ORTADOĞUYOR…
Gözümüz aydın. Yeni bir Ortadoğu doğuyor. Acil zırva yapıyoruz. Teyakkuzdayız! İstim üzerindeyiz. Yani istim bizim altımızda. Üzerinde düşünülmesi gereken bir manzara karşısındayız. Manzaraya bakıp hayaller kuruyoruz. Arada bir düşünüyoruz. Düşüncemiz günlük değil. Yumurtalarımız günlük. Sağlı sollu, arkalı önlü ve çok yönlü bir yaklaşımla gelişmeleri değerlendiriyoruz. Stratejik derinliğimiz deniz altında 20 bin fersah. Çözüme yakınız. Kimse bizi tahrik etmesin. Ayıp olur! Tahrik ederse, yerimizde duramayız. Atlarız, zıplarız. Sınıra kayarız. Tampon yaparız, üstüne basarız. Misliyle karşılık veririz. Kaç misli, bunu uzmanlar belirleyecek.
Bizim hassas dengelerimiz var. Kimseye 'Eyvallah' edecek değiliz. Her türlü hakkımızı soğuk hava deposunda mahfuz tutarız. Bu sıcakta, sıcak bakmamız mümkün değil. Bu nedenle, mültecilere 2500 adet buzdolabı gönderdik. Buzdolabının içerisine girdikleri falan yok. Muhalefetin uydurması bunlar. Hatta bir nevi dezenformasyon. Bu nedenle gelişmeleri an be an izliyoruz. Görüyorsunuz hemen harekete geçtik. Anında haber saldık ve “O bayraklar insin” dedik. İndi mi bilmiyoruz ama inmiştir. Zaten süreklilik arz etmiyordu. Şimdi biz yol haritasına bakıyoruz. Hayali haritalara bakmıyoruz. Angajman kuralları içinde bunlar. Nitekim bunu Irak'ta yaptık. Bu şundan gelmiş, bundan gelmiş, ondan gelmiş. Böyle bir şey kabul etmemiz mümkün değil. Müsaade etmeyiz. Zaten müsaade isteyen de yok. Göz yummayız. Çünkü uykusuzluk çekiyoruz. Hep uyanığız. Gözümüz açık bakıyoruz. Ancak müsamahayla bakmamız, seyretmemiz asla mümkün değil. Kalkar oynarız, el çırparız.
Biz, parametrelerimiz etrafında 180 derece dönerek her türlü tedbiri alırız. Dediğimiz gibi yaptık ve belgeleri masaya koyduk. BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon Bey’in de haberi var. Belgeler, masanın üzerinde çok güzel durdu. Taleplerimizin altı çizildi, üstü fosforlu kalemle boyandı. Detaylı, dostane, eşgüdümlü, yapıcı bir görüşme oldu. O’na, “Gel beraber, mesut bahtiyar birlikte adım atalım” dedik. Anlayış gösterdi, “Haklısınız” dedi. Telefonu kapsam dışı değildi, mesajımızı aldı. Ortak mücadele sözü verdi. Ortak adım atar mıyız, atarız gibi gözüküyor.
Biz yan yana duran iki ahşap ev gibiyiz. Birimizde çıkan yangın, itfaiye geç gelirse diğerini de etkileyecek. Elbette savaş istemiyoruz. Sevişmek de istemiyoruz. Aslında biz ne istediğimizi bilmiyoruz. Sonunu düşünen kafayı bulamaz. Temennim odur ki, masada oluruz. Yeriz, içeriz, eğleniriz.
|