Güre'de hasat zamanı
Zeytin bahçelerinin çok uzağından duyarsınız o tanıdık kokuyu… Vardır mutlaka yakınlarda bir zeytin işliği, ya da yüksek teknolojili zeytinyağı fabrikası. Zeytine, denize ve denizin tuzuna uzak yaşayanlar bilmezler o kokuyu.
Ekim ile Aralık ayı arasındaki bir zaman diliminde yolunuz zeytinli bahçelere düştüyse şanslısınız. Kutsal ağacı nazikçe okşayanlar da görürsünüz sopayla pataklayanlar da! Mevsim, hasat mevsimidir, zeytin insanlarının zeytince düşünüp zeytin oldukları mevsimdir…
İster silkeleme makineleriyle, ister tarakla, ister sırık ya da sıyırma ile olsun bütün bahçelerde hummalı bir koşuşturma vardır zeytinin hasadında. Zeytin ağaçları olgunlaşıp ağırlaşmış dallarıyla yükü fazla gelen hamallara benzerler bu mevsim. Canım ağaçlar, birileri gelsin de asırlık bedenlerini olgunlaşan meyvelerinden arındırsın diye nasıl da beklerler.
Hasat zamanı körfezde bulundunuz mu hiç?
Körfez; Kuzey Ege’nin Edremit Körfezi’ndeki Güre beldesindeydim geçen gün. Huyum kurusun, taze sıkılmış zeytin meyvesinin suyuna deli olurum. Ne yapar eder, mutlaka her hasatta güvendiğim ve merak ettiğim bir zeytinyağı işliğini ziyaret eder, tazecik zeytin sularından tadarım. Kararınca birkaç litre satın alır, altından değerli bu sihirli sıvıyı kutsayarak evimin yolunu tutarım…
Kilometrelerce zeytin denizinde yüzen şanslı topraklar buralar, gözün gördüğü her yer zeytin ağacı. Güre yolunu bilir misiniz? Güre İskele’den Kazdağının bağrına doğru iki yanı zeytin ağaçlarıyla bezenmiş yeşil ötesi bir yoldur. Yaşam yolu, yaşamak ve soluklanma yoludur o yol. İşte o yoldan Güre Köy’üne doğru çıkarken solda kıvrak bir yol daha fark edersiniz, hemen sapın. Birkaç yüz metre ötede göreceksiniz zeytin ağaçları arasındaki Ferhatoğlu Zeytinyağı tesisini. Burası kontinü fabrika, köyün girişinde de taş baskı tesisleri mevcut. Her yer zeytin rahiyası kokuyordu gittiğimde, harıl harıl çalışan zeytin işçileri, çuvallar ve seleler dolusu toplanmış zeytinlerle dolu etraf.
Ayıklanıp yıkanan ve sıkma işlemine geçirilen zeytinlerin hepsi resm-i geçit yapıyorlar makinelerde. Çamur halinden billur meyve suyuna dönüşümü ve dinlenme tanklarındaki zeytin sularının tek tek tatlarına bakması öyle keyifli ki…
Ben asiti biraz yüksekçe sızmayı seviyorum, 0,3 asit lezzet olarak pek bir şey söylemiyor bana, alışılmışın dışında 0,7 asit zeytinyağına anca tamam diyorum! Hepsinden satın aldım ama, ayıptır söylemesi 1,5 asitin damaktaki yoğunluğu da ayrı bir lezzet. Eve dönünce aldığım 1,5 asitliden bir portakallı pırasa pişirdim ki sormayın tadını, deneyin derim.
Ah tabi, o yoğun akışkanlıktaki 0,7 sızmadan bir miktar tabağa döküp ekmek banarak yemek, bana göre sosların en çıplağıyla en yüksek lezzete ulaşmak!
Zeytini ve ona dair her şeyi sevince böyle oluyor galiba!
|