TİWANUKU
Puerto Del Sol, Güneşin Kapısı
Tiwanuku kasabası, La Paz’a, bir buçuk mesafede küçük bir yerleşim yeri. Bu kasaba Tiwanuku harabeleri ile ünlenmiş. Bu nedenle önemli bir turistik nokta. Bu harabeler, İnka öncesi uygarlığa ait.
Tiwanuku şehri geçmişte Titikaka Gölü kıyısında bulunuyormuş. Gölün buharlaşması ile şimdi bu gölün 20 kilometre kadar uzağında.
Tiwanuku kasabasının meydanı
Amcalar, Aymara. Aymara, Bolivya'daki yerli gruplarından birinin adı. Bu kasabada yaşıyorlar. Fotoğraflarını çekmek için izin istedim. Fotoğraflarını çektikten sonra 5 Bolivyanos istediler.
Yerli kadınların giysilerine bayıldım.
İlk İnka’nın, Güneş tanrısı İnk tarafından buradan yaratıldığı söyleniyor. Tiwanuku, hem İnka öncesi hem de İnka uygarlıkları için önemli bir yer. Ben aslında tarihi kalıntıları gezmeyi çok sevmem. Nedenine gelince derin bir bilgi sahibi olmadığım için gözle görülebilir çok etkileyici bir şeyler yoksa taşlar beni heyecanlandırmaz. Bakıp geçerim. Tiwanuku harabelerine de bu gerekçe ile gitmeyecektim. Haziranın 21'inde Bolivya’daki Aymara adı verilen yerli grubun bu harabelerde gün dönümü şenlikleri olduğunu öğrendim. Aymaraların atalarının İnka olduğu söylendi. Geçmişten bugüne bu törenler düzenli olarak yapılmaktaymış. Sadece İspanyol işgali döneminde ara verilmiş. Aymaralar Güneş Tanrısı İnt’e ve Toprakana ”Pachamama”ya 21 Haziranda gün doğumundan sonra onlara verdiklerinden dolayı dans ederek ve şarkı söyleyerek teşekkür ediyorlar.
Tam gün doğumunda da kendi dileklerini gönderiyor. Bu benim için kaçırılmaması gereken fırsattı. "İnti Raymi" törenleri adı verilen törenlere katılmaya karar verdim. Gün doğumundan önce Tiwanuku’ya gitmek gerekiyordu. Sabah üç buçukta tur şirketi kaldığım hostelden beni aldı. Çok sayıda insan bu törenlere katılmak için yollara düşmüştü. İnanılmaz soğuk olmasına rağmen büyük bir ilgi vardı.
Bu bayrak, Aymara Bayrağı. Yerlilerin kendi dilleri ve bayrakları var. Her birinin dili birbirinden çok farklı. Televizyonda çocuk programında sayılar İspanyolca ve üç farklı yerli dilinde öğretiliyordu.
Otobüste tur şirketi bizler için küçük armağanlar hazırlamıştı. Bu armağanlardan biri küçük bir çantanın içindeki coca yapraklarıydı. Çok anlam veremedim ama coca yaprağını yakından görme şansım oldu. Küçük mucizevi yapraklar, çok sıradan görünüyordu. Şöyle bir baktıktan sonra çantama koydum. Acaba bir iki yaparak günlüğüme yapıştırabilir miyim diye düşündüm. Hızla bu fikrimden vazgeçtim. Bolivya ve Peru için yaşamın bir parçası olan coca yaprakları bir başka ülkede ciddi problemler açabilirdi.
Törenlere dönersek… Sabahın kör karanlığında aşırı derece soğukta Tiwanuku’ya vardık. İnsanlar aşırı soğuğa aldırmadan akın akın geliyorlardı.
Bu arada rehberimiz üç coca yaprağını elimize almamızı söyledi. Bu yapraklardan birinin uzun ömrü, diğerinin aklı ve üçüncüsünün……. (Hatırlayamıyorum! O soğukta bu kadarını bile hatırlamak mucize..) temsil ettiğini söyledi.
Mucizevi coca yaprakları.. Rehberimiz coca yapraklarını nasıl tutmamız gerektiğini gösteriyor.
Rehberimiz tam güneş doğarken bu yaprakları çiğnememizi ve ellerimizi havaya kaldırarak kendi dileklerimizi söylememiz gerektiğini belirtti. Biz de gerekeni yaptık. Görüntü gerçekten hoştu.
Tam gün doğumunda bütün eller havada, soğuğa aldırmadan belki çok inanmadan ama bir ritüeli gerçekleştirmenin keyfini yaşadık. 21 Haziran, Aymara yeni yılının başlangıcı olarak kabul ediliyor. Bu törenlerde Aymara yeni yıl kutlama törenleri olarak adlandırılıyor. Gün doğumundan sonra yerliler dans ederek ve şarkı söyleyerek güneş tanrısına teşekkür ettiler.
Müzisyenler.. Gerçekten hoştu.
Tiwanuku harabelerinde önemli kalıntılardan biri Kalasasaya piramidi diğeri ise okuyanlar bilir Tanrıların Arabaları adlı bilim kurgu kitabında adı çokça geçen ”Puerte del Sol” yani Güneşin Kapısı… O dönemde bu kalıntılarda önemli astrolojik çalışmalar yapıldığı da belirtildi. Bölge ile ilgili ilginç diğer bir bilgi oranın magnetik enerjisi ile ilgili. Tiwanuku dünyanın magnetik enerjisinin fazla olduğu yerlerden biri olarak belirtildi. Bu nedenle gün dönemi törenleri burada yapılıyormuş.
Bu kısa geziden sonra, bir başka dilek dileme törenine katıldık. La Paz’da Witchy Market’te gezerken bir sürü tuhaf şey görmüştüm. Kurutulmuş lama ceninin yanı sıra üzerine sevimli resimler çizilmiş kare plakalar, içine bir şeyler doldurulmuş küçük şişeler ve daha bir sürü şey.. Şimdi anladım ki bütün bunlar bu dilek dileme ve aynı zamanda Güneş Tanrısı’na ve Toprak Ana’ya teşekkür etme törenlerinde kullanılıyor.
Töreni, geleneksel giysiler içinde olan bir kişi, büyük bir kağıdın içine renkli pamuklar döşeyerek başlattı. Pamukların yanına çeşitli süsler, kurutulmuş lama cenini yerleştirildi. Herkes üç tane coca yaprağını bu karışımın içine koydu. Her bir yaprak bir dileği temsil ediyor. Daha sonra bu karışım yakılırken güneşe karşı eller havaya kaldırıldı.
Yakılan bu karışımda bir sürü şey var. Dileklerin resimlendiği şekerden yapılmış kare şeklinde plakalar da bu karışımın içinde yakıldı. Hıdrellez kutlamalarını anımsattı bana. Ateş, dileklerin resimlenmesi… Belki de bu kutlama biçimleri Şamanizm’e kadar gidiyordur. Birbirinden etkilenme ihtimali olmayan bu insanların nasıl böyle ortaklık kurduklarını anlamak mümkün aslında. Her şey insanın ihtiyaçlarından ortaya çıkıyor. Demek ki umut yaşarken bizi ayakta tutan en başat duygu!
Tiwanuku'dan La Paz'a dönerken dilek dileme törenin yapıldığı yer... Çorak ama çok etkileyici idi.
Elleri havaya kaldırmak Güneş Tanrısı’na ve Toprak Ana'ya teşekkür etmek anlamındaydı. Ateş yanmaya devam ederken her birimiz töreni düzenleyen kişinin yanına giderek adımızı söyledik. O, adımızı ateşe eğilerek tekrarladı. Birbirimize sarıldık ve bunun ardından töreni yapan kişi içinde renkli bir şeyler olan küçük şişeyi verdi. Her zaman yatağımızda saklamamızı söyleyerek bu küçük şişenin bize uğur getireceğini söyledi.
Bendeniz dilek dileme töreninde!
Bize çok ilginç gelen bu tören için töreni gerçekleştiren kişiye, küçük bir ödeme yaptık. Buralarda tüm yerli gelenekleri iyi bir kazanç kapısı olmuşa benziyor. Ben çok keyif aldığımı söylemeliyim. Bana "Puerto de Sol" Güneş Kapısı bir şey ifade etmedi ama yaşayan bir geleneği ve onun bir parçası olarak izlemek keyif verdi.
Cochacamba yazımda yazmıştım. Aymara’lar her ayın ilk cuması, içinde bin bir çeşit şey olan tütsüyü yakarak hayatlarının daha iyi olacağı inancını taşıyorlar. Aslında inanç her toplumda farklı şekilde var ediyor kendini. Umudu ve güç yaşam koşullarına dayanma gücünü artırıyor. And Dağları’nda yaşayan yerliler için yaşam gerçekten güç. Coca yaprağı, böylesi ritüeller ve festivaller yerlilerin bu zor koşullara dayanma gücünü artırıyor olmalı.
Haziran 2009