İZMİR, FOÇA’DAN - LLEIDA, BELIANES’E UZAYAN ZEYTİN YOLCULUÄžU / Serdar Öçten ÜNSAL
Serdar Öçten ÜNSAL

Serdar Öçten ÜNSAL

İZMİR, FOÇA’DAN - LLEIDA, BELIANES’E UZAYAN ZEYTİN YOLCULUÄžU



1700 Yıllık olduğu düşünülen ve halen özel günlerde kullanılan eski bir zeytin işliğini müze haline dönüştüren Belianes halkı bir gün Türk dostlarının buraya gelip o müzeyi gezip ve tarihin bir sayfasında yer alacaklarını rüyalarında görseler inanmazlardı diye düşünüyorum.

Ancak konu Zeytin ve Zeytinyağı olduğunda gönüllü zeytin aşıklarını hiçbir şey engellemiyor.

Egede Atölye DerneÄŸi’nin kurucusu Zeynep’i bu geziye kadar tanımıyordum, kimdir? Ne yapar bilmiyordum. Geçen yıllarda Foça’da düzenlemiÅŸ olduÄŸu Zeytin konulu seminerlere de inanın sıcak bakmamıştım. Orada zeytin konuÅŸuluyor ve ülkemizden zeytini bilen kimse yok, açıkcası farklı ÅŸeyler de düşünmemiÅŸ deÄŸildim. Ta ki , Aydın’dan arkadaşım olan Hasan KÖŞKLÜ’nün oÄŸlu Satvet bu eÄŸitim seferberliÄŸine katılıncaya kadar. Ortak noktanın zeytin olduÄŸu insanların fikirlerini paylaÅŸtıkları bir ortam oluÅŸturulmuÅŸtu ve bu zincir bugünlerin yaÅŸanmasına vesile olmuÅŸtu. Bir avuç zeytin sevdalısı her ÅŸeyi baÅŸarmıştı.

Åžanlı Urfa’da Harran Üniversitesi ile Zeytindostu DerneÄŸi’nin düzenlediÄŸi tadım eÄŸitimleri sırasında Mücahit KIVRAK’tan bir telefon geldi, İspanya’ya gelir misin? Biraz düşündüm, zaten 2013’de Mayıs ayında Jaen’de Expoliva 2013 zeytinyağı fuarı vardı ve katılacaktım, ne gereÄŸi var diye düşündüm. Mücahit telefonda Egede Atölye Zeynep Delen’i hatırlıyor musun deyince tereddütsüz evet yanıtı verdim, elime o insanları ve çevresini ayrıca Katalunya halkının kültürünü tanıyacak fırsatı yakalamıştım.

29.11.2012’de Barcelona Hava Limanı’na indiÄŸimizde farklı bir ÅŸehrin yanı sıra farklı bir dil ve kültür ile karşı karşıya gelmiÅŸtik. 2011 Mayıs ayında Endülüs bölgesini ve ÅŸehirlerini gezdiÄŸimde İspanyol kültürünü tanıdığımı zannetmiÅŸtim. Malaga, Sevilla, Cordoba, Granada, Jaen ÅŸehirlerindeki insanların yumuÅŸak tavırları ve ağır olmalarına karşın burada sert ve keskin yapılı insanlar ile karşılaÅŸtık, ancak saygı ve sevgi ağır basıyordu. Katalunya kültürü ve dili diÄŸer yörelerden ayrılıyor ve sadeleÅŸiyordu, Endülüs bölgesinde görülen Arap kültürünün baskın dil yansıması burada yoktu.



Endülüs bölgesinin aksine geniÅŸ ve bakımlı caddeler Barcelona ÅŸehrinin modern yapıları ile bütünleÅŸmiÅŸ durumdaydı. Barcelona’dan 130 km kuzeye çıktığımızda iklim anında sertleÅŸiyor ve sıcaklık kıyı kenti Barcelona’da 20 C derece iken Lleida ÅŸehrinde 8 C dereceye düşüyordu. İnsanların sert ve keskin mizaçlı olmalarının nedeni bu olabilir mi? Yada Katalunya halkının bastırılmış ezilmiÅŸ duyguları mı? Anlamak mümkün deÄŸildi. Endülüs bölgesinde Malaga hava limanına uçak inerken geniÅŸ zeytinlikler hatta zeytin aÄŸacı denizleri görmeme karşılık Barcelona’da rastlamadım. Daha çok sanayi bölgesi gibi duruyordu,fabrikalar, rafineri tesisleri, iÅŸletmeler. Kuzeye devam ettikçe daha da ÅŸaşırdım rakım yükseliyor ve çam aÄŸaçlarından baÅŸka bir ÅŸey görünmüyordu. Lleida ÅŸehrine baÄŸlı Belianes’e geldiÄŸimizde hava kararmış ve sokaklar bomboÅŸ durumdaydı, nüfusun 600 kiÅŸi olduÄŸunu öğrenince normal karşıladık.

Kasabanın Belediye BaÅŸkanı Ramon ve eÅŸi bizi samimi bir ÅŸekilde karşıladıktan sonra yemeÄŸe davet ettiler, karşılıklı sohbet eÅŸliÄŸinde yemeklerimizi yerken ÅŸahsım adına Belediye BaÅŸkanı Ramon’a kendi tasarımım olan zeytindalı ve güvercin motifli gümüş rozeti hediye ettim. Bu gezide bize yardımcı olacağını sezmiÅŸtim doÄŸru da çıktı, orta Anadolu insanına benzeyen tıknaz elleri sertleÅŸmiÅŸ yüreÄŸi yumuÅŸak bu insan bize çok benziyordu, fabrikasını gezdirirken samimi oluÅŸu sorularımıza ve isteklerimize tamam demesi beni etkilemiÅŸti. Ertesi gün yapılan fabrika gezimizde bizim ülkemizde görebileceÄŸimiz manzaraların aynısına ÅŸahit oldum. Fabrika içerisinde pirina artıkları, yıkama suyunun çamurlu ve zeytinlerin görünmez hali, bahçede yer alan pirina kurutma tepecikleri Ege bölgesinde bir zeytinyağı fabrikasında dolaşıyormuÅŸ hissini vermiÅŸti. Ancak fabrikanın özelliÄŸi ekolojik olması atık bırakmaması ÅŸeklinde yapılmıştı, hiçbir ÅŸekilde atık çıkmıyor hepsi deÄŸerlendiriliyordu, fabrika içerisinde bulunan stoklama tanklarının bulunduÄŸu yer temiz ve bakımlıydı, dolumları burada yapıyorlardı. İki erken hasat yağı tatma imkanı buldum, Ramon iki farklı arbequina getirdi, biri yoÄŸun yaprak acısı, diÄŸeri ise hoÅŸ taze yumuÅŸak bir aromaya sahipti, yaprak acısı olanı içerisinde yaprak acılığı var dediÄŸimde evet karışmış olabilir dedi. Fabrika gezimizin ardından özel kuruluÅŸun zeytin yetiÅŸtirme fidanlığına gittik. Kapıda bizi Xavi karşıladı görür görmez merhaba dedi, Xavi Aydın zeytin seminerlerine katılan bir İspanyol arkadaşımızdı, birçok kereler karşılaÅŸmıştık.



Fidanlıkta neler yaptıklarını, nasıl fidan yetiştirip pazarladıklarını anlattı, arbequina, koroneiki, arbosana üzerinde yaptıkları çalışmalardan bahsetti, damızlık bahçelerini gezdik, ufak bir toplantının ardından jest yaparak yemeğe götürdü bizleri. Bizi İspanyol ve Katalunya kültüründen ayıran masalarda her an açılmaya hazır zeytinyağı şişeleri ve şaraplardı. Her yemekte mutlaka zeytinyağı ve şarap olmazsa olmazları. Akşam üzerine doğru hasat izlemeye gittik ancak büyük makineleri beklerken normal traktöre bağlı çadırlı bir gövde sarsıcı ile karşılaştık. Bu yazının gezi notlarından çıkıp İspanya zeytinciliği ile ülkemiz zeytinciliğinin karşılaştırması adına faydalı olması için konuları küçük maddeler halinde sıralayacağım;

1. İspanya’da geniÅŸ ve düz arazilerde hiperentansif zeytin tarımı yapılabiliyorken ülkemizde bu büyüklükte zeytincilik yapacak düz araziler bulunmamaktadır. Bizde bulunan düz arazilerde yılda 2 veya 3 kez ürün alınabildiÄŸinden zeytin dikmek ekonomiye ters düşüyor. DaÄŸlık arazilerde ve yamaçlarda da makineler kullanılamıyor ve özellikle de hiperentansif tarıma uygun zeytin fidanı yetiÅŸtiremediÄŸimizden maalesef altından kalkacağımız bir durum olmuyor.

2. İspanya’da zeytin dikimi yapılan bölgelerin tümünde araziler çok büyük, zeytin dikmek istediÄŸinizde çeÅŸit ve dikim aralığı size bildiriliyor kafanıza göre çeÅŸit ve aralık uygulayamıyorsunuz. Yukarıdan bakıldığında aynı sıra ve arada zeytin ormanları görüyorsunuz.

3. Makineli hasat yapıldığında zeytin mal-meta gibi görülüyor, sevgi ve aÅŸk olmuyor ne kadar fazla üretim o kadar zeytinyağı ve para diyorlar. En az araziden en yüksek verim için zeytin aÄŸacı deyim yerinde ise sömürülüyor, makineler aÄŸaçları parçalıyor, yaralıyor insanın içi burkuluyor. Ülkemizde Adana’da bir arbequina bahçesinde deneme hasatı yapılırken gövde sarsıcı makine kullandıklarında aÄŸaçların sahibi neredeyse operatörü dövecekti, aÄŸaç gövdeleri patlamış ve yaralanmıştı, hiç unutmuyorum sen onlara nasıl baktığımı biliyor musun? Onlar benim çocuklarım demiÅŸti. Bu yazımı özellikle arbequina çeÅŸidi zeytin diken çiftçilerimize yazıyorum kesinlikle arbequinalar için gövde ve dal sarsıcılar uygun deÄŸil ya elle toplayacaksınız yada araziniz 500 dekar (dönüm) – 1000 dekar (dönüm) arasında olacak gidip 350.000 – 500.000 Euro verip bacak arası tabir edilen kendi yürür makinelerden alacaksınız.

4. İspanya’da zeytinliklerin tamamına yakını damla sulama yöntemi ile sulanıyor, erken hasat yapılıyor, yere düşen zeytinlere bakılmıyor bile. Hasat masraflı iÅŸ, aÄŸaç ne kadar erken toplanırsa ertesi yıla soÄŸuklamış (dinlenmiÅŸ) girecek ve periyodisite (bir yıl verip ertesi yıl vermeme) azalacak onlar bunu düşünürken bizler; iyice soÄŸuk vuracak zeytin dalında donacak, kuruyacak, fabrika bahçelerinde bekleyecek, dip zeytinleri ile dal zeytinleri aynı makinelerden geçecek, elde edilen yaÄŸlar havalandırılacak, plastik bidonlarda saklanacak ve bazılarının söylediÄŸi gibi ispirtosu yada alkolü alınıp öyle tüketilecek. Bunları duyan yada gören İspanyol üreticiler halimize gülüyorlar. Onları erken hasat ve iÅŸleme ÅŸekillerinde örnek almalıyız.

5. Zeytinyağı ile ilgili toplantı, seminer, eÄŸitim yaparken saklambaç oynamayacağız, her yere duyurular asacağız ve her etkinliÄŸi festivale dönüştüreceÄŸiz. Bürokrasiyi davet edip insanların huzurunu kaçırmayacağız, nutuklar dinlemeyeceÄŸiz. Lleida Valisi ve Belianes Belediye BaÅŸkanı’nın sadeliÄŸi ve yaklaşımlarını görseydiniz daha iyi anlardınız. Halklarının arasında sıradan vatandaÅŸtan farkları yoktu. Toplantılar yaparken kimler faydalı olur insanları nasıl kaynaÅŸtırırız buna bakacağız.

Sonuç: İspanyol zeytin tarımı (hiperentansif) bize uygun değil, makineleri ve fidanları asla ülkemize yoğun miktarlarda girmemeli, kendi fidanlarımızı geliştirecek araştırma istasyonlarındaki görevli arkadaşlarım özel işlerinden biraz fedakarlık yapar ve gayret ederlerse bizim ülkemizin de makineli hasat uygun çeşitleri olabilir diye düşünüyorum.



Geceleri çok soğuyan hava eksi derecelere düştüğünden sabah yerlerdeki buz tabakalarını görebiliyorduk. Endülüs bölgesinin aksine çok yoğun zeytinliklere rastlamadık. Göz alabildiğine zeytin alanları göremedik.

01.12.2012 akÅŸamı bizlere Ramon’un danışmanı olan bir zeytinyağı tadımcısı zeytinyağı eÄŸitimi verdi, 3 farklı yaÄŸ tadımı yaparak saat 21.00’da yemeÄŸe gittik, İspanyollar 21.00’dan önce yemek yemiyorlar ve yemek çok ağır ve yavaÅŸ iÅŸliyor, masadan kalkmak saat 01.00 civarını buluyor. Hiç acele etmiyorlar, zeytinyağı ve ÅŸarap eÅŸliÄŸinde yemeÄŸin piÅŸirilip hazırlanmasını bekliyorlar.

Zeytinyağı tadım eÄŸitimini veren meslektaşım anlattıkları ile yaptıkları birbirini tutmayan bir arkadaÅŸ izlenimini verdi nedense. Çok açık yazmak istemiyorum belediye baÅŸkanımız Ramon’a haksızlık edeceÄŸimi düşünüyorum.

02.12.2012 günü o küçük 600 kişilik, sokaklarında bir insan bile göremediğimiz kasaba festival alanına dönüşüyor ve yüzlerce insanı ağırlıyor, zeytin ve zeytinyağları, şaraplar, likörler, sabunlar, tadı damağımızda kalan keçi peynirleri, bal sirkeleri, badem ezmeleri yöreye ait ne varsa satılıyor.

Tam bir şenlik havasında insanlar alışverişin keyfini sürüyorlar. Lleida valisi ve belediye başkanı Ramon stantları tek tek geziyorlar ne bir koruma ne bir basın ordusu, birkaç fotoğrafçıdan başka kimse yok. Festival alanının gezisinden sonra Belediye binasına geçiyoruz, Foça Belediye Başkanı ve üyeleri ile sade bir tören eşliğinde defter imzalanıyor. Karşılıklı ekonomik ilişkilerin arttırılmasına yönelik konular konuşuluyor, Zeynep DELEN, Mücahit KIVRAK ile daha önceden konuştuğumuz öğrenci değişim projesini gündeme getiriyoruz. Öğrencilerin ülkeleri tanıma ve zeytin işletmelerinde çalışarak ülkelerinin dışındaki zeytinciliği tanımaları adına etkin bir proje olacağını anlatıyoruz. Yaklaşımlar sıcak ve içten yeni oluşumlara yelken açtığımızın farkındayız ve mutluyuz.



Gezi süresince her dediÄŸimizi anlamaya çalışan, arada kafası dağılıp dağıtırım burayı havasına giren tercümanımız asi kız Özgür GÜNEÅž’e, bu geziyi hazırlayan Egede Atölyeden Zeynep DELEN’e, Foça Belediyesi BaÅŸkanı ve il genel meclisi üyelerine, Işık Üniversitesi’nden Meltem TÜRKÖZ’e, Mücahit KIVRAK hocama, Lleida Valisi ve Belianes Belediye BaÅŸkanı Ramon ve eÅŸine samimi ve içten duyguları adına, bu yazıyı hazırlamak için teÅŸvik ve yardımlarını esirgemeyen FOÇAFOÇA’dan Sayın Nurdan ÇAKIR TEZGİN’e teÅŸekkür ediyorum.

Sevgi ve saygılarımla


Serdar Öçten ÜNSAL

www.hangizeytinyagi.com



8 Aralık 2012 Cumartesi / 3943 okunma



"Serdar Öçten ÜNSAL" bütün yazıları için tıklayın...