ISSN 1308-8483
Tire evleri / Işık Teoman
Işık Teoman    
  Yayın Tarihi: 16.8.2012    


Tire evleri



İncirliova’dan Tire’ye

Kömürcüoğlu Geçidi’ni geride bırakınca karşımızda ufuktaki alçak tepeciklerle çevrili bereketli Tire Ovası, yamaçlarda eski evlerin yer aldığı mahalleleri, yavaş yavaş ovaya yayılan modern konutlarıyla Tire İlçesi…

Aydın’ın İncirliova İlçesi’nden İzmir’in Tire İlçesi’ne gideceğiz bu yolculuğumuzda. Bir yamacı incir, diğer yamacı kestane ve ceviz ormanlarıyla kaplı Güme (Küme) Dağları’nı aşacağız. Selçuk’a kadar İzmir-Aydın Otoyolu’ndan gitmek en iyisi. Bu güzergahta yolculuk yapıyorsak Torbalı’ya birkaç kilometre kala, park alanındaki restoranda çay içip, kahvaltıyı yeşillikler arasında açık havada yapmaya çok alıştık çünkü…



Nefis kıymalı, peynirli ve patatesli böreklerle birer duble bardak demli çayın ardından İncirliova’ya kadar durmak yok. Gökyüzü beyaz bulutlarla lekeli. İncirliova İstasyonu’ndan girip, Dereağzı Köyü’nün içinden 51 kilometrelik bir yolculuk için Tire’ye yöneliyoruz. Karşımızdaki vadinin ağzında İkizdere Barajı’nın devasa gövdesi. DSİ tarafından yapımı tamamlanan baraj 196 milyon metreküp su tutma kapasitesine sahip. İkizdere Barajı 2050 yılına kadar Aydın, İncirliova, 5 belde ve 33 köyün içme suyu ihtiyacını karşılayacak. Bir yıl önce su tutmaya başlayan barajın göl alanı giderek genişlediği için daha yukarıdan açılmış yeni bir yoldan gidiyoruz. Bu yamaçlar çam ve zaman zaman zeytin ormanları ile kaplı arazilerden oluşuyor.

Tırmandıkça İkizdere baraj gölü sol yanımızda beliriyor, durgun sularında karşı dağların ve bulutların yansımaları titreşiyor. Baraj inşaatı nedeniyle bir bölümü yeniden yapılan yol, boşaltılan ve baraj gölüne terk edilen Ekizdere Köyü’nü geçtikten hemen sonra, şu anda büyük bölümü gölün altında kalan eski yol ile birleşiyor. Doğa ile iç içeliğimiz burada başlıyor. Palamutların, ahlatların, çınarların, defnelerin, çitlenbiklerin dokunacak kadar yakın olduğu yolları seviyorum ben. Duble yollar mesafeleri kısaltıyor ama doğayı uzaklaştırıyor. Yükseldikçe karışık bitki örtüsü incir ormanları ile yer değiştiriyor. Çiftçi, incirlerini zamanında kurutabilmenin telaşında. Yol kenarlarındaki incir ağaçlarında geriye kalan birçok meyveyi de göz hakkı olarak biz yiyoruz. Zaman zaman rastladığım ahlatlar ve armutlar da lezzetli...



BAĞ EVLERİ SÜSLÜYOR

Böğürtlenlere, tarlada da rastladık. Öylesine bereketli ki bu yörenin toprağı. İncir ormanına serpiştirilmiş gibi duran beyaz badanalı, kırmızı kiremitli küçücük bağ evleri araziyi süslüyor. Güme Dağları’nın zirvesi 1646 metre ve daha zirveye çok var.

Daracık, virajlı ve tabiatla iç içe olan yolda ağır ağır, çevremizdeki güzellikleri içimize sindire sindire, 1307 metre rakımlı Kömürcüoğlu Geçidi’ne ulaşıyoruz. Ne yazık ki bu yolu da genişletmeye başlamışlar. Karayolları ekipleri o kadar hoyratça yapıyor ki işini, insan doğaya istese bu kadar zarar veremez. Önlerine çıkan ağaçları kesmiyorlar, kepçelerle parçalayarak açıyorlar yolu.



CEVİZ KORULUKLARI

Canımızı daha fazla sıkmadan devam ediyoruz yolumuza. Zirveye varınca ahlatlar, armutlar, palamut ve çitlenbikler bitiyor. Sincapların bir ağaçtan diğerine atlayıp oynadığı ceviz ve kestane korulukları başlıyor.

Kömürcüoğlu Geçidi’ni geride bırakınca Güme Dağları’nın diğer yüzüne geçiyoruz. Karşımızda ufuktaki alçak tepeciklerle çevrili bereketli Tire Ovası, aşağıdaki yamaçlarda eski evlerin yer aldığı mahalleleri, yavaş yavaş ovaya yayılan modern konutlarıyla Tire İlçesi…

Dağın bu yamacında ceviz ve kestane toplama zamanı. Geçtiğimiz köylerde hep aynı telaş. El lezzetli cevizler ağaçtan henüz toplanmış sütlü cevizler. Bu mevsimde yemenizi öneririm.



Merkez ilçe nüfusu 43 bin olan Tire hep yeşillikler içinde. Toptepe’den ilçe merkezine girerken eski mahallelerden geçiyoruz. Anadolu mimarisinin izlerini taşıyan evler pırıl pırıl, canlı renklerle boyalı. Çivit mavisi, hardal, vişne, güneş sarısı, yeşil renkler tercih ediliyor evler boyanırken. Sokaklar tertemiz, yollar düzenli. Tire hızla gelişen bir Ege kasabası…

“Bu kadar yoldan geldim, Tire’yi de dolaşayım” diyorsanız eğer, bu yolculuğu Salı günü yapmanızı öneririm. Çünkü Türkiye’nin en büyük açık pazarlarından biri burada kuruluyor. Yerel satıcısı bol. Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde “Şehr-i Muazzam Tire” olarak tanımladığı ilçede geçmişten günümüze ayakta kalabilmiş ve restore edilerek geleceğe taşınan birçok tarihi yapı da yer alıyor.



Tire Çarşısı’nı da gezin; semerciye, keçeciye, çizmeciye, bakırcıya uğrayın. Mutlaka istasyona gidin. Onarılmış yapıları görün, yanı başındaki kahvehanede çay için, Tire Süt Kooperatifi’nin marketin doğal ürünler satın alın. Tire köftesinden yemeden ilçeden ayrılmayın. Şekli, pişirilme tarzı ve lezzetiyle çok farklı bir köfte. Örneğin içinde baharat yok. Ve en önemlisi karadutlu lor tatlısı yemediyseniz Tire’yi görmüş sayılmazsınız. Karadutlu lor yalnızca bu ilçeye özgü bir tatlıdır. Tadına doyamazsınız. Kavanozu 10 TL’den satılan karadut reçelinden alırsanız bu tatlıyı yeme keyfini evinizde de yaşayabilirsiniz.

Tire’ye gidin, öneririm. Ama mutlaka İncirliova yolundan gidin. Yorulmaktan bile keyif alacağınızdan eminim.




































Işık Teoman

isikteoman@gmail.com


3393










   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)