TÜRKİYE GÜLLE ATMA BİRİNCİSİ / Tülin DURSUN
Tülin DURSUN

Tülin DURSUN

TÜRKİYE GÜLLE ATMA BİRİNCİSİ



19 MAYIS 2002

Hey!Bebek...

      AnneciÄŸin bu hafta yalnızca yüz gram aldığın için üzülüyor. Ben ise senin kilondan çok,saÄŸlığının yerinde olmasını diliyorum. Hem sen fazla kiloyu ne yapacaksın? Annen de öğrenecek bunları. Gel ona biraz zaman tanıyalım olur mu?

      Biliyor musun bebek? Ben çocukluÄŸumda çok saÄŸlıklıydım. Bir o kadar da zayıftım. O kadar zayıftım ki; köyde fırtınada uçup, aÄŸaçta asılı kaldım. Köyün yaÅŸlıları o yılı anım-satırken hep benim uçtuÄŸumdan söz ederler.
      " Ha! O yıl mı? Hani zabitin kızının uçtuÄŸu yıl."Derler.
      Nasıl uçtuÄŸumu tam olarak anımsamıyorum. Aklımda tek kalan Adil Hoca'nın evinin önündeki daldan beni Hoca'nın oÄŸlu Yalçın Abinin sırtlayıp, indirmesiydi. Daha sonra rüzgarlı havalarda ceplerim taÅŸ dolu olarak gezdim. Uçmayayım diye...
      Bebek! Ben çocukluÄŸumda çok koÅŸar,spor yapardım. Okulumun basket takımındaydım.Bıcırık halimle iyi top sürerdim.
      Dur, bak, dinle! Sana komik bir ÅŸey anlatacağım.
      İstanbul Beden Terbiyesi Müdürlüğünün spor seçmelerine katılmak zorundaydık. Ben, OrhanoÄŸlu ve Demir isimli arkadaÅŸlarımız okulda seçilmiÅŸtik ve koÅŸacaktık. Sınıfımızın en büyüğü Berrak gülle atacaktı. Arzu ise hem uzun koÅŸacaktı hem de yüksek atlayacaktı. İyi derece yapanlar Türkiye elemelerine katılacaktı.
      Rahmetli Çokgezer hocamıza yalvardım,yakardım katılmamak için. Hocam kızdı. Üstelik beden notumu da kıracaktı.
      Sınıfça okul minibüsüne bindik,Dolmabahçe Stadı'na geldik. BebeÄŸim! İstanbul'daki tüm liseliler burada. Okullarının en iyi sporcuları Seçmelere girebilmek, biraz da kız arkadaÅŸlarına kendilerini kanıtlamak için belli ki en iyisini yapmaya çalışacaklar. Bizim kızlar hemen kendilerine arkadaÅŸ buldular. Ben mi? Yok tatlım. Gerçekten benim o taraklarda bezim yok. Birincisi o kadar göze batmayan, sıradan bir tiptim. İkincisi ise benim zaten Volkan'ım vardı.
      Önce stadı beÅŸ kez koÅŸacaktık. Daha sonra atletizmin diÄŸer dalları için seçmeler yapılacaktı.
      Bu yarışta seçilebilmek çok önemliydi. Belki yüz, yüz elli kiÅŸi stadın ana kapısı hizasında toplandık. Tabanca sesiyle koÅŸmaya baÅŸlayacaktık.
      Tabanca sesi...Hurra! KoÅŸuyoruz. Nefesimi iyi ayarlayamadığımdan çıkışı yapamadım. Sekizinci kulvardayım. Stadın çim saha dışındaki toprak yoldaki kırmızı toprak sanki bulut oldu. KoÅŸuyoruz. Bacaklarım titremeye baÅŸladı. KoÅŸuyoruz. Birinci tur bitti. İkinci tur baÅŸlarken ortalardan, sonlara doÄŸru kalmaya baÅŸladım. KoÅŸuyoruz. Gerilemeye baÅŸladım. KoÅŸuyoruz. Üçüncü tur baÅŸladığında ben, ikinci turun bitimine çeyrek kala koÅŸuyordum. Åžeref tribününün önüne geldiÄŸimde bir kez daha geçildim. Onlar koÅŸuyorlar. Fakat bir ara öyle bir durumla karşı karşıya kaldım ki; sonda olan ben, birden arkamdan gelenlerin en önüne geçtim. Bütün gençlik ayakta;
      " Bravo. KoÅŸ. KoÅŸ. KoÅŸ. İpi göğüsle." diye bağırıyorlar. Döndüm. Arkama baktım. Haklıydılar ben en öndeydim.Onlar beni bir kez daha geçtiler. Ben koÅŸmaya devam. Onlar ipi göğüslediklerinde ben tek başıma beÅŸinci turu tamamlamaya çalışıyordum. Yarışı bırakmadım. Bitirdim...
      Öğleden sonra yapılan gülle atmada Berrak birinci oldu. İstanbul'u Ankara'da temsil edecekti. Bir hafta sonra Berrak Ankara'da Türkiye birincisi oldu.
      19 Mayıs Gençlik ve Spor gösterilerine hazırlanıyorduk. Provalar, genel prova derken tören günü geldi...
      Üstümüzde beyaz tişörtler,altımızda kırmızı satenden külot ve aynı renk ve kumaÅŸtan kloÅŸ eteklerimizle sahaya akın edercesine, koÅŸarak girdik. Yerlerimizi aldık.Saygı duruÅŸu, İstiklâl Marşı, derken kürsüye İl Milli EÄŸitim Gençlik ve Spor Müdürü çıkarak Türkiye Spor Yarışmalarında dereceye giren öğrencileri kürsüye çağırmaya baÅŸladı. KonuÅŸma kürsüsünün yanında, üzerinde 3-1-2 yazılı baÅŸka bir kürsü daha vardı. Derecesine göre tüm sporcular yerlerini aldıktan sonra madalya için boyunlarını saygıdeÄŸer müdürün önüne uzatıyorlardı.
      Sıra gülle atmada ödül törenine gelmiÅŸti. İsim okundu. Üçüncü çıktı. İsim okundu. İkinci çıktı kürsüye. İsim okundu.
      "Ve Türkiye birincisi Güler Berrak"
      Birden arkamdan biri beni itti.
      "Benim yerime sen çıkacaksın!"
      İtiraz ederken Güler daha bir kuvvetle iteledi. Arkama döndüğümde diÄŸer sınıf arkadaÅŸlarımın kızgın gözlerini üzerimde hissettim. Onlar da beni öne çıkardılar. Hocamız kaÅŸ,göz iÅŸaretiyle "haydi çık" der gibiydi.Umarsız ve korkarak kürsüye çıktım.
      Ah BebeÄŸim! Tüm gençlik,veliler ayaÄŸa kalkmış, Dolmabahçe belki böyle bir gün yaÅŸamamıştır tarihinde. Alkışlardan sanki İstanbul inliyor.Bu ufacık,çelimsiz,küçük Türkiye gülle atma birincisi kız ne olduÄŸunu anlamaya çalışıyor. İl müdürü bile elimi hararetle üç,dört kez sıktı.
      Yerime geçtiÄŸimde boynumda Güler'in birincilik ödülü olan sarı renkte bir madalya vardı...

      Anneannen sana daha güzel 19 Mayıslar bırakabilmek adına çok çalışıyor. Işığımız hep yansın BEBEĞİM.......


Tülin DURSUN




19 Mayıs 2006 Cuma / 2473 okunma



"Tülin DURSUN" bütün yazıları için tıklayın...