ISSN 1308-8483
   ISSN 1308-8483
Devletlerarası İklim Değişikliği Panelinden...

   .::



  Yayın Tarihi: 5.2.2007    

Devletlerarası İklim Değişikliği Panelinden...



Fransa'nın başkenti Paris'te düzenlenen İklim Değişikliği panelinde, Hükümetler Arası İklim Değişikliği Uzmanlar Grubu tarafından 21 sayfalık bir rapor yayımlandı.

Beklenen Birleşmiş Milletler İklim Raporunda, küresel ısınmanın son 50 yılda yüzde 90 oranında insan eliyle yaratıldığı ve asırlarca süreceği belirtildi.
Grubun başkanı Rajendra Pachauri, yaptığı açıklamada, raporu, "daha önceki araştırmaların birkaç adım ötesine giden çok etkileyici bir belge" olarak nitelendirdi.

GREENPEACE: " ALARM SİRENİ"
Çevreci örgüt Greenpeace raporu, "alarm sireni" olarak değerlendirdi.
Greenpeace'ten yapılan yazılı açıklamada, "Grubun (2001'deki) son raporu uyanmak için bir çağrıysa, rapor bir alarm sirenidir" denildi.
Açıklamada, "İyi haber iklim sistemini ve insan etkisini anlamamızda büyük ölçüde ilerleme sağlanması, kötü haber ise geleceğimizin ne kadar tehlikede olduğunu bilmemiz. Hükümetlere gönderilen mesaj açıktır" ifadesine yer verildi.

Paris'teki Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi'nden gerçekten çok ürkütücü sonuçlar çıkmış. Dünya 2100 yılına kadar 1.8 ile 4 derece ısınacakmış. Raporda ayrıca daha şiddetli fırtınaların görüleceği ve sıcaklık dalgalarının daha sık yaşanacağı da ifade edilmiş.
Ayrıca önemli bir ayrıntı var ki bizi fazlasıyla ilgilendiriyor: Sera gazı üretiminin dünyada en hızlı arttığı ülke Türkiye'ymiş!
*
KABUS - DÖNGÜ
Battı balık yan gider, diye bir deyim vardır. Küresel ısınma ile ilgili kısırdöngüyü bu deyimle özetlemek mümkün. İnsan döngüyü başlattı, artık süreç kendi kendine yürüyor. Yeryüzündeki ısınmanın artmasının bir nedeni de maddelerin birbirlerine döngüsel bir şekilde bağlı olmaları. Havadaki karbondioksit miktarının artması yeryüzündeki ısıyı artırıyor. Böylece buzullar eriyor.
Oysa buz, ışınları sudan daha iyi yansıtan bir zemin. Yani eriyen buzul artık güneş ışınlarını buz kadar yansıtamıyor, kendi içine hapsediyor. Bu da ısıyı artırıyor ve daha çok buzulun erimesine neden oluyor. Yani çark dönmeye bir kez başladı mı gerisi geliyor. Bunun için dönen çarkı yavaşlatma girişimleri şart... Küresel ısınmadaki son durum ve çarkı yavaşlatma girişimlerine bakıyoruz bugün.

Dünya çapında 500 bilim adamını bir araya getiren ve BM desteğinde toplanan panelin sonuç bildirgesinde küresel ısınmanın son 50 yılda yüzde 90 oranında insan eliyle yaratıldığı ve etkilerinin asırlar boyu sürebileceği açıklandı

21 sayfalık rapor bu konuda şimdiye kadar sunulan en somut belge niteliği taşıyor. Raporu hazırlayan grup en son 2001’de bir rapor yayınlamış ve bu raporda “Sera gazları küresel ısınmaya yol açan faktörlerden biri olabilir” demişti.

Eski rapora kıyasla açıklanan yeni rapor devrim niteliğinde. Küresel ısınmaya yüzde 90 insan faaliyetlerinin neden olduğunu söyleyen son raporda bu günkü sorunlar da art arda sıralanmış: Daha az soğuk günler, daha sıcak geceler, sıcak hava dalgaları, yoğun yağışlar ve akabinde gelen seller, yıkıcı kuraklıklar, kasırgalar ve tropik fırtınalarda artış.

RAPORA GÖRE;
2100’e kadar sıcaklık 1.8 ile 4 derece artacak.

Sık sık uzun süreli ve yoğun sıcak hava dalgaları yaşanacak

Şiddetli fırtınalar görülecek

Kutup buzulları eriyecek. 2100 yılında artık Antarktika olmayabilir

Bangladeş’ten Hollanda’ya pek çok kıyı ülkesi sular altında kalma tehlikesi ile karşı karşıya

Küresel ısınma ile mücadelede yol katedilse bile ısınma ve deniz seviyesinin yükselmesi asırlar boyunca sürecek

PARİS’te açıklanan rapor yalnızca sonuç bildirgesi ile değil öncesinde yapılan eylemler ve çevre örgütlerinin tepkileri ile de ilgi çekti. Raporun açıklanmasının öncesinde Fransız gruplar öncülüğünde dünya çapında ilginç bir eylem yapıldı. Türkiye saati ile 20.55-21.00 arasında elektrikler 5 dakikalığına kapandı. Eyfel Kulesi karanlığa gömüldü. Greenpeace ise “artık insan boyutu kanıtlandı. Harekete geçme zamanı” dedi.

Raporun açıklanmasının ardından uzmanlar gelecekteki değişimler ile ilgili 6 senaryo oluşturdu

1.8 derecelik sıcaklık artışı. Bu senaryoda daha az kirletenin olduğu ortak bir dünya öngörülüyor. Yüzyılın ortasında nüfusun tavan yapacağı, sonra düşüşe geçeceği söyleniyor. Çözümler ekonomik ve çevresel bazlı.

2.4 derecelik sıcaklık artışı. Ekonomi fosil enerjilerin dışındaki kaynaklara yöneliyor.

Yine 2.4 derecelik bir sıcaklık artışı. Ancak burada yerel çözümler ön plana çıkıyor.

2.8 derecelik sıcaklık artışı. Artış çok hızlı. Ekonomi fosil, nükleer ve yenilenebilir enerji kaynaklarına dayanıyor. Daha etkili yeni teknolojiler yaşama katılıyor. Atom Enerjisi Kurumu’nun 2050 için şu an öngördüğü tahminlere en yakın senaryo bu.

3.4 derecelik sıcaklık artışı. Kendine yeten, heterojen bir dünya öngörüyor. Nüfus artmaya devam ediyor. Ancak doğum oranları daha yavaş seyrediyor. Ekonomik kalkınma bölgesel özellikte.

4 derecelik sıcaklık artışı. Fosil enerjilere fazlasıyla muhtaç, çok kirletenin olduğu bir dünya

Çarkı nasıl yavaslatabiliriz?

Küresel ısınmayı yavaşlatmak biz insanların elinde. Bu, Paris’te hafta içi toplanan Dünya İklim Kongresi’nin sonuçlarında da yer alıyor.

Peki ama yavaşlatmak için kimlere hangi görevler düşüyor?

Görevleri ana başlıklara ayırıp, bir sınıflandırma yapmak mümkün mü?

Bu soruların cevabı ‘evet’. Küresel ısınma ile mücadeleyi üç ana başlık altında toplamak mümkün.

Teknik Çözümler
Devlet Politikaları
Sivil Toplum Çalışmaları

TEKNİK ÇÖZÜMLER

Bu başlık altında toplananlar, insanın kendi kurduğu sistemin doğaya verdiği zararı geri döndürmek amacı taşıyor. Bu zarar da enerji politikaları ve insanların tüketim alışkanlıklarından kaynaklanıyor.

Uzmanlar 3 başlıkta yol haritası çıkarıyor. Bunlardan ilki endüstriyel enerji yönetimi. Yani endüstride tüketilen enerjide değişikliklere gidilmesi. Bunun için fabrikalarda enerji kayıplarının önlenmesi, geri dönüşüm sistemleri üzerine çalışılması ve zararlı gazlar salan sistemlerin değiştirilmesi gerekiyor. Tabii sayılanlar büyük bütçeler gerektiriyor. İşte bu yüzden devletlerin ve özel sektörün el ele vermesi şart!

Enerji konusunda atılacak diğer önemli bir adım ise alternatif yakıtlara yönelmek. Petrol ve kömür gibi fosil olan enerji kaynakları çevre kirliliği ve küresel ısınmanın önemli bir sebebi kabul ediliyor. Bu yakıtlar yerine güneş, rüzgar ya da biyokütleden elde edilen methanol kullanmak çok önemli.

Teknik çözümlerin diğer ayağı ise dünya nüfusu ile ilgili. Bu gün dünya nüfusu 7 milyara yaklaşıyor ve bu rakam hızla artmaya devam ediyor. Nüfusun artması demek ihtiyaç ve buna bağlantılı tüketimin de artması demek. Bu yüzden nüfus kontrolü şart.

DEVLET POLİTİKALARI

Küresel ısınmaya karşı duracak en önemli güç devletler. Çünkü devletler maddi kaynak ayırmazsa bireysel çabalar asla yeterli olmaz.

Devletler kademesinde bu konuda ilk ciddi adım Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) öncülüğünde 1979’da atıldı. Birinci Dünya İklim Konferansı düzenlendi. Bu toplantıyı 1985 ve 87’de Avusturya’da, 1988’de Kanada’da düzenlenen toplantılar izledi. Ancak bu alandaki kilometre taşı 2005 Kyoto Protokolü.

SİVİL TOPLUM ÇALIŞMALARI

Devlet ve bireyler arasındaki koordinasyonu sağlamak, devlet politikalarının hızlanmasına önayak olmak için çevre örgütlerine önemli görevler düşüyor. Küresel ısınma konusunda özellikle ABD’deki TSK’lar sürece büyük ivme kazandırıyor.

Bize düşen 8 görev

Ampulünüzü değiştirin: Standart akkor ampulünüzü tasarruf ampulü ile değiştirin. Yılda 75 kg. karbondioksit tasarrufu sağlayın.

Daha az araba kullanın: Araba kullanmadığınız her iki km için 0,75 kg. karbondioksit tasarruf edersiniz.

Geri dönüşüme katkıda bulunun: Evinizden çıkan çöpün sadece yarısını dönüştürerek yılda 1200 kg karbondioksit tasarrufu sağlayabilirsiniz.

Lastiklerinizi kontrol ettirin: Düzgün şişirilmiş lastiklerle litre başına aldığınız yol yüzde 3 artar. Her 4 litre benzin tasarrufu 10 kg. karbondioksiti atmosferden uzak tutar.

Daha az sıcak su kullanın: Suyu ısıtmak için çok fazla enerji gerekiyor. Daha az su tüketen bir duş başlığı ile 175 kg’lik giysilerinizin yıkanmasında 250 kg karbondioksit tasarrufu sağlarsınız

Ambalajları fazla ürünlerden kaçının: Çöpünüzü yüzde 10 azaltarak yılda 600 kg karbondioksit az üretirsiniz

Su ısıtıcınızı ayarlayın: Isıtıcınızı kışın 2 derece azaltın. Böylece yılda 1000 kg karbondioksit tasarrufu yaparsınız

Bir ağaç dikin: 1 ağaç ömrü boyunca 1 ton karbondioksit emer

******

Üç büyük şirket küresel ısınmaya karşı

KÜRESEL devler sera gazı emisyonlarını azaltmak için aktif mücadeleye başlıyor. Dünyanın önde gelen uluslar arası şirketlerinden Sony, Nike ve Lafarge konu ile mücadele için bir araya geldi. “Dünya Doğal Yaşamı Koruma Fonu (WWF) ile birlikte hareket etme kararı alan şirketler karbonmonoksit gazlarının emisyonu ile enerji kullanımının azaltılmasına yönelik deneyimlerini paylaştılar. Paris’te küresel ısınma ile ilgili toplanan GİEC Zirvesi’nde katılan şirketler ve Doğal Yaşamı Koruma Fonu “Her ülkenin 10 büyük şirketi KYOTO Protokolü’nün şartlarını yerine getirirse problem ortadan kalkar” yorumunu yaptılar.

Küresel ısınmaya karşı bireysel önlemler

Birleşmiş Milletler Küresel Isınma Konferansı raporu, dünyayı bekleyen felaket tablosunun sorumlusunun insanoğlu olduğunu gözler önüne serdi.

Türkiye, dünyada küresel ısınmaya neden olan ülkeler sıralamasında ilk 20’de yer alıyor. Küresel ısınmaya neden olan sera gazı salımının ilerlemesini engellemek için öncelikle su ve enerji politikalarının değişmesi zorunluluğunun yanı sıra vatandaşların da bireysel olarak duyarlı olması gerekiyor. Peki, vatandaş olarak günlük hayatımızda neler yapmalıyız?

Çevre ve Orman Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Öztürk, bireylerin günlük hayatında dikkat etmesi gerekenler konusunda Hürriyet’e bilgi verdi. "Herşeyden önce alışkanlıklarımızı değiştirmemiz gerekiyor" diyen Öztürk yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:

MOTORLU TAŞIT KULLANIMI

30 saniyeden fazla rölantide çalıştırmayın.

Kurşunsuz benzin kullanınız.

95 km./saat hızın üzerinde sürdüğünüz her 8 km/saat için yüzde 10 çok fazla benzin tüketirsiniz.

TEPSİ FIRINA UYSUN

Yiyecekleri düz tabanlı tencerelerde ve tepsilerde pişiriniz. Tepsiler fırına uygun olmalı.

Yemek pişerken fırın kapağını, gerekmediği sürece açmayınız. Her kapak açılışında sıcaklık 25 derece ile 30 derece birden düşer.

Gereksiz ISITMAYIN

Tatil günleri evinizden ayrılıyorsanız ısıtıcınızın veya radyatörünüzün vanasını kapatınız.

Isıtıcınızın veya radyatörlerinizin önüne kesinlikle eşya koymayınız.

Pencerelerinizden güneş çekildiği zaman ısının kaçmasını önlemek için perdeleri kapatınız.

FLORESANLA AYDINLATIN

Kompakt floresan lambalar normal lambalardan 5 kat az enerji tüketirler.

Enerji koruyucu lambalar satın alarak aydınlatma maliyetini yüzde 75 azaltabilirsiniz.

YARI BOŞ ÇALIŞTIRMAYIN

Bulaşık makinesi satın alırken verimli ömür maliyetini mutlaka hesaplayınız.

Yarı dolu veya aşırı dolu çalıştırmayn.

AZ SU HARCAYAN MAKİNE SATIN ALIN

Makineyi kurduğunuz yerin çevresinde en az 5 cm. boşluk kalmasına dikkat ediniz.

Daha az su harcayan makine satın alınız.

ISITICILARDAN UZAK TUTUN

Evde tüketilen enerjinin yüzde 15’i buzdolabında tüketilir. Buzdolabınızı, soba, radyatör, bulaşık makinesi ve ocak gibi ısıtıcı kaynaklardan uzağa yerleştiriniz.

Buzdolabının sıcaklığını +5 derecede, derin dondurucunun sıcaklığının ise -18 derecede tutunuz. Yemekleri dolaba koymadan önce oda sıcaklığına kadar soğumasını bekleyiniz.

MUSLUK DAMLATMASIN Normal muslukta dakikada 8-27 litre su tüketilirken düşük akımlı aeratörlü musluk kullanarak tüketim yarı yarıya düşürülebilir. Bu musluklara takılan aparatlar pahalı değil.

Dakikada 50-100 damla su akıtan bir musluktan ayda 750-1500 litre suyun ziyan edildiğini unutmayınız.

Kirli ve tozlu bırakmayın

Odadan ayrılınca lambayı kapatın ve daha iyi çalışması için kuru bezle temizleyiniz. Kirli ve tozlu lambalar yüzde 25 daha çok enerji tüketir.

Benzininizi akşamları alın

Yaz aylarında özellikle akşam-gece-sabah saatlerinde benzin satın alınız. Soğuk saatlerde benzin satın alarak hem benzin buharlarının atmosfere kaçmasını önlersiniz hem de daha yoğun benzin satın alırsınız.

5 dakika ile tasarruf edin

Duş yapmak için ortalama 5-6 dakika yeterlidir. Böylece duş başına 55 litre su tasarruf edebilirsiniz.

Musluğunuz açık kalmasın

Dış fırçalama ortalama 3 dakika süre alır. Eğer musluk açık bırakılırsa her fırçalama esnasında ortalama 15 litre suyu ziyan etmiş olursunuz.

Soğuk suyla çalkalamayın

Kısa süreli yıkama ve durulama özellikli bulaşık makinesi satın alınız. Bulaşıkları makineye koymadan önce çalkalamaya gerek yoktur

*
Sıcaklar kötüye mi alamet?

ABD, Avrupa ve Asya’da sıcaklar binlerce can aldı. Kar yağışları 1950’lerden beri yüzde 60 oranında azaldı. Kuraklıklar başladı. Ve kutuplardaki buzullar her on yıl yüzde 9 oranında küçülüyor. Sizce bunlar iyiye işaret mi?

Küresel ısınma fırtınaları beraberinde mi getiriyor?

Küresel ısınma fırtına yaratmaz ama mevcut fırtına ve kasırgaları daha da kuvvetlendirir. Okyanuslar ısındığı için tropik fırtınaların enerjileri artar. Son 35 yılda yıkıcı fırtına sayısı yüzde 35 oranında arttı.

Kaygılanmak için yeterli sebep var mı?

VAR, İşte örnekler:
Eriyen buzullar ve kuraklıklar Batı Amerika’da su sıkıntısına yol açacak.
Yükselen deniz seviyeleri Meksika ve Florida’da kıyısının sular altında kalmasına neden olacak

Deniz yüzeyinin ısınması ile Güneydoğu Atlantik ve Körfez bölgesinde şiddetli kasırgalar yaşanacak

Orman ve kentlerde yeni virüsler ortaya çıkacak. Sivrisinekler artacak.

Bir anda büyük boyutlu bir felaket yaşanma olasılığı var mı?

Bir çok uzman ve ABD Savunma Bakanlığı bir anda iklim değişikliklerine bağlı olarak dünyanın bir kısmının aşırı soğuğa, bir kısmının ise aşırı sıcağa maruz kalabileceğini söylüyor. 2004 şubatında Pentagon bir rapor yayınladı ve bu raporda iklim değişikliklerinin ülke güvenliğine etkilerini dile getirdi. Bu raporda kötü senaryoya göre dünyanın bazı alanlarında yaşam sona eriyor. Buna bağlı göçler yaşanıyor, gıda ve su sıkıntısı baş gösteriyor ve savaşlar çıkıyor.

Isı artışında en büyük paya sahip ülke hangisi?

ABD. ABD nüfusu dünya nüfusunun yüzde 4’ü ancak ABD dünya karbondioksitinin yüzde 25’ini üretiyor. Çin, Hindistan ve Japonya’nın toplamından daha fazla karbondioksit Amerika’da üretiliyor.

Küresel ısınma ile savaşan teknolojiler neden yaygın değil?

Çünkü ortada teknoloji var ama yaygınlaştırmak için gereken ortak ekonomik ve politik istek yok. Bir-çok otomobil ve enerji şirketi Beyaz Saray’a baskı yaparak mevcut sistemin devamını sağlıyor. www.nrdc.org

Bolivya’da ‘kar’a elveda

Dünyanın en yüksek kayak merkezi Bolivya’daki Calcaltaya. Burada 5800 m’den Titicana gölünü izleyerek antrenman yapıyordu ülkenin milli kayak takımı. Ama artık kaymak yerine siyah tepeleri izliyorlar çoğu zaman. Son birkaç yıldır bölgeye düşen kar miktarı önemli ölçüde azaldı. 10 yıldır bölgedeki buzul yavaş yavaş küçülüyor.

Küresel ısınma

İngiltere'de küresel ısınmanın etkilerinin belirginleşmesi ile birlikte okul müfredatlarında değişiklik yapıldı. Yeni müfredata göre çocuklara iklim değişiklikleri, ısınma ve nedenleri konulu dersler verilecek. Bireylere düşen ödev ve sorumluluklar anlatılacak.

Ne terörizm ne etnik çatışmalar. Dünya tüm bunlardan daha ciddi bir tehdit altında bugün: Küresel ısınma. Yeryüzü son 400 yılın en sıcak dönemini yaşıyor. Buzullar eriyor. Önlem almazsak salgın hastalıklar ve açlık başlayacak

Üretim ve tüketim sırasında atmosfere salınan karbondioksit ile metan gibi zararlı, sera etkisi yapan gazların yeryüzünü ısıtmasına “küresel ısınma” adı veriliyor. Karbondioksit, su buharı, azotoksit, kloroflorokarbon ve ozon gazlarına sera gazları deniyor.

Bütün gazlar yeryüzünü nasıl ısıtıyor?

Güneş’in yaydığı kızılötesi ışınlar milyonlarca kilometrelik bir yolculuktan dünyamıza ulaşıyor. Yeryüzüne çarparak dünyayı ısıtıyor. Ve daha sonra bu ışınlar yansıyarak uzay boşluğuna dönüyor.

İşte ısınma bu aşamada meydana geliyor. Atmosferde birikmiş karbondioksit ve metan gibi gazlar varsa ışınlar geri dönüş yolculuklarında bu gazlara takılıyor. Ve uzaya döneceklerine tekrar yeryüzüne yansıyor. Ve hava ısınıyor.

Bugünkü duruma nasıl gelindi? Küresel ısınmanın kökleri sanayi devrimine dayanıyor. 18. yüzyılda fabrikaların kurulması ve sanayileşme ile birlikte gökyüzüne salınan karbondioksit miktarında bir artış meydana geldi.

EVET SUÇLU İNSAN

Üstelik düzenin sonucu araçlarla iki dünya savaşı yaşadı arka arkaya. Hatta 2. Dünya Savaşı’nda atom bombası bile kullanıldı. Atmosfer dengesini şaştı...

1860-1900 yılları arasında deniz ve karadaki sıcaklık ortalaması 0.75 derece arttı. 1979’dan beri ise kara sıcaklığının artış hızı deniz sıcaklığının iki katına ulaştı.

Bu gelişmelerin ardındaki tek faktör ise İNSAN!
İkinci Dünya Savaşı sonrasında dünya nüfusu iki kat, buna karşılık enerji kullanımı ise dört kat arttı. ABD dünya nüfusunun yüzde 4’üne sahip ancak karbondioksit üretiminin yüzde 25’ini gerçekleştiriyor!

“Uygunsuz Gerçek” Bir uyanış Filmi mi?
Bugünlerde vizyona bir film girdi. Filmin adı “Uygunsuz Gerçek”. Belgesel tarzında. Küresel ısınma felaketinin bir saatli bomba olduğunu bu gidişle dünyanın 10 yıl içinde yaşanmaz hale geleceğini anlatıyor. Film, ABD eski Başkan Yardımcısı Al Gore’un, küresel ısınmayla ilgili gerçekleri aktarmak amacıyla başlattığı çalışmaların bir parçası.

GORE NOBEL ADAYI

Gore bu çalışmalarından dolayı Norveçli milletvekilleri tarafından bu yılki Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterildi. Gore’un filmi doğa olaylarını, toprak ve denizler üzerindeki değişiklikleri anlatıyor, ABD’li siyasetçinin bu konuda verdiği konferansları kapsıyor. Al Gore küresel ısınmayı önlemek ve çocuklarımıza yaşanır bir dünya bırakmak için hepimize bazı görevler düştüğünü söylüyor ve bu görevleri şöyle sıralıyor:

Enerji randımanı yüksek aletler alın.
Klimalarınızı değiştirin.

Evinizi soğuğa karşı izole ettirin ve böylece daha az yakıt harcayın.

Arabanızı hibrid sistemli çalışan ile değiştirin.

Yenilenebilir enerji kaynaklarını tercih edin.

Ağaç dikin.

Anne-babalarınıza dünyayı mahvetmemelerini söyleyin

Bu krizi aşmaya söz veren liderlere oy verin!


Türkiye’siz Kyoto Protokolü

KÜRESEL ısınmayı önleme anlamında bugüne kadar atılmış en somut adım Kyoto Protokolü. 1997’de BM toplantısında doğan ve 2005 yılında yürürlüğe giren protokol, 2008-2012 yılları arasında gelişmiş ülkelerin emisyonlarını 1990’daki seviyelerinden yüzde 5 oranında daha aşağı çekmeleri gerektiğini ön görüyor. Protokol şimdiye kadar 160 ülke tarafından imzalandı.

PROTOKOL NELER İÇERİYOR

Protokol yasal bağlayıcı limitlerden oluşuyor ve ülkelerin emisyonlarını, yani atmosfere saldıkları gaz miktarını 1990 yılındaki seviyelerine düşürmeyi öngörüyor. Şu anda atmosfere yılda 21 milyar ton karbondioksit salınıyor. Protokol bu rakamın ortalama olarak yüzde 5,2 oranında düşmesini salık veriyor. Ama bu oran ülkelere göre değişiklik gösteriyor.

Örneğin AB ülkeleri son katılanlar hariç oranı yüzde 8 düşürmeyi taahhüt etti. Ancak dünya nüfusunun yüzde 4’ünü oluşturduğu halde toplam karbondioksit emisyonunun yüzde 25’ini tek başına üreten ABD, küresel ısınmada yüzde 17’lik paya sahip. Emisyon üretiminde Avustralya ve ABD’den sonra gelen Çin, Kyoto’ya imza atmayı reddediyor. Yani dünyanın endüstri devleri zehirli gazları her geçen gün artarak atmosfere salmaya devam ediyorlar.

200 MİLYON TON KARBONDİOKSİT

Gelelim Türkiye’ye... ABD, Çin ve Avustralya’ya diyecek bir şeyimiz yok, çünkü Türkiye de protokole imza atmadı. Üstelik emisyon üretiminde hayli iddialıyız. 1998 karbondioksit üretimimiz 200 milyon tonu buldu.

Protokole imza atmamamız çevre düşmanı olmamızdan kaynaklanmıyor elbet. Türkiye Kyoto’ya uyabilmek için yüksek bütçeli yatırımlar ve teknoloji adaptasyonları yapmak zorunda. Doğalgaza geçme konusunda ciddi çabalar var ve bunlar olumlu sonuçlar gösteriyor ancak asıl sorun ulaşımdan kaynaklanıyor. Ayrıca rüzgar, güneş gibi kaynakları ciddi bir enerji kaynağı olarak değerlendirmenin ve bunun ışığında gerekli değişiklikleri yapmanın zamanı geldi de geçiyor bile...

Küresel ısınmanın matematik boyutu:

Karbondioksitin atmosfer ömrü 200 yıl. Yani 200 yıl önce yayılan karbondioksit hâlâ atmosferde salınıyor.

Küresel ısınmanın yol açtığı doğal felaketlerin maliyeti yıllık 150 milyar dolar.

1800’den beri en sıcak yıllar sırasıyla: 1998-2002-2003-2001-1997-2006.

Grönland ve Antarktika’da buz kütlelerinin hızla erimesi sonucu dünya genelinde deniz seviyelerinde 10 metreden fazla yükselme olacak.

Dünya ekonomisi yüzde 20 küçülecek.

Felaket senaryoları

Acilen önlem alınmazsa 10 yıl sonra canlı türlerinin yüzde 40’ı yok olacak. Sel ve kuraklık nedeniyle 200 milyon kişi açlığa mahkum olacak.

Dünya nüfusunun 12’de 1’i yok olma tehdidi altına girecek.

Kuraklık ve yangınlar baş gösterecek, göl ve ırmak sularında yüzde 20 azalma olacak.

Aşırı ısınma nedeniyle virüs türlerinde değişiklik olacak, salgın hastalıklar baş gösterecek.

Tüm bu felaketlerin tamamını sıralamaya kalkarsak tablo öyle kararacak ki... Çözüm aramaya başlamadan önce öncelikle nasıl bir karabasanla savaşmamız gerektiğini tespit etmek gerek .

Gelecek günler hiç de içaçıcı değil. Kişisel önlemlerimiz kitlesel çalışmaların önünü açacaktır, umudumuzu yitirmeden üzerimize düşenleri yarınlara bırakmadan yapmalıyız.

Gelecek nesillerin yani, bizim çocuklarımızın dünyası için hemen şimdi.

Kaynaklar:
Anadolu Ajansı
www.greenpeace.org

Nurdan ÇAKIR TEZGİN







Okunma: 3753
Okunma: 3753












Booking.com


   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)