ISSN 1308-8483
Sevgi karşılıksız mıdır? / Sedat YALÇIN
Sedat YALÇIN    
  Yayın Tarihi: 12.12.2008    


Sevgi karşılıksız mıdır?

En çok kullandığımız kelimelerden biri de sevmek, sevgi sözcükleridir. TDK sözlüğüne göre sevgi “İnsanı bir şeye veya bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu“; Sevmek ise “Sevgi ve bağlılık duymak, birine sevgiyle bağlanmak, gönül vermek, çok hoşlanmak, okşamak, yerini, şartlarını uygun bulmak” olarak açıklanmaktadır. Dilimizden hiç düşürmediğimiz sevgi ve sevmek sözcüklerine daha farklı bir yaklaşımla bakmaya ne dersiniz?

Neden severiz? Sanırım en mantıklı açıklama “bize şu veya bu şekilde haz vermesinden” kaynaklanmasıdır. O halde bize haz vermeyen hiçbir şeyi sevemeyiz. Her anne yavrusunu sever. Kendisine haz vermese bile sever deriz. İşte burada formülümüz tabiri caiz ise çuvallıyor. Neslin devamını sağlama görevi ile yavrusunu sevmek birbirini tamamlayan iki eleman olarak belirmektedir. Biri olmadan diğeri düşünülemez. Bu olgu hemen hemen tüm canlılarda gözlenmektedir. Hücrelerimize bu bilgi adeta kopyalanmıştır. Bu hususu ilahi güce bağlarız çoğu kez. En kolay açıklama yolu da budur. Acaba gerçekten böyle midir?

Dikkat edilirse sevme fiilini hep bir nedene bağlarız. Benim evladım olduğu için, bana yakın olduğu için, ilgimi çektiği için, yaratılanı severim yaratandan ötürü olduğu için…. vs. Sevmek için hep bir nedenimiz vardır. Neden hep bir nedene gereksinim duyarız sevmek için? Nedensiz de sevilmez mi?

En üst sevgi ilahi güç sevgisidir. Ancak onu bile bir nedene bağlı olarak sevmez miyiz? Yaratanı bile sevmemiz bir nedene dayanır. Bizi yarattığı için severiz. O halde karşılıksız sevgi olamaz. Anne sevgisi karşılıksız derler. Acaba? Annenin çocuğunu sevmesi kendisine anne zevkini tattırmasından kaynaklanıyor olamaz mı? Sahip olma duygusunun verdiği bir sevgi değil midir? İnsan sahip olduğu şeyle özdeşleşir. Çocuğun oyuncağına, özellikle erkeklerin arabalarına karşı bağlılıkları da bir çeşit sevgi tezahürleri değil midir? Anne belli bir süre karnında taşıdığı yavrusu için adeta tek sahiptir. Onu kimse ile hatta babası ile bile paylaşmak istemez aslında. Sahiplenme, malı gibi kabul etme, paylaşamama olgusu anne sevgisinin temelini oluşturuyorsa; o halde anne sevgisi bile karşılık esasına dayanmıyor mu? Malım ise severim, değilse sevmem demek değil midir bu sevgi?

Halil Cibran da aynı şeyi söylemiyor mu?

“Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil.
Onlar Hayat’ın kendine duyduğu hasretin oğulları ve kızları
Onlar sizinle gelirler ama sizden değil.
Sizinle birlikte olsalar da size ait değil

Dilimizden hiç düşürmediğimiz ama uygulamasını kolayca yapamadığımız sevgi de aslında bize hoşnutluk yaratmasının dışında -mademki karşılık prensibi, neden sonuç ilişkisi burada da geçerli-abartılı bir anlam taşımaması gerekir. Ancak yaşamımızın hoşluk içinde geçmesi bizi mutlu edecekse sevme fiilini ne kadar sık kullanırsak ve uygularsak o kadar yararlı olacaktır. Sevgi, sevmek fiilinin de aslında o kadar masum/temiz/saf bir fiil olmadığının bilincinde olmamızın da faydası vardır. Mademki karşılığı vardır o halde saf, temiz değildir. Şimdi hemen karşılığı olan her şey saf ve temiz değil midir denecektir. Şu da bir gerçektir ki yeryüzünde karşılıksız hiçbir olgu, olay yoktur. Bazılarını temiz, saf diye nitelemek kendi kendimizi kandırmak gibi olmaz mı?

Bu yazıyı yazmamdaki amaç sevgiyi küçümsemek asla değil. Lüzumsuz, abartılı, sanal bir sevgi fiilinin faydadan çok zarar getirebileceği kaygısıdır. Şöyle ki; abartılı bir sevgi gösterisi, kişide aşırı bir beklenti doğmasına yol açabilir. Bu beklenti karşılıksız kalınca da abartılı sevgi tam bir düş kırıklığı yaratır. Bunun sonucunda da nefret doğabilir. O nedenle her şeyde olduğu gibi sevgimizi ifadede de aşırıya kaçmamak faydalıdır. Sevginin de karşılık ilkesine dayandığını bilirsek karşımızdaki kişiye sevgi verince sevginin yansıyacağını biliriz. Aynı ayna gibi. Aynaya düşen her ışık yansır. Eğer geri yansıma olmazsa da üzülmemeliyiz. Bu karşımızdaki aynanın arkasının sırla kaplı olmadığının bir göstergesidir. Yani karşımızda ayna yerine cam vardır. Camdan her ışık süzülüp içeri girdiği gibi sevgimiz de karşımızdaki kişi tarafından adeta emilir. Ne kadar sevgimizi abartırsak abartalım geri yansıma asla gerçekleşmez.

Sonuç olarak her şeyi sevelim. Sevgimizi esirgemeyelim; tabii bizi mutlu ediyorsa. Ancak sınırsız sevgi ile değil, sınırlı, sevginin de bir nedeni ve karşılığını olduğunu bilerekten sevelim.


Sedat YALÇIN

syalcin50@yahoo.com


1645











   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)