Foça’da tatmadan gitme, görmeden gitme" diye uzayan listeleri kişiselleştirmek mümkün, nedeni de; en sonunda “Foça’dan hiç gitme!” noktasında birleşmek kaçınılmaz son oluyor da o yüzden.
Eh o da olmadıysa, belleklere “günün birinde yerleşilecek sahil kasabası” imajı yerleşmiş olarak gidiliyor FOÇA’dan. Sevinsek mi, üzülsek mi! Nihayetinde herkes bir yerlerden gelip yerleşmiş Foça’ya; Kimi Limni’den, Kavala’dan, Hanya, Konya’dan kimi İstanbul, Ankara’dan…
Yaz mevsiminin hüküm sürdüğü bu güzel tatil günlerinde gezginlerin işine yarayabileceğini umduğum yerel Foça önerileri sunayım diyorum; Elbette ki yaşça, hoşça, Aşçı Fok'ça
Beşkapılar’daki kafelerde günü batırmak…
Gün batımı saatlerinde Siren Kayalıkları'nı kızıla boyamak.
İngiliz Burnu’nda yarımadanın en daraldığı noktada, iki deniz arası koşturup Küçükdeniz ile Birinci Mersinaki denizlerine dalıp çıkmak.
İngiliz Burnu’nda gün kovucu paganlar gibi meditasyon yapmak.
Adalardaki sürprizlere ve Kedi Ferdi’ye el sallamak.
Foça Çarşısı’ndaki ilginç hediyelikleri incelemek.
Salı pazarını gezmek.
Pazar günleri kurulan Foça Zeytindalı Slow Food Birliği’nin desteklediği yerel ürünler pazarına uğramak.
Foça sokaklarını gezmek ve şanslıysanız bazı Foça evlerinin içini de görme şansına erişmek.