Sığırcıklar Haindir
“Siz çok kısmetlisiniz,” dedi Mebrure Alevok hanım, gözlerini Erdek denizinden hiç ayırmadan. Ben, Ahmet Mekin ve Yaman Koray kulak kesildik. Bekledik.
“Tam sırasında geldiniz, bugün yarın kim kimin, kim neyin düşmanıymış, kim kime dostmuş, kim hayınmış, görürsünüz,” dedi.
Ahmet Mekin'le bakıştık, konuşmadık ve olağanüstü kıpkırmızı bir yangınla yarımadanın sularında yetişilmez bir acelecilikle batan ikindi güneşine gözlerimizi çevirdik ve sustuk.
Oysa, biz kısmetimizi erinden ya da geçinden sabahına bekliyorduk, havadan olacakmış, tam öğle sonrasındayken çıkageldiler. O kadar çoktular ki, güneşimizi kapattılar. Sessiz kanat vuruşlarıyla birdenbire gökyüzünden( çok ama çok yükseklerden) pike yapıp dünya ile güneş arasına girmiş dev bir bulutmuşcasına zeytin ağaçlarının üstlerine adeta kapandılar ve biz sığırcıklardan zeytinlikleri göremez hale geldik.
Aynı anda dünyanın ayağa kalktığına da tanık olduk.
Sağdan soldan, önden arkadan, yerin faylı derinliklerinden, göğün erişilmez yüceliklerinden doğru kulakları sağır edici bir cayırtı koptu. Davullar, tenekeler, antika su kaplar, leğenler, boş su varillerinden yedi iklim dört bucağı zangır zangır sarsan gürültülere aynı anda kopuveren acı bağırışmalar, ilençler ve kuru sıkı doldurulmuş tüfeklerden ardı ardına havaya sıkılan kurşun seslerinden az kaldı, aklımızdan olacaktık.
“İşte sonunda geldiler,” dedi Mebrure Alevok hanım.
“Sığırcıkları hiç bu yılki kadar çok, hiç bu yılki kadar aç görmemiştim onları, şaştım," dedi Yaman Koray da.
“Belki güz erken geldi, belki yağmurlar bu yıl çok erken yağdı, ondandır,” dedi annesi..
Ne kadar sürdü bu karabasan? Bilemiyorum.
Kendimize geldiğimizde sanki bir düşteymişiz de sıkılarak uyanmışız gibi olduk.
Uçsuz bucaksız zeytinliklerden zeytinler sığırcıklar tarafından içleri emilip boşaltılmış, her biri buruşup koca kan suratına dönmüştü.
İşin hoşu, baktık, ortada ne sığırcık görünüyordu, ne de herhangi bir kuş.
|