KUSURSUZLUK KUSURDA GİZLİ..
"Kimsem yok, çok yalnızım..", "yalnızlıkmış benim kaderim..", "yalnız, yapayalnız bir insanım.."
Bu sözleri kendi kendine ya da bir tanıdığına, hiç söylememiş, kaç kişi vardır acaba yeryüzünde? Böyle biri var mı sizin tanıdığınız?
Yalnız kalmak, yalnız olmak.. doğrudan ve tümüyle insana ait, sadece bir düşüncedir yalnızlık.. hep sanıldığı gibi bir duygu değil.. kimsesizlik vardır, tek başınalık vardır.. ki bunlar, tercihlere göre başa gelen, kendiliğinden oluşmayan durumlardır, insan halleridir.. çoğu zaman şikayete, en yakınındakine siteme, kimi zaman çocukça sızlanmaya bile yol açsa da.. yalnızlık duygusu diye bir şey yoktur aslında..
Zor olan bir başına kalmaktır.. üşütür onca insanın içinde yalnız olmak, üşüşür pişmanlıklar, keşkeler.. ahlar vahlar, acılar.. yanıbaşında bunca dostun.. yine de bir burukluk sarar yoğun yoğun.. ayırır insanı o anından, şimdiden.. anlatırsınız anla(ya)mazlar.. anlattınız anlattınız, anlatamazsanız yalnız kalırsınız.. anlaşılmazsınız.. ezer bütün ağırlığıyla yalnızlık, abanır omuzlara..
Sığınırsınız içinizdeki diğer "ben"e.. belki bir kitap okursunuz, bir iki satırın altını çizersiniz.. bir kağıda not düşersiniz, her okuyuşunuzda size güç versin, gerçeğiniz olsun diye.. nafile, akarsınız yalnızlığa.. sarılırsınız çarelere.. başkasının yerine koyarsınız kendinizi, vazgeçemezsiniz insandan.. onların doğruları ile baksam dersiniz.. ııh, olmaz, yine yanlış gelir.. döner tutunursunuz sizin sandığınız doğrulara.. gelir, küçücük bir vefasızlık büyür, büyür boğar yüreğinizi.. fırlarsınız sokağa, insan içine.. kalabalıklar bencil ve telaşlı.. ayıtsızlık, hoyrat bir sevgisizlik vurur yüzünüze..
Çölde serap misali, aradığınız en yakın dostu, en vefalı sevgiliyi bulduğunuzu sanırsınız.. avunursunuz yalnızlığınızda..
"Biliyorum, görüyorum, ama hiçbir şey yapamıyorum.. dönemiyorum bile bile yanlıştan.." deyişleriyle.. umuda sarılan, zora direnen bir hüzündür şimdi yalnızlık..
Sonra.. sonra, hayret ki taşınabilen, yüreği kocaman koyup ortaya hayatla inatlaşan, soyunup cesaretle büründüğünüz oluverir şimdi yalnızlık.. tuhaftır, ama benimsersiniz hemen.. başı dik, dimdik bir özgürlük olacak gibi yalnızlık..
Şimdi sizi kendinize iten, hayıflanıp üzüldüğünüz şey değildir yalnızlık.. işte bu an, şans gibidir yalnızlık.. işte burada durur sorar insan, "neden, neden yalnızım?".. bu kadar kendine gömülmek, o kadar dibe vurmak, daha (mı) iyi (mi)dir ardına saklanılan umursamazlıktan, mazeret aramaktan yalnızlığa.. kabullenince yalnızlığını insan, kendisiyledir artık, barışık ve sevecen.. korkacak bir şey yoktur.. dingin bir limana sığınmış, fırtınaların yaralarını salına salına saran, bir balikçı sandalı gibidir yürek o zaman..
Yok sayılır yalnızlık, huzura bir yol sezilir sessizce.. olgunca bir kabullenişle, "ah hayat.." denir bir iç çekişle, şöyle bir derin baş eğişle..
Açılır gözün perdesi, gönül gözü bakakalır iri iri.. hala ve hala yalnız kalan, ömürle akan biçare insanlara.. televizyon dizilerindeki kurmacalarla her yeni güne başlayan, "o benim ki.., o da benim olsun, bu da.." diye koşarken akılları tükenen, kalpleri darmadağın olanlara.. dünyalar onların olsa da, yalnızlığın ummanında, ne yöne meçhul kulaç atanlara.. bihaber tutsaklığından, bencilliğinden.. güya adı hayat.. hayat sıkışmış kalmış şehirlerin betonlarında.. yazık olur, ıssızlara kaçar ruhlar..
Yalnızlık çaredir, yalnızlığını bilene.. Aldırmamaktır uçmayı bilmeyenlere, ne kadar yükseklere çıkıldıkça onlara küçücük görünüldüğüne.. tekrar ve tekrar.. özgürlüktür yalnızlık!
Ve, insan der, : "Yalnızlığım kusurumdur belki.. ama kimsesizliğim, bir başına kalmışlığım, terk edilmişliğim değildir.. sarılırım yalnızlığıma, çoğalırım kusursuzluğa.."
İhtiyaçtır yalnızlık.
|