ISSN 1308-8483
Foça Sapağı / Nurdan ÇAKIR TEZGİN
  Yayın Tarihi: 3.12.2009    


Foça Sapağı


Foça, sapaktan sapılan sapa bir yer aslında!

Osmanlı zamanında, İmparatorluğun en uç ve ücra bölgelerine uç beyliği denirmiş, orayı yönetenlere de uç beyi. Neden durup dururken Foça'yı bir uç beyliğine benzettim? Foça'dan öte yol yok da ondan, son nokta yani...

İzmir - Çanakkale şehirlerarası yolundan 26 kilometrelik bir sapakla ülke sınırı olan Ege deniziyle sonlanan bir uç beyi Foça. Yolun bittiği yer!

Güneyden kuzeye bütün kıyı ve dağlık alanlarda askeri bölgelerle kuşatılmış olan Foça, aslında bir asker kasabasıdır, bu gerçeği göz ardı etmek Foça'ya haksızlık olur. Foça asker istihdamıyla, Türkiye'nin her yerinden ziyarete gelen asker ailelerinin ekonomik ve sosyal hareketliliği sayesinde adeta bir "asker turizmi" cennetidir.

Tatil turizminin ve turistin Foça'dan giderek uzaklaştığını sürekli söze dökmek Foça'yı ve Foçalıları üzmekten başka işe yaramıyor. Turist yoksa askerimiz var, balıkçımız var, balık restoranlarımız var, tarihsel zengin geçmişimiz var. Zaten limana benzeyen balıkçı barınağımızla "Balıkçı Kasabası" misyonunu hakkıyla sırtlamamız gerek.

Geçmişin görkemli tatil köyü Clup Med'in ve harabe içinde kapısı penceresi savrulmuş diğer otel ve iş yerlerinin ardı ardına kapanması, salt yönetimlerin ve ekonomik krizin suçu olabilir mi? Sanmıyorum, hırsızın hiç mi suçu yok! Kuş bakışı 10 kilometre ötesinde koskoca sanayisiyle Aliağa ve şürekası Nemrut Körfezi gibi bir komşusu varken, Foça'dan tatil turizmi gelişimi beklenebilir mi?

Zaman denilen kara fırçalı ressam, kentleri giderek kapkara boyamaya devam ediyor. Mavi ve yeşil renkler, artık resim defterlerinde ve anılarda kalmaya mahkumlar. Renkler, sesler değişiyor. El birliğiyle her gün yok ediyoruz onları. Ormanları, suları denizin mavi bayrağını, Ege'nin çipurasını, adabeyini, kefalini, kütür kütür Bağarası üzümünü, tarihi zeytinliklerini kaybediyoruz. Çünkü, yakıyor, yıkıyor ve batırıyoruz... Bizler kötü insanlar değiliz ama kötücül işler yapıyoruz, çelişki değil mi bu?

Ben yine de Foça Cumhuriyeti'nden umudumu yitirmiyorum...

Yapılabilecekler hiç de az değil. Hadi konaklamalı turistten vazgeçtik, günübirlik turiste ne dersiniz? Her coğrafya sahip olduğu değerleri iyi pazarlayabildiği ölçüde bir isimdir. Önce oturup Foça'nın sahip olduğu değerleri konuşmalı, ortaya çıkarmalı ve ondan sonra ne yapılabilirin altını çizmeli.

Foça, önce kendine bir slogan bulmalı. "Deniz, güneş, tatil için Foça'ya gelin" sloganı gibi her kıyı beldesine mal edilebilecek bir sloganla, özel olma kaygısı bir arada taşınamaz.

Paket gezi turlarının listesine girip Bergama, Çandarlı, Foça üçgeni oluşturulsa fena mı olur. Ehh tabi turisti paket turla bile olsa buraya çekebilmek için önce gerçek bir çekidüzen gerek. Mimarisiyle, sokak ve caddeleriyle, tarihi dokusuyla, özgün balık yemekleriyle, geleneksel tatlarıyla, şarap ve zeytinyağıyla, sanat atölyeleriyle ve butik balıkçılığıyla bir marka olmalıdır ki turistin yol haritası ister istemez Foça'yı göstersin.

Mesela çok eski zamanlarda, Foça'da evlerde keçi sütünden yapılan bir kopanisti peyniri varmış, ekşimiğe benzeyen keskin kokulu bir çeşit lor peyniri, Kaç kişi var yapan? Bilen, gören, duyan var mı?

Mektuplar alıyorum birkaç gündür. Deniyor ki, Foça bir Slow City olamaz mı? Soruya soruyla yanıt ; Olur mu? Bence olur! Neden olmasın ki, Foça zaten sakin bir yerleşim, hatta fazla sakin. Foku var, horozu var, Griffon kuşları var, bir de salyangozu olsa fena mı olur...

Nurdan ÇAKIR TEZGİN



2741











   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)