ISSN 1308-8483
FOÇA, FOÇA, KOCA FOÇA! / Sebahattin Karaca
  Yayın Tarihi: 17.6.2019    


FOÇA, FOÇA, KOCA FOÇA!



94’ yaz başıydı. Tatil yaptığımız Alanya’dan Foça’ya dönerken, özellikle Bodrum üzerinden İzmir’e oradan Foça’ya geçmeyi istedik. Çünkü büyük kızımın lise arkadaşı Bodrumluydu. Yatılı okudukları sırada biz de ailece tanışmıştık. Sebepler çoğalınca Bodrum’a varınca tanıdıkları ziyaret kaçınılmaz olacaktı. Yollar bugünkü gibi rahat değildi. Daha dar ve dönemeçliydi. Mesafe de uzundu. Buna rağmen keyifli bir yolculuğun ardından Bodrum’a vardık. Önceden bildiğimiz adrese göre, Merkez Adliye Cami yakınlarında oturuyorlardı. Evi kolay bulduk. Ancak evde kimse yoktu. Teknoloji de bugünkü gibi gelişmemişti. Alanya’dan çıktığımızda “geliyoruz” diye haber verememiştik. Neyse ki komşuları durumu görünce hemen yardımcı oldular. Önce “onlar, yaz aylarında Bodrum kalabalık olunca, Gümbet’e gidiyorlar, yazı orada geçiriyorlar” dediler. (Gümbet o zaman çok daha sakindi) Komşularının yardımıyla dostlarla buluştuk. Yedik, içtik, muhabbet, sohbet derken, güzel bir günün ardından ertesi sabah Foça’ya gelmek üzere yola koyulduk.

Ne var ki şu “kalabalıktan dolayı yazları Bodrum’da oturmuyorlar” sözü ne yalan söyleyeyim yıllarca kafama takılmıştı. Ancak bu yıl Ramazan bayramında Foça’da yaşadıklarımızdan sonra, durumu çözdüm. Bodrumlu dostlarımızı şimdi daha iyi anladım.

80’Lİ YILLARIN FOÇA’SINDAN

1980’li yıllarda nüfusu 2.850 civarında iken, Foça Turizm Danışma Müdürlüğü’nde, hatırladığım kadar yazıyorum, Yılmaz Gencer Bey, Manolya Sucukçu Hanım, Gürsel Özbey Hanım, Ali Çakmak Bey çalışıyorlardı. O yıllarda bir yandan tatil köyünde konaklayan, diğer yandan danışmaya gelen yerli yabancı turistlere yardımcı oluyorlardı. Ali bey ise, diğer rutin işlerinin yanında bir de Cumartesi günleri Foça girişinde yerini alır, Foça’ya gelen yabancı araçları sayar, bunun üzerinden istatistikler tutulurdu. Buradan varmaya çalıştığım nokta şurası. O yıllardan başlayarak 2010’lara kadar en azından hafta sonlarında genel olarak da Cuma günü aracıyla gelen yerli turistler, Cuma-Cumartesi otelinde kalır, garson tarafından salataların ve flambelerin masada yapıldığı restoranlarda, iki gün yer içer, barlarında eğlenirdi. Hafta sonunun ardından ya Pazar akşamı yada Pazartesi Foça’dan ayrılırdı. Gelenler, Foça’nın hafta içi güzelliğine hafta sonu güzelliği de katarlar, bereketi de beraberlerinde getirirlerdi. Bu durum giderek önce Cumartesi gelmeye, Pazar gitmeye dönüştü. Ardından İZBAN’ın sunduğu ulaşım imkanıyla sabah gel-akşam git şeklini aldı. Bu alanda yaşanan değişiklik, Foça’da yeme-içme ve eğlence mekanlarında farklılıklar doğurdu. Eskiden, ekmek arası köfte satan bir tane bile mekan yokken, şimdilerde köşe bucak balık dahil, her şeyi ekmek arasına koyup satan mekanlarla doldu. Ve yine eskiden, gece mekanlarında eş veya arkadaşlarıyla güzel vakit geçiren topluluklar, şimdilerde ellerinde bira şişesiyle, ya yollarda tırıstlıyor, ya da biraz sonra eşek şakası sonucu, kavga edeceği arkadaşlarıyla kumsalda veyahut ağacın altında, kuytu bir yerde sarhoş olmaya çalışıyor. Sahilde bir büfe, yaz aylarında iki kamyon dolusu küçük su, bir tekel bayii, bir kamyon dolusu bira satarken, tüm restoranlar bir arada bir kamyon rakı satamıyorsa, plajlarda çoğul kalabalık erkeklerden oluşuyorsa, Foçalıların pek çoğunun gidecek “Gümbet’leri” olmadığından, sezon başında önce hafta sonlarını, sonra da Temmuz- Ağustos aylarını evlerinde geçirmeyi, bilinen nedenlerden dolayı plaja gitmemeyi tercih ediyorsa, burada sürdürülebilir turizm için çanlar çalıyor demektir.


Dubrovnik giriş kapısı

DUBROVNİK EYLEMİ

Adriyatik Denizi kıyısında bulunan, Kotor ve Burugge gibi dünyanın en iyi korunmuş kentlerine benzeyen ve Unesco’nun korunması gereken şehir seçtiği, Dubrovnik’in başta belediye başkanı ve ardında halk olmak üzere 3-4 sene önce başlattığı bir girişim var. Girişimde diyorlar ki,

“Ey.! Avrupa Birliği, Dubrovnik’e günde 25.000 turist geliyor. Oysa kentimiz iyi koşullarda sadece 7.000 turisti ağırlayabilir. Aşırı ziyaretçi nedeniyle, eski tarihi kentin sokaklarında caddelerinde aşırı derecede kalabalık oluyor. Sonuçta gelen turistler özenle görmek istedikleri tarihi değerlerimizi göremiyorlar. Ortaçağ hayatına dokunmak, yaşamak istiyorlar ama yaşayamıyorlar. Eski kent çıkışı Pile Gate Meydanı’nda ulaşım çekilmez oluyor. Otoparklar yetmiyor. Dolaysıysa Dubrovnik şehri, aşırı kalabalıktan dolayı kendisini ziyaret edenleri mutlu kılmakta zorlanıyor. Bu da kentimizin uzun uğraşlar sonucu yakaladığı “sürdürülebilir turizmi” çok yönden tehdit ediyor. Bu itibarla “lütfen Dubrovnik’e sınırlı sayıda turist girişi için bir eylem planı geliştirin” diyor.

Bana göre Foça’mızın değerlerini korumak ve kollamak, çağdaş yaşamın ihtiyaç duyduğu (altyapı dahil) her bir eksikliği kısa sürede tamamlamak, kültürel etkinlikleri arttırmak, balıkçılığın ve turizminin ehli ellerde gelişimini sağlamak, kent ekonomisini kalıcı ve sağlam zemin üstüne oturtmak demek, içinde yaşanabilir bir Foça’yı, sürdürülebilir bir turizmi yaratmak demektir.

Not; Foça görselleri için, Sayın Hasan Eser’e teşekkürlerimle.


2018 Plaj


Foça 1970 - 2018


Foça 70’li yıllar


Foça 80'li yıllar


Foça Küçükdeniz


Küçükdeniz balıkçılar


Küçükdeniz 2018


Bodrum


Old Dubrovnik


Dubrovnik Surları


Sebahattin Karaca

sebahattinkaraca35@hotmail.com
www.sebahattinkaraca.com

2622











   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)