Seyfi GÜL
Büyük ÅŸehirden kaçtılar – TaÅŸköy’ü yarattılar
Aslında pek çok kiÅŸinin imreneceÄŸi bir hayatları vardı. Bilgi Üniversitesi’nde öğretim üyesiydiler. Dünyanın deÄŸiÅŸik yerlerinden gelmiÅŸ öğrencilere İngilizce eÄŸitimi veriyorlardı. 10 yılı aÅŸkın bir süre yüzlerce gence iÅŸ ve hayat yolunda çok ÅŸeyler kazandırmışlardı.
Hakan Barçın(47) ve eşi Selda Barçın(43) kendi çocuklarının sağlıklı ve huzurlu büyüyecekleri bir diyar düşlediler.
1999 yılında ani bir kararla her ÅŸeyi bırakıp Ege’de bir yerlere kaçma isteÄŸi duydular. Kaçtılar. DoÄŸasıyla, deniziyle, havasıyla, insanıyla “tam aradığımız yer” dedikleri Foça’ya geldiler. YerleÅŸtiler.
Sonra burada ne yapabilirizi düşünmeye koyuldular. Foça deyince akla zeytin ve üzüm geliyordu. Burada bir şey yapacaklarsa bu ikisi üzerine olmalıydı.
Her ne kadar zor durumda olmasalar da bu iÅŸleri düşündükleri ölçekte yapacakları maddi rahatlığa sahip deÄŸillerdi. Üniversite yıllarında geleceÄŸe yönelik hayalleri birlikte kurdukları arkadaÅŸları Halil Yalta ve Bilgi Aydınbelge’yle birlikte düşündüklerini gerçeÄŸe dönüştürme yoluna çıktılar.
Akademik kariyerin verdiği her şeyi ince eleyip sık dokuma alışkanlığıyla işe sarıldılar. Bu işin kalitesini olduğu kadar, maliyetini de yükseltiyordu. Dümende hep Hakan Barçın vardı.
Madem ki organik ürünlere dayalı bir yaşama inanıyorlardı, üretecekleri ve insanlara sunacakları da böyle olmalıydı. Öyle bir sistem kurmalıydılar ki doğanın kendilerine bahşettiklerinden hiçbir şey israf edilmemeliydi.
Şirketlerinin adını bile Organik Limited Şirketi koymuşlardı.

Bölgenin unutulmaya yüz tutmuÅŸ öz ürünlerini yeniden yetiÅŸtirme idealiyle 2001 yılında önce organik üretim yaptıkları ÅŸaraplık üzüm baÄŸlarını hayata geçirdiler. Bu baÄŸlardan yetiÅŸen üzümleri kendi yöntemleri ama Melen Åžarapçılık’ın tesislerinde ürettikleri Foça ve Phokaia markalarıyla ÅŸarap piyasasına sundular. Üretimi sadece kendi baÄŸlarının üzümlerinden yaptıkları için kısıtlı olarak arz edilen ÅŸaraplar pazarlama faaliyetlerine gerek kalmadan kendi reklamlarını yaptı ve kısa sürede tükendi. Talebe raÄŸmen aynı anlayış ve kaliteden vazgeçmeden sonraki yıllar üretime devam ettiler.
İki yıl sonra 2003’te bölgenin diÄŸer büyük deÄŸeri zeytin’e el attılar. Kendi aÄŸaçlarının yanı sıra kiraladıkları ve sahipleriyle birlikte üretim yaptıkları alanlardan elde ettikleri zeytini doÄŸal deÄŸerlerine en az zararı verecek yöntemlerle sıktırdılar, asit deÄŸerleri marka deÄŸerlerinin üzerlerinde olanları elden çıkardılar, kendi limitleri dahilinde olanları Phokaia markasıyla ÅŸiÅŸelediler. Sonuç ve beÄŸeni yine mükemmeldi.
Evet üzüm, zeytin, şarap ve zeytinyağı elde edilmişti. Ama onları başka mekanlarda işlemek, alıcıya sunmak, hayalleri eksik bırakıyordu.
İzmir Kalkınma Ajansı(İZKA)’na projelerini sundular. BüyükÅŸehirden buralara geliÅŸlerinin asıl amacı olan çocukların; trafikten uzakta, saÄŸlıklı ve yeÅŸil bir çevrede koÅŸacakları, oradaki hayvanları sevecekleri, zeytin aÄŸaçlarında çiçekten meyveye, yeÅŸilden siyaha dönüşüm mucizesini gün be gün canlı izleyecekleri bir mekan tasarladılar. İtalya’nın baÄŸcılık, ÅŸarapçılık çiftliklerindeki yapıları andıran bir mimariyle, ÅŸaraphanesi, yaÄŸhanesi, restoranı, kahvaltı bahçesi ve muhtarlık levhası astıkları yönetim binalarından oluÅŸan bir köy yarattılar. Adını TaÅŸköy koydular. İZKA bu projeye yüzde elli hibe desteÄŸiyle onay verdi. İzmir’in Foça İlçesine baÄŸlı Ilıpınar Köyü 2011 yılında iÅŸte bu TaÅŸköy’ün açılışına sahne oldu.
TaÅŸköy’ün bahçesinde koÅŸan, zıplayan, tavus kuÅŸlarını, güvercinleri, Gine domuzlarını(Sincap türü bir hayvan), tavÅŸanları, tavukları, horozları, keklikleri sevip okÅŸayan çocuklar vardı artık.

Artık üzüm TaÅŸköy’de tamamen Hakan Barçın ve arkadaÅŸlarının kontrolü altında sıkılıyor. Yüzyıllar öncesindeki gibi doÄŸal ortamında sıkılan üzümler projeyle kurulan dev krom tanklarda dinlendirilip, Aroması için İtalya’dan getirilmiÅŸ deÄŸiÅŸik tiplerdeki özel meÅŸe fıçılarda depolanıyor. Zemin altında oluÅŸturulmuÅŸ ısı kontrollü mahzende yıllandırılmaya bırakılıyor.
Zeytinyağı ise daha önce insan ve hayvan gücüyle çevrilen ve ÅŸimdi kendi dizaynları olan; altta bir, bunun üzerinde paralel dönen iki orijinal deÄŸirmen taşından oluÅŸan sistemle, kendi deyimleriyle iki fazlı ve TaÅŸ baskı yöntemleriyle “susuz” ve “soÄŸuk” sıkımla elde ediliyor. Edremit, Foça, Domat ve Memecik zeytinlerinin yanı sıra, kimsenin yüzüne bakmadığı Delice’ler ehil ellerde yemelik zeytin ve içilecek nefasette zeytinyaÄŸlarına dönüşüyor.
Konvansiyonel tarıma alternatif, insana ve çevreye dost organik üretim sistemleriyle elde edilen tüm ürünler artık Taşköy markasıyla sağlıklı yaşam platformunda yerini alıyor. Tek markaya geçiş sürecinde daha önceki markalarda bir süre daha ama bu kez Taşköy Foça ve Taşköy Phokaia olarak devem edecek.
TaÅŸköy’ün sadece üretmek ve satmak iÅŸlevi yok. Çevre il ve ilçelerden okulların öğrencilerine tesislerin yanı sıra insan ideallerini gerçekleÅŸtirmenin görünür hale gelmiÅŸ hayat dersi olarak anlatılması, aldığım ÅŸarap ve zeytinyağı nasıl ve nerede yapılmış diye soranların gezdirildiÄŸi bir mekan, zeytin, zeytinyağı, ÅŸarap ve zeytinden yapılmış aÄŸaç ürünlerinin satış yeri, tamamı burada üretilmiÅŸ veya çevreden temin edilmiÅŸ ürünlerle kahvaltı yapılan bir bahçe, akÅŸam olduÄŸunda saç kavurması, ızgara etleri, bıldırcınıyla muhteÅŸem bir restoran, sade bir hayvanat bahçesi, çocukların rahatça koÅŸup oynayacakları oyun parkı fonksiyonları da var.

GeniÅŸ bahçenin bir köşesinde zeytin ahÅŸap atölyesi oluÅŸturulmuÅŸ. Burada dekoratif aÄŸaç iÅŸleriyle ünlü Bartın’ın Karadeniz kıyısında kuzeyin Bodrum’u diye anılan Amasra ilçesinden getirilmiÅŸ Mehmet Altay usta zeytin dallarından harikalar yaratıyor. Budanmış aÄŸaçların yakılıp yok olmasını önlemek için Mehmet Usta; marifetli elleriyle tornasında iÅŸlediÄŸi uzun süre dinlendirilip kurumuÅŸ zeytin dallarından ekmek tahtaları, bardaklar, leylekler, fok heykelleri, kalemler, küçük fıçıcıklar, çatal bıçaklar, bastonlar, kaÄŸnılar ve daha birçok ÅŸey üretiyor. Zeytin aÄŸacından baÅŸka hiçbir ÅŸeyin kullanılmadığı dekoratif eÅŸyanın boyası için de sadece zeytinyağı kullanılıyor.
Akşam restoranda ızgara etler porselenler yerine, zeytin ağacından Mehmet ustanın yaptığı bu düz tahtalar üzerinde servis ediliyor. Ete de zeytinin kokusu sinsin isteniyor.

Tüm bu güzelliklerin ortasında TaÅŸköy’ün bir numaralı mimarı Hakan Barçın yorgun ama mutlu olduklarını söylüyor. Barçın maddi, manevi zor zamanlar geçirdiklerini, ama azimle engelleri yıktıklarını anlatıyor.
Hakan Barçın; “Biz kendi ideallerimizi gerçekleÅŸtirmenin yanı sıra, baÄŸcılık çalışmalarımızın Foça’yı eskiden olduÄŸu gibi bir ÅŸarap merkezi haline getireceÄŸini düşünüyoruz. Zeytin aÄŸacıysa doÄŸanın hediyesidir bize. Kullanılmayan kısmı yoktur. Meyvesi, yağından sonra, yağından geri kalanını yakıt, yaprağını ilaç, odununu muhteÅŸem objeler üretmekte kullanırız. Üzüm ve Zeytin’i Foça’nın en kıymetlileri olarak yeniden ortaya çıkardık. Foça’daki Zeytinhome maÄŸazamız, Ilıpınar TaÅŸköy’deki satış yerimiz, internet üzerinden satışlarımız ve kısıtlı üretime raÄŸmen ihracat faaliyetlerimiz üretim miktarımızdaki artışa paralel memnuniyet verici bir grafikle yükselmeye devam ediyor. BaÅŸlangıçta bize deli gözüyle bakanlar, üniversitedeki görevlerimizi terk edip buraya gelmemizi ÅŸaÅŸkınlıkla karşılayanlar artık biz ne yapabiliriz diye soruyorlar. Temiz ürün ve temiz ticaret ilkesiyle bu yola baÅŸ koyduk. TaÅŸköy’de mutluyuz.” diyor.
Seyfi GÜL
"Seyfi GÜL" bütün yazıları için tıklayın...
Aslında pek çok kiÅŸinin imreneceÄŸi bir hayatları vardı. Bilgi Üniversitesi’nde öğretim üyesiydiler. Dünyanın deÄŸiÅŸik yerlerinden gelmiÅŸ öğrencilere İngilizce eÄŸitimi veriyorlardı. 10 yılı aÅŸkın bir süre yüzlerce gence iÅŸ ve hayat yolunda çok ÅŸeyler kazandırmışlardı.
Hakan Barçın(47) ve eşi Selda Barçın(43) kendi çocuklarının sağlıklı ve huzurlu büyüyecekleri bir diyar düşlediler.
1999 yılında ani bir kararla her ÅŸeyi bırakıp Ege’de bir yerlere kaçma isteÄŸi duydular. Kaçtılar. DoÄŸasıyla, deniziyle, havasıyla, insanıyla “tam aradığımız yer” dedikleri Foça’ya geldiler. YerleÅŸtiler.
Sonra burada ne yapabilirizi düşünmeye koyuldular. Foça deyince akla zeytin ve üzüm geliyordu. Burada bir şey yapacaklarsa bu ikisi üzerine olmalıydı.
Her ne kadar zor durumda olmasalar da bu iÅŸleri düşündükleri ölçekte yapacakları maddi rahatlığa sahip deÄŸillerdi. Üniversite yıllarında geleceÄŸe yönelik hayalleri birlikte kurdukları arkadaÅŸları Halil Yalta ve Bilgi Aydınbelge’yle birlikte düşündüklerini gerçeÄŸe dönüştürme yoluna çıktılar.
Akademik kariyerin verdiği her şeyi ince eleyip sık dokuma alışkanlığıyla işe sarıldılar. Bu işin kalitesini olduğu kadar, maliyetini de yükseltiyordu. Dümende hep Hakan Barçın vardı.
Madem ki organik ürünlere dayalı bir yaşama inanıyorlardı, üretecekleri ve insanlara sunacakları da böyle olmalıydı. Öyle bir sistem kurmalıydılar ki doğanın kendilerine bahşettiklerinden hiçbir şey israf edilmemeliydi.
Şirketlerinin adını bile Organik Limited Şirketi koymuşlardı.

Bölgenin unutulmaya yüz tutmuÅŸ öz ürünlerini yeniden yetiÅŸtirme idealiyle 2001 yılında önce organik üretim yaptıkları ÅŸaraplık üzüm baÄŸlarını hayata geçirdiler. Bu baÄŸlardan yetiÅŸen üzümleri kendi yöntemleri ama Melen Åžarapçılık’ın tesislerinde ürettikleri Foça ve Phokaia markalarıyla ÅŸarap piyasasına sundular. Üretimi sadece kendi baÄŸlarının üzümlerinden yaptıkları için kısıtlı olarak arz edilen ÅŸaraplar pazarlama faaliyetlerine gerek kalmadan kendi reklamlarını yaptı ve kısa sürede tükendi. Talebe raÄŸmen aynı anlayış ve kaliteden vazgeçmeden sonraki yıllar üretime devam ettiler.
İki yıl sonra 2003’te bölgenin diÄŸer büyük deÄŸeri zeytin’e el attılar. Kendi aÄŸaçlarının yanı sıra kiraladıkları ve sahipleriyle birlikte üretim yaptıkları alanlardan elde ettikleri zeytini doÄŸal deÄŸerlerine en az zararı verecek yöntemlerle sıktırdılar, asit deÄŸerleri marka deÄŸerlerinin üzerlerinde olanları elden çıkardılar, kendi limitleri dahilinde olanları Phokaia markasıyla ÅŸiÅŸelediler. Sonuç ve beÄŸeni yine mükemmeldi.
Evet üzüm, zeytin, şarap ve zeytinyağı elde edilmişti. Ama onları başka mekanlarda işlemek, alıcıya sunmak, hayalleri eksik bırakıyordu.
İzmir Kalkınma Ajansı(İZKA)’na projelerini sundular. BüyükÅŸehirden buralara geliÅŸlerinin asıl amacı olan çocukların; trafikten uzakta, saÄŸlıklı ve yeÅŸil bir çevrede koÅŸacakları, oradaki hayvanları sevecekleri, zeytin aÄŸaçlarında çiçekten meyveye, yeÅŸilden siyaha dönüşüm mucizesini gün be gün canlı izleyecekleri bir mekan tasarladılar. İtalya’nın baÄŸcılık, ÅŸarapçılık çiftliklerindeki yapıları andıran bir mimariyle, ÅŸaraphanesi, yaÄŸhanesi, restoranı, kahvaltı bahçesi ve muhtarlık levhası astıkları yönetim binalarından oluÅŸan bir köy yarattılar. Adını TaÅŸköy koydular. İZKA bu projeye yüzde elli hibe desteÄŸiyle onay verdi. İzmir’in Foça İlçesine baÄŸlı Ilıpınar Köyü 2011 yılında iÅŸte bu TaÅŸköy’ün açılışına sahne oldu.
TaÅŸköy’ün bahçesinde koÅŸan, zıplayan, tavus kuÅŸlarını, güvercinleri, Gine domuzlarını(Sincap türü bir hayvan), tavÅŸanları, tavukları, horozları, keklikleri sevip okÅŸayan çocuklar vardı artık.

Artık üzüm TaÅŸköy’de tamamen Hakan Barçın ve arkadaÅŸlarının kontrolü altında sıkılıyor. Yüzyıllar öncesindeki gibi doÄŸal ortamında sıkılan üzümler projeyle kurulan dev krom tanklarda dinlendirilip, Aroması için İtalya’dan getirilmiÅŸ deÄŸiÅŸik tiplerdeki özel meÅŸe fıçılarda depolanıyor. Zemin altında oluÅŸturulmuÅŸ ısı kontrollü mahzende yıllandırılmaya bırakılıyor.
Zeytinyağı ise daha önce insan ve hayvan gücüyle çevrilen ve ÅŸimdi kendi dizaynları olan; altta bir, bunun üzerinde paralel dönen iki orijinal deÄŸirmen taşından oluÅŸan sistemle, kendi deyimleriyle iki fazlı ve TaÅŸ baskı yöntemleriyle “susuz” ve “soÄŸuk” sıkımla elde ediliyor. Edremit, Foça, Domat ve Memecik zeytinlerinin yanı sıra, kimsenin yüzüne bakmadığı Delice’ler ehil ellerde yemelik zeytin ve içilecek nefasette zeytinyaÄŸlarına dönüşüyor.
Konvansiyonel tarıma alternatif, insana ve çevreye dost organik üretim sistemleriyle elde edilen tüm ürünler artık Taşköy markasıyla sağlıklı yaşam platformunda yerini alıyor. Tek markaya geçiş sürecinde daha önceki markalarda bir süre daha ama bu kez Taşköy Foça ve Taşköy Phokaia olarak devem edecek.
TaÅŸköy’ün sadece üretmek ve satmak iÅŸlevi yok. Çevre il ve ilçelerden okulların öğrencilerine tesislerin yanı sıra insan ideallerini gerçekleÅŸtirmenin görünür hale gelmiÅŸ hayat dersi olarak anlatılması, aldığım ÅŸarap ve zeytinyağı nasıl ve nerede yapılmış diye soranların gezdirildiÄŸi bir mekan, zeytin, zeytinyağı, ÅŸarap ve zeytinden yapılmış aÄŸaç ürünlerinin satış yeri, tamamı burada üretilmiÅŸ veya çevreden temin edilmiÅŸ ürünlerle kahvaltı yapılan bir bahçe, akÅŸam olduÄŸunda saç kavurması, ızgara etleri, bıldırcınıyla muhteÅŸem bir restoran, sade bir hayvanat bahçesi, çocukların rahatça koÅŸup oynayacakları oyun parkı fonksiyonları da var.

GeniÅŸ bahçenin bir köşesinde zeytin ahÅŸap atölyesi oluÅŸturulmuÅŸ. Burada dekoratif aÄŸaç iÅŸleriyle ünlü Bartın’ın Karadeniz kıyısında kuzeyin Bodrum’u diye anılan Amasra ilçesinden getirilmiÅŸ Mehmet Altay usta zeytin dallarından harikalar yaratıyor. Budanmış aÄŸaçların yakılıp yok olmasını önlemek için Mehmet Usta; marifetli elleriyle tornasında iÅŸlediÄŸi uzun süre dinlendirilip kurumuÅŸ zeytin dallarından ekmek tahtaları, bardaklar, leylekler, fok heykelleri, kalemler, küçük fıçıcıklar, çatal bıçaklar, bastonlar, kaÄŸnılar ve daha birçok ÅŸey üretiyor. Zeytin aÄŸacından baÅŸka hiçbir ÅŸeyin kullanılmadığı dekoratif eÅŸyanın boyası için de sadece zeytinyağı kullanılıyor.
Akşam restoranda ızgara etler porselenler yerine, zeytin ağacından Mehmet ustanın yaptığı bu düz tahtalar üzerinde servis ediliyor. Ete de zeytinin kokusu sinsin isteniyor.

Tüm bu güzelliklerin ortasında TaÅŸköy’ün bir numaralı mimarı Hakan Barçın yorgun ama mutlu olduklarını söylüyor. Barçın maddi, manevi zor zamanlar geçirdiklerini, ama azimle engelleri yıktıklarını anlatıyor.
Hakan Barçın; “Biz kendi ideallerimizi gerçekleÅŸtirmenin yanı sıra, baÄŸcılık çalışmalarımızın Foça’yı eskiden olduÄŸu gibi bir ÅŸarap merkezi haline getireceÄŸini düşünüyoruz. Zeytin aÄŸacıysa doÄŸanın hediyesidir bize. Kullanılmayan kısmı yoktur. Meyvesi, yağından sonra, yağından geri kalanını yakıt, yaprağını ilaç, odununu muhteÅŸem objeler üretmekte kullanırız. Üzüm ve Zeytin’i Foça’nın en kıymetlileri olarak yeniden ortaya çıkardık. Foça’daki Zeytinhome maÄŸazamız, Ilıpınar TaÅŸköy’deki satış yerimiz, internet üzerinden satışlarımız ve kısıtlı üretime raÄŸmen ihracat faaliyetlerimiz üretim miktarımızdaki artışa paralel memnuniyet verici bir grafikle yükselmeye devam ediyor. BaÅŸlangıçta bize deli gözüyle bakanlar, üniversitedeki görevlerimizi terk edip buraya gelmemizi ÅŸaÅŸkınlıkla karşılayanlar artık biz ne yapabiliriz diye soruyorlar. Temiz ürün ve temiz ticaret ilkesiyle bu yola baÅŸ koyduk. TaÅŸköy’de mutluyuz.” diyor.
Seyfi GÜL
"Seyfi GÜL" bütün yazıları için tıklayın...
