoktur. Nüanslar üzerinde durup buradan farklı anlamlar çıkarma gayretine girilmesin. Uçak, yakın mesafeden atılan bir terlikle düşmez. Sonuç olarak çıkan parçalar üzerinde şu bulundu, bu bulundu ama o bulunmadı. Elbet bir gün, her şey en ufak ayrıntısına kadar tarafımıza bildirilecektir. Biraz sabır…

Elde, ayakta kesin bilgi yok. Belki var, biz bilmiyoruz. Bildiğimiz, bir uçağın düşmesiyle, bir uçak eksilmiş olması. Altını çizerek söylüyorum, uçağımız Suriye karasuları dışında vurulmuştur. Altını çizmeseydim eğer, uçağımız Suriye karasuları içerisinde vuruldu anlamı çıkacaktı. Suriye yönetimi istediği kadar “Biz düşürdük” desin. Zaman kötü. Kimseye inanmayacaksın. Biz “Biri bir şey mi attı da vurdu, yoksa atmadan mı vurdu?” sorusuna, çok güzel yanıtlar arıyoruz.

Bir askeri yetkili, “Bu verilere bakarak uçak ne düşürüldü, ne de düşürülmedi diyebiliriz” dedi. Özetle, düşürülmüş de olabilir, düşürülmemiş de olabilir. Düşürüldüğü iddia da edilebilir. Yetkili, “İşiniz yoksa siz araştırın” demek istedi. İşimiz yok, araştırıyoruz. Düşen uçakta sadece füze değil uçaksavar ve de parmak izine rastlanmadı. Bir rivayete göre, uçağın füzeyle düştüğü kesin gibi. “Gibi”si kalkar da kesinleşirse bu uçağın hesabı sorulur. Bir uçak kaç para siz biliyor musunuz? Ben bilmiyorum. Bulgular ve parçalar üzerinde incelemeler devam ediyor. Etsin… Füze uçağın burnundan girdiyse neresinden çıktı belli olsun. Füze motora girdi ama motor sağlam. O zaman füze uçağın burnundan girmedi. Pilotların kaskı sağlam olduğuna göre, burnundan değil kanattan girmiş olabilir. İşin garip tarafı radarlarda bir füzenin hayali yok. Her şey, hayal meyal yani… Yoksa uçağı cin mi çarptı?

Haberi alır almaz, kurtarma gemisi Nautilus’un kaptanı Bob Ballard, sağ olsun gemiyi olay mahalline doğru sürdü. Kendisi bir süredir, Akdeniz ve Karadeniz'de antik kalıntı araştırması numarasına yatmış dolanıp duruyordu. Geminin gelişmiş aygıtlarını her gün silmekten çok sıkılmıştı. Nautilus, uçağın enkazını ve pilotları el çabukluğuyla buldu. Ancak, kısa süre sonra Nautilus'un arızalanması ve geri dönmesi kafaları karıştırdı. Adının açıklanmasını istemeyen bir yetkili, “Nautilus’a nazar değdi. Yoksa bu alet, bu kadar çabuk bozulmaz. Bu işte bir iş var” diyerek, konuya bir başka pencereden baktı. Şimdi biz o penceredeyiz. Hava alıyoruz. Büyük devletler ne yaparsa onu yapacağız. Biraz sabır…


Ahmet Zeki YEŞİL



3284










   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)