ISSN 1308-8483
TÜRKİYE GÜLLE ATMA BİRİNCİSİ / Tülin DURSUN
Tülin DURSUN    
  Yayın Tarihi: 19.5.2006    


TÜRKİYE GÜLLE ATMA BİRİNCİSİ

19 MAYIS 2002

Hey!Bebek...

      Anneciğin bu hafta yalnızca yüz gram aldığın için üzülüyor. Ben ise senin kilondan çok,sağlığının yerinde olmasını diliyorum. Hem sen fazla kiloyu ne yapacaksın? Annen de öğrenecek bunları. Gel ona biraz zaman tanıyalım olur mu?

      Biliyor musun bebek? Ben çocukluğumda çok sağlıklıydım. Bir o kadar da zayıftım. O kadar zayıftım ki; köyde fırtınada uçup, ağaçta asılı kaldım. Köyün yaşlıları o yılı anım-satırken hep benim uçtuğumdan söz ederler.
      " Ha! O yıl mı? Hani zabitin kızının uçtuğu yıl."Derler.
      Nasıl uçtuğumu tam olarak anımsamıyorum. Aklımda tek kalan Adil Hoca'nın evinin önündeki daldan beni Hoca'nın oğlu Yalçın Abinin sırtlayıp, indirmesiydi. Daha sonra rüzgarlı havalarda ceplerim taş dolu olarak gezdim. Uçmayayım diye...
      Bebek! Ben çocukluğumda çok koşar,spor yapardım. Okulumun basket takımındaydım.Bıcırık halimle iyi top sürerdim.
      Dur, bak, dinle! Sana komik bir şey anlatacağım.
      İstanbul Beden Terbiyesi Müdürlüğünün spor seçmelerine katılmak zorundaydık. Ben, Orhanoğlu ve Demir isimli arkadaşlarımız okulda seçilmiştik ve koşacaktık. Sınıfımızın en büyüğü Berrak gülle atacaktı. Arzu ise hem uzun koşacaktı hem de yüksek atlayacaktı. İyi derece yapanlar Türkiye elemelerine katılacaktı.
      Rahmetli Çokgezer hocamıza yalvardım,yakardım katılmamak için. Hocam kızdı. Üstelik beden notumu da kıracaktı.
      Sınıfça okul minibüsüne bindik,Dolmabahçe Stadı'na geldik. Bebeğim! İstanbul'daki tüm liseliler burada. Okullarının en iyi sporcuları Seçmelere girebilmek, biraz da kız arkadaşlarına kendilerini kanıtlamak için belli ki en iyisini yapmaya çalışacaklar. Bizim kızlar hemen kendilerine arkadaş buldular. Ben mi? Yok tatlım. Gerçekten benim o taraklarda bezim yok. Birincisi o kadar göze batmayan, sıradan bir tiptim. İkincisi ise benim zaten Volkan'ım vardı.
      Önce stadı beş kez koşacaktık. Daha sonra atletizmin diğer dalları için seçmeler yapılacaktı.
      Bu yarışta seçilebilmek çok önemliydi. Belki yüz, yüz elli kişi stadın ana kapısı hizasında toplandık. Tabanca sesiyle koşmaya başlayacaktık.
      Tabanca sesi...Hurra! Koşuyoruz. Nefesimi iyi ayarlayamadığımdan çıkışı yapamadım. Sekizinci kulvardayım. Stadın çim saha dışındaki toprak yoldaki kırmızı toprak sanki bulut oldu. Koşuyoruz. Bacaklarım titremeye başladı. Koşuyoruz. Birinci tur bitti. İkinci tur başlarken ortalardan, sonlara doğru kalmaya başladım. Koşuyoruz. Gerilemeye başladım. Koşuyoruz. Üçüncü tur başladığında ben, ikinci turun bitimine çeyrek kala koşuyordum. Şeref tribününün önüne geldiğimde bir kez daha geçildim. Onlar koşuyorlar. Fakat bir ara öyle bir durumla karşı karşıya kaldım ki; sonda olan ben, birden arkamdan gelenlerin en önüne geçtim. Bütün gençlik ayakta;
      " Bravo. Koş. Koş. Koş. İpi göğüsle." diye bağırıyorlar. Döndüm. Arkama baktım. Haklıydılar ben en öndeydim.Onlar beni bir kez daha geçtiler. Ben koşmaya devam. Onlar ipi göğüslediklerinde ben tek başıma beşinci turu tamamlamaya çalışıyordum. Yarışı bırakmadım. Bitirdim...
      Öğleden sonra yapılan gülle atmada Berrak birinci oldu. İstanbul'u Ankara'da temsil edecekti. Bir hafta sonra Berrak Ankara'da Türkiye birincisi oldu.
      19 Mayıs Gençlik ve Spor gösterilerine hazırlanıyorduk. Provalar, genel prova derken tören günü geldi...
      Üstümüzde beyaz tişörtler,altımızda kırmızı satenden külot ve aynı renk ve kumaştan kloş eteklerimizle sahaya akın edercesine, koşarak girdik. Yerlerimizi aldık.Saygı duruşu, İstiklâl Marşı, derken kürsüye İl Milli Eğitim Gençlik ve Spor Müdürü çıkarak Türkiye Spor Yarışmalarında dereceye giren öğrencileri kürsüye çağırmaya başladı. Konuşma kürsüsünün yanında, üzerinde 3-1-2 yazılı başka bir kürsü daha vardı. Derecesine göre tüm sporcular yerlerini aldıktan sonra madalya için boyunlarını saygıdeğer müdürün önüne uzatıyorlardı.
      Sıra gülle atmada ödül törenine gelmişti. İsim okundu. Üçüncü çıktı. İsim okundu. İkinci çıktı kürsüye. İsim okundu.
      "Ve Türkiye birincisi Güler Berrak"
      Birden arkamdan biri beni itti.
      "Benim yerime sen çıkacaksın!"
      İtiraz ederken Güler daha bir kuvvetle iteledi. Arkama döndüğümde diğer sınıf arkadaşlarımın kızgın gözlerini üzerimde hissettim. Onlar da beni öne çıkardılar. Hocamız kaş,göz işaretiyle "haydi çık" der gibiydi.Umarsız ve korkarak kürsüye çıktım.
      Ah Bebeğim! Tüm gençlik,veliler ayağa kalkmış, Dolmabahçe belki böyle bir gün yaşamamıştır tarihinde. Alkışlardan sanki İstanbul inliyor.Bu ufacık,çelimsiz,küçük Türkiye gülle atma birincisi kız ne olduğunu anlamaya çalışıyor. İl müdürü bile elimi hararetle üç,dört kez sıktı.
      Yerime geçtiğimde boynumda Güler'in birincilik ödülü olan sarı renkte bir madalya vardı...

      Anneannen sana daha güzel 19 Mayıslar bırakabilmek adına çok çalışıyor. Işığımız hep yansın BEBEĞİM.......


Tülin DURSUN



2200










   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)