Yenifoça Mahallesi'ndeki Akasya Çiçekleri
Geçen gün Yenifoça'ya akasya çiçeği toplamaya gittim. Malumunuz çarşambaları Yenifoça'nın pazarıdır, benim de derdim üzümle değil bağcıyla olduğundan, ne yapıp edip pazarlara yol düşürecek bir eksik bulurum nasılsa mutfağımda. Yenifoça bu mevsim akasya çiçeği kokar, akasya çiçekleri açalı epey oldu, aklıma tatlı hoşluklar geliyor!
Öyle ya, akasya çiçeklerinin tam zamanı şimdi eğer, reçel yapacaksam bugünlerde toplamalıyım, Yenifoça Recep Kerman Ticaret Lisesi'nin arkasındaki sokaklarda çok güzel akasya ağaçları var, ağaçlara zarar vermeden sadece çiçeklerinden bir kiloya yakın akasya çiçeği topladım. Öyle güzel kokuyorlardı ki, mest olmuş halde ağaç aralarında dolanırken, kendimi minik tombul bir balarısı gibi hissettim!
Eve gelir gelmez önce fotoğraf çekimini yapıp sonra soğuk suyun içinde beklemeye bıraktım çiçekleri. Su içinde bekletmemin amacı çiçek göbeklerine girmiş kanatlı böcek vs. varsa çıksın diye... Diğer tarafta şurubunu hazırlayıp, birkaç kere suyunu değiştirdiğim ve süzdüğüm akasya çiçeklerini ocakta kaynayan şurubun içine attım. İtiraf edeyim akasya çiçeği reçelini ilk kez yapıyorum, o yüzden şüpheli Şemsettin gibi ürkerek dolanıyorum reçel tenceresinin etrafında. Şurubu görünce, çiçekler kelebek kanadı gibi iyice inceldiler ve azıcık kaldılar tencerede.
Meyve reçeli pişirmeye alışkın olduğumdan bu uçuşan görüntü karşısında biraz koyulaşsın diye gereğinden fazla kaynattım galiba! Ehh olmadı tabi, hani çocukluğumuzda macuncular vardı, yuvarlak tablalarında rengarenk boyalı macun satarlardı, biz de 10 kuruş verip küçük bir sopaya dolanan macundan satın alırdık ya, işte ona benzedi benimki. Ertesi sabah gördüm ki reçelim şekerlenmiş, emeğime mi yanayım, zamanıma heyecanıma mı?
Yine Yenifoça'nın yolunu tuttuk biçare, umarım akasyaların o hoş havası geçmemiştir diye hayıflanırken, bu defa yaprağı daha dolgun olan pembemsi akasya çiçeği cinsine rasladım. Başka yerde akasya ağacı yok mu derseniz var tabii, her yerde var lakin Yenifoça'dakiler bir başka güzel. Bu konuda kendi gözlemimden söz edeceğim; Akasya ağacı kendi içinde ikiye ayrılıyor, birinci cins beyaz ve yeşile çalan küçük çiçekler açıyorken diğer cinsi; iri etli ve pembemsi çiçekler açıyor. Reçel için pembemsi çiçekliyi tercih etmeliyiz, Yenifoça diye tutturmamın nedeni de bu zaten, oradakiler tam reçellik.
Gelelim akasya çiçeği maceramın varyetelerine...
Önce, bu defa şekerlenmeden pişirebilmek için daha sulu ve daha fazla limon suyuyla kestirmek gerektiğini öğrenmiş oldum. Sonra, etrafa çok yaygara koparttığım için reçelim pişmeden birilerinin iştahını kabarttı ve aynen tükendi kavanozlarına yerleşir yerleşmez!
Dilimi tutmayı öğrenip bu defa gizli ve sessizce gidiyorum derken akasya çiçeklerime doğru, hoopp yakalandım yine reçel canavarı Cavidan'a...
Neyse, şimdi de farklı bir lezzet ile tanıştık cümleten, Limonlu akasya çiçeği reçeli. Yeni üretimdir sevenlere duyurulur. Epey meşakkatli bir üretim oldu lakin buna değdi. Hadi tarifini vereyim de, çiçekler bitmeden pişirmek isteyene kolaylık olsun.
Bir küçük tepsi dolusu kaliteli akasya çiçeği
4 bardak su
5 bardak tozşeker
4 adet kalın kabuklu limon
Bir adet limonun suyu
Limonlar rendenin en ince tarafıyla tıraşlanır, (limon kabuğu rendesi çıkarır gibi) soğuk suda yıkanır, portakal dilimi gibi dış kabukları kesilip 20 dakika kadar haşlanır. Kabuklar haşlanırken iyice yumuşadığından kendi ekseninde kıvrılıp kürdanlanır veya ipe dizilir.
Diğer tarafta kaynayan şerbetin içine yıkanmış akasya çiçekleri atılır, ardından da kürdanlanmış limon kabukları bırakılır. 45 Dakika kadar kaynatılıp limon suyuyla kestirilir. Sabahtan akşama kadar tencerenin üzerine bir ince tülbent örtülüp bekletilir, daha sonra kavanozlara boşaltılır.
Limon tatlısı gibi bir hoşluk oldu. Sırf meraktan yapılacak bir şey bu, yılda bir kez belki de bir ömürde sadece bir kez! Afiyet-i hoşluk olsun...
www.ascifok.com
|