Mahallenin gençleri beddua seansı düzenlemek amacıyla toplanmış. İçlerinden biri konuyla ilgili bir öneride bulunmuş.
"Hoca Efendi'nin nefesi kuvvetlidir. Onun desteğini alırsak beddualarımız yerine çabuk ulaşır."
Öneri kabul görünce Nasrettin Hoca'yı arayıp bulmuşlar. Vatan Cafe'de kahvesini yudumlayan Nasrettin Hoca'ya niyetlerini açmışlar.
"Hoca Efendi, üzgünüz... Semtimizden bir sapık çıktı. Lanet Latif'i tanırsın, işte ona beddua edeceğiz, katıl bize" demişler.
Nasrettin Hoca şaşırmış.
"Bu beddua dönüp dolaşıp bizi bulmasın çocuklar" demişse de fazla direnememiş.
"Olur ama..." demiş, "Bedduayı içimizden edelim, üstüne alınan olmasın."
"Tamam" anlamında kafa sallamış gençler. Ardından Nasrettin Hoca'nın komutuyla beddualarını Lanet Latif'e göndermişler.
Gençlerden biri "Bitmedi" deyip eklemiş:
"Bu lanet adam hırsızlık da yapmış."
Bu sözler üzerine bedduaya devam etmişler. Nasrettin Hoca, "Bitti mi?" diyecek olunca gençler "Hayır, bu adam aynı zamanda bir kadın düşmanı" diye karşılık vermiş. Nasrettin Hoca yeni bir beddua komutu verecekmiş ki, yanlarına biri gelmiş. Gele gele kim gelsin? Gelen Lanet Latif'miş... Şaşırma sırası gençlerdeymiş.
"Latif Abi, hoş geldin. Biz seni cezaevinde biliyorduk, özlettin kendini" diyerek sevgi ve saygı göstermişler.
Bu durum Nasrettin Hoca'nın keyfini kaçırmış. Ancak yine de belli etmemiş, hâl hatır sormuş.