Gaz Fren Balata
Uçaktaydık, yere indik. Kemerleri çözdük. Arabayla devam ediyoruz. Aracımız Bolu Dağı’nda, virajlı yollarda. Sis bastırmış. Bu durumda kontrollü gitmek gerek. Frene basmak lazım, gazlarsan kaza olabilir.
Radyoda, İsmail YK’nın şarkısı çalıyor:
“Bas gaza aşkım bas gaza…”
Yolcular, şoföre bağırıyor:
“Ya kardeşim niye yavaşlıyorsun bas gaza”
Şoför dinlemiyor. Araba suyla çalışmıyor ki…
“Duymadınız mı, benzin istasyonlarını vergi dairesi yaptılar”
Krizi atlatınca tekrar gaza basılır. Ancak onun da bir sınırı var. Gaza basmak risk, fren ağırlıklı gitmeli.
Şoför önemli. Güçlü kuvvetli, gençliğinde güreş yapmış. İleri sürüş tekniği biliyorsa korkmaya gerek yok. Biliyor mu, bilmiyoruz. Sürekli ayağın frende olduğu arabanın ilerlemesi mümkün değil. Ayrıca insanın ayağı uyuşur. Gerekirse frene basacak, kırmızı ışıkta duracak, sarı ışık gördüğünde mutlaka ayağını fren pedalına götürecek. Şoför ya renk körüyse…
Ani fren ve gaza basmak motora zarar verir. Mazallah motor su kaynatır. Kaynamış motor suyunda yüz yıkanmaz. Dur kalk mide bulantısı yapar. Ben debriyajdan yanayım, ya sen? Aracın limitini zorlarsan motor çatlar. Sürekli ayağını frene basarak sadece fren balatalarını bitirirsin, fren diskine zarar vermeye başlarsın. Etrafı balata kokusu sarar. Eyvah! Sardı… Şanzıman dağıldı, motor bitti, araba pert oldu. Oysa arabanın boyası ve kaportası çok iyiydi.
Vatandaş yara bere içinde, “Bunlar benim başıma niye geldi?” diye soruyor.
Kazanın sebebi ve sorumlusu aranıyor. Frenciler, gazcılar, balatacılar… Sürücü koltuğunda kim var? Şoförün hatasını sorgulayan yok. Uyudunuz herhalde.
Kaza yapana kadar neredeydiniz? Belli ki yan gelip yattınız.
Bütün bunlar bir soruyu akla getiriyor.
“Şoförün ehliyeti var mı?”
Trafik polislerine çok iş düşüyor.
Gaza basma döneminin 2013 de gelmeyeceği ortada.
Yapılması gereken bir şey var.
“Neymiş o?”
Arabayı yenilemek.
Başka?
|
