ISSN 1308-8483
PHOKAİA (FOÇA), CHİOS(SAKIZ ADASI), ŞAP MADENİ VE CENEVİZLİLER FOGLİA NUOVA(YENİ FOÇA)’NIN KURULUŞU / Sebahattin Karaca
  Yayın Tarihi: 15.10.2013    


PHOKAİA (FOÇA), CHİOS(SAKIZ ADASI), ŞAP MADENİ VE CENEVİZLİLER FOGLİA NUOVA(YENİ FOÇA)’NIN KURULUŞU


Daha kolay anlaşılması için, zamanın en önemli ticaret merkezi olan Chios (Sakız Adası),Phokaia (Foça) ve Foça hudutları dâhilindeki şap madeni arasındaki sıkı bağdan başlayalım.

Cenevizlilerin Sakız Adasına gelişi:

13 Mart 1261 tarihinde bir taraftan Yunan- Bizans kralı, diğer taraftan Ceneviz Cumhuriyeti arasında ticari müzakereler başladı. Müzakerelerin sonunda; 28 Nisan 1261 tarihinde aşağıdaki sözleşmeyi imzaladılar.

Sözleşmeye göre: Bizans imparatorluğu toprakları olan Sakız Adası’nda, Cenevizliler önemli ölçüde mülk sahibi olacaklar, bu topraklar üzerinde kendilerine ait saraylar, kiliseler, hamamlar, iş adamlarına ait evler, liman ve depolar inşa edebileceklerdir. Buna karşılık yıllık olarak imparatorluğa, kullanım bedeli ödeyeceklerdir. Bu doğrultuda Sakız Adası Cenevizliler ve Avrupalılar için çok kısa sürede vazgeçilmez büyük bir ticaret merkezi olmuştur.



Uğruna savaşlar verilen şap madeni:

Ortaçağda XII. yy’dan sonra şap madeni Dünya’nın en önemli madeni olma özelliğini taşımıştır. Hatta kimi yerde altın kadar kıymetli olduğu söylenmiştir. Şap; hafif ilaçlar kategorisinde, yün ve pamuk dokumacılığında, dokuma ve dikiş ipliği üretiminde, tekstil renklendirmesinde, deri imalatında, deri tabaklamada, kâğıt üretiminde çok önemli hammadde olarak yaygın bir şekilde kullanılmakta idi. Bugün hala traş kesiklerinde kantaşı ve deodorant yapımında kullanılmaktadır. M.Ö. Suriye’de, Yunanistan’da (Bizans), İtalya’da ve daha ziyade Mısır’da çıkartılır ve üretilirdi. Ancak en değerli şap madeni PHOKAİA (Eski Foça) yakınlarındaki dağlarda bulunuyordu. Çok meşhurdu, çünkü Phokaia Şap’ından mor, pembe, kırmızıya yakın renkler üretiliyordu. Foçalılar kendi ihtiyaçları kadar üretim yapıyorlardı. XII. yy‘da Belçika (Brugge) ve Londra’da yün, pamuk dokumacılığı yapılırdı. Renkli kumaş ve tekstil için şap vazgeçilmez ana madde idi.

Cenevizlilerin Pkoaia (Eski Foça)’ ya gelişi:

Cenevizli başarılı Amiral, iş adamı, tüccar olan Manuele ve Benedetto Zaccaria kardeşlerin yolları bir gün Kostantinapol(İstanbul)’e düşer. Yunan –Bizans kralı Michael VIII. Palaiologos ile sarayda tanışırlar. Bu tanışmanın iki sonucu vardır.
Birincisi; Benedetto Zaccaria kralın kız kardeşi ile evlenir.

İkincisi; 1275 Yılında Zaccaria kardeşler, Symrna(İzmir) ve Phokaia’(Foça)da Şap Madeni üretimi ve ailesinin de yerleşimi için izin aldılar. Bu izin karşılığı da yıllık çok yüksek kullanım bedeli ödemeyi kabul ettiler. Benedetto amiralliğe devam ederken, Manuele de; bundan sonra içinde yaşayacağı Phokaia(Foça)’nın, (İtalyanca “FOGLİA VECCHİA”) saldırılara karşı önce eski kale duvarlarını (bugünkü kale içi mevkiini) onarım ve tamir etmekle işe başlamıştır. Hemen akabinde ise ailesini Phokaia’ya yerleştirmiştir. Bu sırada Şap madenlerinin bulunduğu dağın eteklerine (bugünkü Yeni Foça Merkezi) 50 tane çalışan işçi istihdam etmiştir. Buradaki Şap üretimi ile kısa sürede Phokaia Şap’ının adını duyurmuştur. Bu arada Cenevizliler Sakız adasında büyük bir liman, nakliye gemileri ayrıca Foça limanın sığ olması nedeniyle özel kadırgalar imal etmişlerdir. Kadırgalarla Foça’dan aldıkları Şap’ı, Sakız Adasına oradan da Büyük gemilerle Avrupa’ya göndermişlerdir. Bu şekilde Şap nakliyesini daha ekonomik yapmayı başarmışlardır. Manuele 1288’de öldükten sonra, kardeşi Benedetto Foça’ya gelerek işin başına geçmiş. Şirketi yöneterek Şap üretimine devam etmiştir.

Ancak kendisi tam bir deniz adamı olduğundan aklı fikri denizde kalmıştır. Çünkü o kardeşi Manuele ile öncelikli olarak Latin sonrada diğer korsanların gemilerine el koyar, ya korsanları öldürür, yada kör ederlerdi. Zaccaria kardeşler Latinlerin korkulu rüyası diye anılırlardı.

1296 Cenevizliler ve Venedikliler arasında savaş hüküm sürerken, Venedikli Amiral Ruggiero Morosini komutasındaki deniz filosu Konstantinepol’de bulunan Ceneviz kolonisini (Bugünkü Galata) kuşattı. Yağmaladı ve talan etti. Dönüş yolu üzerinde Phokaia’ya gelerek kale duvarlarının bir kısmını yıktı. Şehre girdi. Burayı da yağmaladı, talan etti. Hemen arkasından şehrin kuzeyindeki Şap Madeni ocaklarını ve üretim tesislerini tahrip etti, yaktı ve yıktı. Oradan Sakız adasına giderek aynı şekilde zarar vermeye devam ettiler. Venediklilerin bu nokta saldırıları, Cenevizlilerin Doğu Akdeniz’deki güçlü yaşamına ve ticaretine büyük darbe indirdi. Bu darbeden özellikle Zaccaria ailesi de nasibini almıştı. Bu olaylar sırasında Batı Akdeniz’de bulunan Benedetto ailesinin de bulunduğu Phokaia’yaya geri döndü. Vakit kaybetmeden kale duvarlarını onarttı. Şehri yeniden ayağa kaldırdı ve hiç zaman kaybetmeden, şehrin kuzeyindeki Şap madeni üretimini yeniden hayata geçirdi. Çalışanlarında gönüllü desteğini arkasına alarak Şap üretimini, ticaretini ve kazancını zirveye çıkardı. Her şeyi yoluna koyduktan sonra, yeğeni Manuele’nin büyük oğlu,Tedesio Zaccaria’nın işin başına geçmesini sağlayarak denizlere döndü.



Phokaia’nın Dış Koruma Duvarlarının Yapılışı:

Bu arada XI. yy’da Anadolu (Konya)’da gelişmekte olan Selçuklular, çok donanımlı olmadıkları için büyük şehirlere saldırmıyorlardı ama küçük yerleşim merkezlerine, köylere giriyorlardı ve çoğu zamanda kalıcı oluyorlardı. Phokaia‘yı da birkaç kez zorlamışlardı. Bundan dolayı Yunan halkının desteğini de alarak, başta Selçuklular olmak üzere diğer saldırılardan kendilerini korumak için Ceneviz duvarları diye tanımlanan (bugünkü kale burnu) şehrin hudutlarını genişleterek dış duvarlarını yapmışlardır. Benzer duvarları Şap madeni ocakları ve imalatında çalışanlar ve bölgede yaşayan aileler için kurulan yerleşim birimine de yaptılar.

Sakız Adası:

Bu esnada Bizans kralı Andronikos II. Palaiologos, Türkler (Osmanlı) saldırıları karşısında gemilerinin bir kısmını Kostantipolis’e çekmişti. Dolayısı ile Sakız Adası’nı yeteri kadar koruyamıyordu. Bu yüzden1304 yılından sonra Cenevizlilerin ticaret üssü olan Sakız Adası’na korsanlar tarafından sıkça saldırılar oluyordu. Her defasında ada maddi zarar görüyordu. Bunun üzerine Benedetto Zaccaria Bizans Kralını korumak ve Sakız Adası’nı savunmak isteğini Krala iletti. Bizans Kralı bazı çekincelerinden dolayı uzun süre cevap vermedi. Bu nedenle Benedetto aynı yıl içinde adayı işgal etti. Bu gelişmeler karşısında çaresiz kalan Kral, çok da yapabileceği bir şey olmadığı için 10 yıl süre ile adanın kullanım iznini verdi. İzinden sonra Benedetto adeta adanın tek sahibi idi. Venedikliler tarafından 1296’da yapılan ve 1303 yılında korsan Roger de Flor tarafından yıktırılan koruma duvarlarını, bu sefer yükselterek onartmıştır. Arkasından da şehir içindeki yıkılmış evleri tamir ettirmiş ve Ada’daki sakız üretimine hız vermiştir. Sakız üretimi ve ticaretinden çok büyük paralar kazanmıştır. O zamanlarda sakız ağacından elde eldin sakız çok meşhurdu. Kiliselerde dumanlama da, yağ ve ilaç yapımında kullanılırdı. Bugün hala şekerlemede, tatlılarda, mobilya ve ilaç sanayin de, meşrubatta, kozmetikte kullanılmaktadır.



Yeni Foça (Foglia Nuova)’nın Kuruluşu:

Bu arada Phokaia yakınlarındaki 50 kişi ile başlayan Şap üretim yerleşimi, gelişmiştir. Bölgede yaşayan kişi sayısı 3000 Yunanlıya erişmiştir. Yıllık Şap üretimi 700 tondan fazladır. Foça’nın kuzeyinde 25 km uzağında bulunan bu yerleşim birimi Benedetto’nun teşvikiyle Foglia Nuova adı ile (Yeni Foça) 1307 yılında kuruldu.

Benedetto’nun Ölümü ve Sonrası :

Aynı yılın ilkbaharında Benedetto Sakız adasında ölmüştür. Ölüm döşeğinde yatarken, aynı zamanda Kralında yeğeni olan oğlu Palaiologos’a Sakız Adası’nı bıraktı. Diğer taraftan Ceneviz ordusunda amiral olan, üvey kardeşi Nicolino Zaccaria’ya Phokaia ve Şap madenlerini verdi. Nicolino Phokaia’ ya geldikten sonra Benedetto’nun yeğeni olan Tedesio Zaccaria’dan Foça’nın ve Yeni Foça’nın temiz bir şekilde kendisine devir-teslimini istedi. Tedesio Zaccaria bu durumdan çok hoşnut değildi. Vermemek için direndi, ancak Nicolino’nun tehditleri karşısında kin ve nefretle Gelibolu’ya kaçtı. Bu sırada Nicolino Zaccaria, ailesinden evlenme yolu ile akraba olan Andriolo Catteneo Della Volta’yı Foça’nın, Yeni Foça’nın ve Şap madeninin başına atayıp Sakız Adası’na döndü. Gelibolu’ya kaçan Tedesio Zaccaria kısa bir zaman sonra tesadüfen Gelibolu’da bulunan İspanyol-Katalan korsanı Roman Muntaner ile tanıştı. Dostluğa dönüşen bu tanışıklık sırasında Foça ve Yeni Foça’nın zenginliklerinden bahsetti. Korsan Roman Muntaner acele olarak donanmasını hazırlattı. Tedesio ve paralı askerlerle birlikte, 1307 yılının paskalya bayramında şafak sökerken Phokaia(Eski Foça)’ya girdi. Her zaman olduğu gibi yine duvarları yıktı, şehri yağmaladı. Ganimet çoktu. Değeri tahmin edilemeyecek kadar çok altın ve mücevherat aldılar. Bu arada çok değerli olan, altından yapılmış Hıristiyan haçını da kiliseden aldılar. (Bu haç şu an Cenova Katedrali’nde bulunmaktadır). Tedesio’nun yönlendirmesi sonucunda Katalanlar Foça’ya, Yeni Foça’ya ve Şap madenlerine fazla zarar vermedi. Ganimetten payını alan Tedesio tabi ki Foça’da kalmadı. Roman Muntaner’ın yardımı ile Thassos (Taşoz) Adası’nı istila etti. Bizanslılar tarafından 1313 yılında Thassos’un alınmasına kadar burada yaşadı.

Yeni Dönem:

1314’de Sakız Adası’nın sözleşmesi sona erdi. Biten süre 5 yıl daha uzatıldı. Aynı yıl Kral’ın yeğeni Palaiogolos ve Foça üzerinde hâkimiyeti olan amca Nicolino da öldü. Bunun üzerine Nicolino’nun oğulları Martino ve kardeşi Benedetto II. Zaccaria, Kraldan izin alarak Sakız Adası’nın patronu oldular. İki kardeş çok çalışarak, güçlerini büyüterek Samos ve Kos Adalarını aldılar. Sakız Adası üzerinde de kira sözleşmesini 1329 yılına kadar uzattılar. Bu dönemde Türklerin büyüyen saldırılarına karşı mücadele verdiler. Daha sonraları Martino kardeşini kenara itmeye başladı. Tek başına Sakız Adası üzerinde hükümdarlığını kurdu ve kendi parasını bastırdı. Bununla da yetinmedi, Krala ödemesi gereken 120.000 altını da vermemeye başladı. Bu durum Bizans’ın yeni, genç ve hırslı kralı Andronikos III.’ü çok rahatsız ediyordu. Diğer taraftan Martino’nun kardeşi Benedetto II. de kardeşini sürekli Krala şikayet ediyordu. Nihayet 1329 yılının baharında Bizans Kralı Andronikos III. 109 gemi ile Sakız Adası’na geldi, Adayı kuşattı ve Martino’yu esir alarak İstanbul’da hapse attı ve böylece Zaccaria ailesinin hükümdarlığı Sakız Adası’nda son buldu. Daha sonra Benedetto II Sakız Adası’nı geri alma girişiminde bulunduysa da, mağlup olunca kahrından öldü.

Smyrna ve Phokaia’da Türklerin ilk ayak izleri:

Uzunca bir süredir Zaccaria ailesinin kontrolünde bulunan ve o zamana kadar Bizans toprakları olan İzmir, Foça ve Yeni Foça Türklerin ayak seslerini duymaya başladı. Foça ve Yeni Foça hala Andriola Cattaneo Della Volta tarafından idare edildiği dönemde, 1331 yılında kendini Morea Prensi ilan eden Aydın Beyi Ömer İzmir’i aldı. Manisa(Magnesia)’ya ise Saruhan komutasındaki Türkler hâkimdi. Türklerin sıkça saldırıları karşısında, Cenevizliler Foça’yı tamamen terk ederek Yeni Foça’ya yerleştiler. Eski Foça’da ağırlıklı olarak Yunanlılar kalmaya devam etti. Yeni Foça’ya tam olarak yerleşen Cenevizliler, Saruhan saldırılarına karşı kendilerini ve Şap madenini koruma amaçlı, mevcut şehir duvarlarını sağlamlaştırdılar ve yükselttiler. Bununla da yetinmediler, güvenlikleri için Saruhan Beyliğine yıllık 15 000 gümüş para, ayrıca Saruhan Bey’in bizzat kendisine 10 000 gümüş para vermeyi kabul ettiler.

Yeni Foça’da Ceneviz dönemi:

1331 yılında Foça ve Yeni Foça’nın idaresini babası Andriolo’dan, oğlu Domenica Catteneo Della Volta devir aldı. Bu arada Eski Foça’dan Yeni Foça’ya göç eden Cenevizliler sayesinde, Yeni Foça tam bir Ceneviz şehri oldu. Ancak Eski Foça’yı da hala Domenica yönetmeye devam ediyordu. Domenica iş başına geldikten sonra gücünü ve Şap ticaretini Midilli Adası’na kadar yaymak istiyordu. Sakız Adası’nda varlığını kaybeden Zaccaria ailesinin ticareti için alternatif liman bulmak durumunda idiler. Midilli üzerinden işlenmiş Şap’ı nakletmek alternatif bir yol olacaktı. Zira Midilli Limanı büyük gemilerin yanaşabileceği derinliğe sahipti. Bu çerçevede Domenica, Midilli Adası’nın kullanımı için Bizans Kralı’ndan izin almıştı.

Ancak Osmanlılar dalga, dalga büyüyorlardı. 6 Nisan 1326’da Bursa’yı, 2 Mart 1331’de İznik’i alan Osmanlılar Midilli Adası’nı da ele geçirmişlerdi. Bu sonuç Zaccaria ailesinin, Yunanlıların ve Latinlerin, Doğu Akdeniz’deki ticaretini zora sokmuştu. Bu sebepten dolayı Yunanlılar ve Latinler bir dayanışma koalisyonu kurdu. Bir ordu hazırladılar. Ordunun başına Nicolino I. Von Nixon’u getirdiler. Bu orduya kısa bir süre sonra Yeni Foça’dan çıkışla, Domenica ve Cenevizliler ile Haçlı askerleri de katıldı. Dolayısıyla Osmanlılara karşı ilk haçlı ordusu, ticaretlerini koruma amaçlı kurulmuş oldu. Kurulan haçlı ordusu ilk olarak, Midilli Adası’na saldırarak, Midilli şehrini aldı. Domenica elde edilen ganimetlerin büyük bir bölümünü Yeni Foça’ya getirdi. Bu durumdan rahatsız olan Bizans Kralı Andronikos III. ordusunu hazırladı, Midilli Adası’nı geri almak için harekete geçti. Aynı anda Midilli Adası’nı, Foça’yı ve Yeni Foça’yı kuşattı. Ancak Yeni Foça’yı kuşatırken, Manisa Beyi Saruhan ile ittifak kurdu. Saruhan Bey de karadan Yeni Foça’yı kuşattı. Bir savaşa girmeden müzakereler yapıldı ve barış ile sonuçlandı. Antlaşmaya göre; Midilli Adası, Foça ve Yeni Foça tekrar Bizanslıların olacak, Midilli ganimetleri geri verilecek, her üç noktada Cenevizliler yaşamaya ve ticaret yapmaya devam edecekler, buna karşılık yıllık kullanım bedeli ödeyeceklerdi.

Diğer taraftan o ana kadar Yeni Foça’da Cenevizlilerde esir olan Saruhan Bey’inin oğlu Süleyman ile memleketinin 20 kadar ileri gelenleri serbest bırakılacak, Domenica Catteneo Della Volta Saruhan Bey’ine yılda 500 sikke altın verecekti. Öyle de oldu. Oğul Süleyman ve 20 kadar memleketlisi serbest bırakıldı. Ancak oğul Süleyman daha sonra Aydınoğlu Umur Bey’e Rumeli’de yardıma gittiği sırada öldü. Oğlu Süleyman’ın ölüm acısına dayanamayan Saruhan beyi 1345’de vefat etti. Saruhan Bey’den sonra Manisa beyliğine diğer oğlu Fahreddin İlyas geçti.

Ancak Yeni Foça kuşatması her ne kadar barış ile sonuçlansa da, Bizans Kralı ve Yunanlıların, Cenevizlilere karşı güvenleri sarsılmıştı. Bu güvensizlik böyle devam edemezdi. Bunun üzerine Bizans Kralı’nın desteğini alan Yunanlılar Foça’yı kuşattı ve aldı. Ancak Şap işinin erbabı olan Cenevizliler, Domenica önderliğinde faaliyetlerini sürdürdü.

Genova’da halk ayaklanması, Monoco, Mahona’lar ve Yeni Foça:

Bu arada 1345 yılında Ceneviz’de asillere ve soylulara karşı bir halk ayaklanması oldu. Asiller ve soylular Monaco’ya kaçtı. Kaçanlar arasında bugün hala prensliğini sürdüren, Grimaldi ailesi de bulunmakta idi. Monaco’da Grimaldi ailesinin önderliğinde, çok kısa sürede, Ceneviz’i geri almak için, 34 gemiden oluşan bir filo kuruldu. Bunu haber alan Ceneviz halkı bir şeyler yapmak istiyordu, ama yönetimin kasası boştu. Yönetim ile Ceneviz’deki işadamları bir sözleşme imzaladılar. Bu işadamlarına “Mahona” deniliyordu. Başta amaçları, Ceneviz’i ve Cenevizlileri olan Mahona’lar, 29 gemiden oluşan bir filo kuracaklar, başına Amiral Simone Vignose’yi getireceklerdi. Hatta ilk icraatlarından birisi, Monaco’da asillerin 34 gemilik filosuna saldırmak, ganimetlere de kendi adlarına el koymak olacaktı. Ganimetler masraflarını karşılamazsa Genova yönetimi destek verecekti. Ancak Genova’dan hareket eden Mahona’lar Monaco açıklarında hedefe vardıklarında, asilleri gemilerini bulamadılar. Çünkü asiller gemileri ile birlikte Fransız Kralı’na paralı asker olmuş ve İngiltere’ye savaşa gitmişlerdi. Elleri boş kalan Mahona’lar Genova yönetiminin iznini de alarak, Doğu Akdeniz’e hareket ettiler. Onların ilk hedefinde Sakız Adası vardı. 1329 yılında Cenevizli Martino’dan Bizanslıların eline geçen adayı şimdi Mahonaların komutanı Simone Vignose geri almak istiyordu. Buna ortam çok uygundu, çünkü Bizanslılar, Türklerin saldırılarından zayıf düşmüştü. Adayı, Foça’yı ve Yeni Foça’yı savunacak güçleri yoktu. Simone Vignose gerçek düşüncesini gizleyerek adayı Türklerden ve Venediklilerden koruyacağı bahanesi ile adaya girerek, zapt etti. Aynı yıl Foça’yı ve Yeni Foça’yı da ele geçirdi. Mahona’lar Sakız Adası’nda mükemmel bir ticaret organizasyonu kurdu ve yönetti. Şap Ceneviz için çıkarılıyordu ve maliyetleri Cenevizliler tarafından karşılanıyordu. 1347 tarihine gelindiğinde, Ceneviz yönetimi arasında bir sözleşme daha imzalandı. Buna göre 29 iş adamından oluşan her bir Mahona’ya, Ceneviz yönetimi kasada nakit para olmadığından 7.000 Ceneviz fundu karşılığında borç senedi verdi.



Foglia Nuova (Yeni Foça)’da “Mafya” düzeni:

Bundan 20 yıl sonra yani 1376’da zamanın Bizans Kralı Johannes V. tarafından, Mahona’ların Sakız Adası’nda ve iki Foça’da daha serbestçe Sakız ve Şap üretimi yapabileceklerine dair izin verdi. Mahona’lar coğrafi olarak, her iki Foça’dan dolayı Osmanlılarla (I. Sultan Murat) ile iyi ilişkiler kurmak zorunda idi. 1379 yılına gelindiğinde 29 Mahona’dan 12 üye kaldı, diğerleri Genova’ya döndü. Geriye kalan Mahona’lar daha çok para kazanmak için çalışanlardan ve yaşayanlardan alınmak üzere el altından vergi sistemi kurdu. Bu sistem daha sonra “mafya”laşmaya giden yolun başlangıcı idi (1379).

Ancak bu yıllarda Yeni Foça’nın dışında, Yunanlıların ve Osmanlıların elinde bulunan topraklarda şap üretimi yapan Gattilusio ile kaptan Dorino I. aileleri vardı. Gattilusio ve Mahona’lar arasında şap üretimi ve ticareti konusunda giderek büyük rekabet oluştu. Bu rekabet öyle kızıştı ki üretim fazlalığı ve pazarlama sıkıntısından şap fiyatları yarı yarıya düştü. Malların yarısı ellerinde kaldı. Bu kriz 1410’dan 1448’e kadar sürdü. 1449 yılında büyük bir iş adamı ve tüccar olan Francesco Draperio Ege’deki tüm Şap maden ocaklarını, üretimini ve ticaretini satın alarak elinde topladı. Sakız Adası’nı da liman, depolama ve ticaret üssü olarak kullandı.

Phokaia (Eski Foça) ve Foglia Nuova (Yeni Foça)’nın Osmanlılara geçişi:

1455 yılının yaz aylarında Fatih Sultan Mehmet’in, Hamza Paşa’dan sonra gelen İspanyol (Katalan) kökenli Gelibolu komutanı Yunus Paşa, 20 gemi ile Sakız Adası’nı Osmanlı topraklarına katmak için yola çıktığında, Troja (Truva) yakınlarında, şiddetli fırtına sonucu 7 gemisini kaybetti. Hatta Amiral gemisini, başka bir komutan güç bela kurtardı. Geriye kalan 13 gemi ile Sakız Adası’na gitmesine rağmen, saldırmayı düşünmüyordu. O sırada Sakız Adası’ndan, Midilli’ye gitmekte olan bir gemiyi takibe aldı. Takip ettiği gemide Midilli Prensi’nin çok zengin olan kayınvalidesi vardı. Gemiyi Midilli’ye kadar takip etmesine rağmen, el koyamadı ve ganimetleri alamadı, Fatih Sultan Mehmet’in huzuruna eli boş dönmek istemeyen Yunus Paşa 31 Ekim 1455’de 13 gemi ile Yeni Foça’yı kuşattı ve aldı. Yeni Foça’da 14 gün kaldı. Yeni Foça halkını kişi başı vergiye bağladı. Bir kısım askeri Yeni Foça’da bıraktı. Zengin Cenevizli iş adamlarını tutsak olarak gemilere koydu, bunun dışında kız ve erkekten oluşan 100 genci alarak İstanbul’a döndü. Kısa bir sonra (Kasım sonlarında) Fatih Sultan Mehmet Eski Foça’yı da Osmanlı topraklarına kattı. Bu durum Cenevizliler üzerinde şok etkisi yarattı. Cenevizliler, Osmanlı’lara 1455’de 6 000 sikke öderken, bu sayı 1456’da 10 000’e,1457’de 30 000 sikke altına çıktı.

Osmanlı sonrası Foça ve Yeni Foça:

1462 yılında başta Yeni Foça olmak üzere Doğu Akdeniz’de Şap üretimi 1.800 tona ulaştı. Ancak aynı yıl Vatikan yakınlarında Şap madeni bulundu ve hemen üretime başlandı.

1463 yılında Papa Pius Hıristiyanların Doğu’dan Şap alımını yasakladı. Kendisinden sonra gelen Papa II. Paul (1464-1471) daha da ileri giderek Hıristiyan iş adamlarının Vatikan Şap’ını almasını, almayanların Kilise’den aforoz edileceği tehdidinde bulundu. Buna rağmen Avrupa’nın ihtiyaç duyduğu Şap’ın %50’si bir süre daha Foça’dan ve Doğu Akdeniz’den temin edildi. Ancak kilisenin tehditleri artınca Genovalılar memleketlerine döndü. Şap ocakları Osmanlı’lara kaldı.

1469 Ağustos ve Eylül’ünde Venedikli Niccolo da Canale 26 gemilik bir filo ile Eski Foça’ya saldırdı. Ancak çok miktarda ölü ve yaralı bırakarak kaçtı. Ama birkaç gün sonra Yeni Foça’ya saldırdı. Orada başarılı oldu ve şehri yağmaladı, yaktı, insanları öldürdü ve çok sayıda insanı esir aldı. Bu taarruz Yeni Foça’ya ve Şap üretimine çok büyük zarar verdi, Genovalıların, Yeni Foça ve Eski Foça’dan ne zaman çekildiği tam olarak belli değil. Buna karşın Mahona’lar Sakız Adası’nda (bugün hala Giustinani olarak anılıyorlar) 100 yıl daha yaşadılar. Osmanlılar Piyale Paşa komutasında 1556’da yılında savaşsız Sakız Adası’nı ele geçinceye kadar, orada kaldılar.

Foça ve Yeni Foça’da bugün itibariyle, uğruna birçok savaşlar yapılmış olan Şap, artık üretilmemektedir. Buna karşın Benedetto’nun 1275’lerde diktiği sakız ağaçlarından hala sakız üretimi yapılmaktadır. Geçmişlerini araştıran Cenevizliler Sakız Adası’na ve Foça’ya turist olarak gelmeye devam etmektedirler.

Şap madeni nedir? :

Şap madeni bir nevi tuzdur. Şap taşlarının işlenmesinden sonra elde edilen saf Kalium - aluminum sülfattır. Şap üretimi uzun soluklu zor bir süreçtir. Ocaklardan çıkartılan taşlar, toprak fırınlarda yüksek dereceli ateşte eritilir. Oradan taş duvarlardan yapılmış havuzlara akıtılır. Akıtılma esnasında soğuk su karıştırılır. Havuzda buharlaşmaya bırakılır. Buharlaşma tamamlandıktan sonra geriye kalan pelteleşmiş madde ılık su ilavesi ile Kalium - Aluminum sülfat’a dönüştürülür.

Bu malzeme kristalleşinceye kadar bir daha kaynatılır. Kristalleşen madde bir kez daha kaynatılarak demir oksit çamuru elde edilir. Bu çamur bir kere daha kaynatılarak hakiki Şap’a dönüştürülür.


Çeviren ve Derleyen: Sebahattin Karaca

Kaynak:Eine geschichliche Forschungsarbeit von Willi Weber



Sebahattin Karaca

sebahattinkaraca35@hotmail.com
www.sebahattinkaraca.com

5147











   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)