ISSN 1308-8483
BALIK HAFIZA, BALIK ZEKA! / Nilgün ÖZARAR
Nilgün ÖZARAR    
  Yayın Tarihi: 13.4.2009    


BALIK HAFIZA, BALIK ZEKA!

Toplum olarak balık hafızalı olduğumuz doğrudur, çünkü her şeyi çok çabuk unuturuz. Sivas katliamını unuttuk otelin altındaki dükkânı ne yapalım sevdasına düştük, depremi unuttuk, yeni binalar yapıyoruz ama geçmişten aldığımız ders olmadığından hiçbir şeyi denetlemiyoruz. Bizim ülkemiz gariptir; ülke insanımız ise daha bir garip.
Mesela ölen sanatçılarımız vardır. Ölmeden önce kimsenin umurunda değildirler, öldükten sonra ise "İnanılmaz büyük sanatçıydı vah vah!" denilir. Söz konusu sanatçı, gerçekten büyük müdür bilinmez ama, bizim halkımızın genelinin bu konuda bir zaafı olduğu muhakkaktır.
Yalnız sanatçı mı? Bir zamanlar kızıp lanetlediğimiz, vatan haini bile ilan ettiğimiz adamların başına bir şey gelip te hakkın rahmetine kavuşunca da arkasından bir sürü hamasi laf eder bir de ağlarız. Velhasıl balık hafızalı olduğumuzdan geçmişimizde olan her şeyi unutup sahip çıkmadığımızdan, geleceğimize de sahip olamıyoruz.
Bu balık hafızalı olmak kötü de, balık zekalı olmak iyi bir şey herhalde ki seçim sonuçlarında sahil şeridinde balıkla beslenenler zekalarının hakkını verdi doğrusu.
Hakkı avucuna verilen en önemli olaylardan biri de;
AZGIN KADINLARIN ZAFERİ..!

Biz kadınlar hiçbir şeyi unutmayız da;

10 Mart 2008 tarihinde Vakit Gazetesi yazarı Abdurrahim Karakoç, "AZGIN KADINLAR FESTİVALİ" başlıklı yazısında "8 Mart Kadınlar Günü"ne katılan bütün kadınlarımızı hedef alarak hakaret etmişti. işte o yazıdan alıntılar:

”Azgın kadınlar festivali
10 Mart 2008

Bir daha hayret ettim açıkçası..

Kadınlar günü münasebetiyle bu kadar salak kadının bir araya geleceğini tahmin etmiyordum..

Kadınlar Gününde kadın haklarının yasağı devam etsin diye bağıran, höyküren kadınlar salak değilse nedir?
Söyler misiniz, "Kadınlar günü" diye bildiğiniz günün ilk kurucusu kimdir?

Nerden bileceksiniz?

Zıpçıktı günlerin tamamı ya bir papaz, ya bir rahibe,
ya bir haham tarafından sokulmuştur düşünce defterimize…”


Biz Kaç Kişiyiz Sivil Toplum Platformu üyelerinden, adaşım, aslan yürekli bir kadın olan Nilgün ÖZVARDAR’ın, açtığı ceza davası bir yıldır devam ediyordu, 24.03.2009 sonuçlandı ve terbiyesiz, küstah sanık Abdurrahim Karakoç. 3.600 TL. para cezasına çarptırıldı.
Bu dava emsal teşkil etmektedir. Mitinge katılan tüm kadınlar için yargı yolu açıktır.
Ayrıca söz konusu olan yazısında bu ülkenin bağımsızlık savaşında yaralanan, çoğu dedemiz, büyük babamız yaşındaki gazilerimize ettiği hakaretin bini bir paradır.
Keşke onlardan biri de dava açsa da bir hüküm de oradan giyse diyorum.
Nasıl olmuşsa gözden kaçmış herhalde, gazilerimizin ait olduğu dernek başkanları bunu atlamışlar. Bir okuyan çıkarda uyanırlar diye yazıyorum.Aşağıda bu hakaretlerin olduğu satırları bulacaksınız;

”Hele bir de güya "Gazi" denilen, başları kalpaklı bazı soytarılar var ki onlar beni tiksindiriyorlar..

Ne gaziliği bre zavallılar?.

Siz olsanız olsanız; TV ekranlarında görünmek için hiçbir değeri tepelemekten çekinmeyen ahmaklarsınız..”

”Başörtüsü düşmanlarının, kaos karıştırıcılarının, İslâm muhaliflerinin düzenledikleri toplantılarda ne arıyorsunuz, söyler misiniz?

Alnında ay-yıldız bulunan kalpak giymek sizleri gerçekten gazi mi yapacak?

Geçin o hayali..”
Başörtüsüne muhalif gazi..

Ekmek arası dönere figüranlık yapan, edepsizliği, ahmaklığı şiar edinen gazi öyle mi?


Bu yazıda daha neler var neler, meraklısına gönderebilirim.

Kadınlarımızı ve Gazilerimizi bu denli pervasız bir dille aşağılayan bu (yazar nitelemesini kullanmıyorum aslında şairmiş) densizin hala Vakit Gazetesi yazar kadrosu içinde olmasını ve “Gerdanlık” adlı bir köşesinin olmasını da bu gazeteyi alıp okuyanlara sormak istiyorum?


Nilgün ÖZARAR

nilgun.ozarar@gmail.com


1597











   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)