ISSN 1308-8483
Karlı bir kış günü / Işık Teoman
Işık Teoman    
  Yayın Tarihi: 26.1.2010    


Karlı bir kış günü


Dursunbey’de karlı bir akşam…

20 yıldır ülkemizin, gidilmesi, görülmesi ve kalınması gereken yüzlerce bölgesine gezi düzenledik. Bu gezilerin birçoğunda çadır kurduk, kamp yaşamının keyifli anlarını aktardık. Geziler, genellikle mutlu sonlarla bitiyor, gördüklerimizi, yaşadıklarımızı fotoğraflar aracılığı ile sunuyoruz. İlk kez gezi ile ilgili bir yazı yazarken, gerginliği üzerimden atamıyorum. Ne umduk, ne bulduk derler ya! İşte hafta sonunda böyle iki gün yaşadık. Dursunbey, Değirmeneğrek Yaylası’na çıkıp bir hafta sonu keyfi çıkarmayı planlamıştık. Ama nedense bir araya gelip bu geziyi gerçekleştirememiştik. Aradan haftalar geçti, kar yağışını da gözlüyoruz bu arada.



Gölcük Yaylası’na ilk kez gidiyoruz

Hürol Dağdelen, orman işletmesi ile görüşmeler yaptığını ve birkaç gün içinde bağlantı kuracağını söyledi. Okulların yarıyıl tatiline girmesiyle birlikte talep çok olunca Değirmeneğrek maceramız suya düştü. Gideceğimiz misafirhaneye üst rütbeli konuklardan talep fazla gelince, bize Dursunbey Gölcük Yaylası’nı önerdiler. Ben Engin ile birlikte iki kez kalmıştım Değirmeneğrek’te ancak, Aykut ile Hürol ilk kez çıkacaklardı. Bizim için Gölcük Yaylası daha cazip geldi ve hazırlıkları yaptık. Bu arada kar yağışının hafta sonu yoğunlaşacağı haberleri bizi gerçekten mutlu ediyordu, keyifli bir gezi olacak ve görsel anlamda bize iyi malzemeler sunacak bonkör doğamız.


Fotoğrafı Aykut Fırat çekti Hürol,Engin ve ben


İshakçelebi’de kahvede sigara içiliyor

Sabah 05.45 Engin Yavuz’u, saat 05.55 Aykut Fırat’ı ve Karşıyaka’da oturan Hürol Dağdelen’i de 06.20’de evlerinin önünden aldım. Güle oynaya Manisa’da çorbacının önüne geldik, hava öyle soğuk ki, sıcak çorba iyi geldi. Geçen gezide de aynı yerde çorba içmiştik. Zirveye ulaşmak için oyalanmadan devam ettik ve İshakçelebi’de köy kahvesinde mola verdik. İçeri girdik, girmemizle çıkmamız bir oldu. Kahvede oturanların hemen tümü sigara içiyordu. Kahve sahibine nedenini sorduk; baş edemediğini söyledi. Yaptığının suç olduğunu ve cezasının ağır olduğunu anlattık, ama kahvenin konukları sigara içmeye devam ettiler. Dışarıda çaylarımızı yudumlayıp oradan ayrıldık.


Karlar altında köyler, kiremitleri karlar ile kaplı


Zincir takmaya karar verdik

Akhisar üzerinden Sındırgı’ya ulaştık, her gezide köfte yemek için mola verdiğimiz Sındırgı’yı bu kez transit geçtik. Öğlene doğru Bigadiç’te bir lokantaya girdik, köfte ve ardından höşmerim tatlısıyla karnımızı doyurduk. Yolda Engin ile Hürol’un atışmalarına kahkahalar ile gülüyoruz. Kiraladığımız Renault Kango, rahat ve geniş bir araç keyifli bir yolculuk yapıyoruz. Bigadiç’ten Balıkesir’e yaklaşırken, kar taneleri atıştırmaya ve irileşmeye başladı. Balıkesir’in merkezine gitmeden bir marketten alışveriş yaptık. Kepsut’a varmadan kar yoğunlaştı, Dursunbey yolunda birkaç kilometre gitmeden rampada başlayan buzlanmalar nedeniyle zincir takmaya karar verdik.


Günü birlik pek keyifli ama orada yaşamak gerçekten çok zor. Isı sıfırın altında yedi dereceye kadar düştü nefes almak bile zor


Bir saatlik yolu dört saatte alabildik

Ancak kendi binek araçlarımız için aldığımız zincirler uyum sağlamadı ve Kepsut’a geri dönüp Mustafa Usta’ya lastik bağlantılarını yaptırarak zinciri taktırdık ve zorlu yolculuğa başladık ki, birkaç kilometre gitmeden sağ tekerlekteki zincir koptu. Sol tekerleğe takılı zincir de gevşeyince saatte on kilometre hız yaparak, bir saatlik Kepsut-Dursunbey yolunu tam 4 saatte alabildik. Dursunbey’e ulaşmadan önce Gölcük Yaylası diye tarif edilen yanlış bir köy yolunda, köylülerin de yardımıyla geri dönüş yaparak Dursunbey Orman İşletme Şefliği’ne varabildik. Kötü haberi de orada aldık, Gölcük Yaylası’na giden yolun 2.5 kilometrelik kısmı kapanmış ve jeep türü araçlar bile zirveye ulaşamıyormuş. Çaresizdik ve kalacak yer arayışına girdik. Öğretmenevi’nde iki oda bulabildik. Ertesi gün sağlıklı yolculuk yapabilmek amacıyla otele yerleşmeden önce 50 lira verip bizim aracın jantlarına uygun yeni zincir satın alıp taktırdık.


Dursunbey yeni bir meydana kavuşmuş. Daha önce bu alan otogar olarak hizmet veriyordu


Kamp malzemeleri elimizde kaldı

Gölcük Yaylası’nda iki gün boyunca mangal yapmak için kasaptan çektirdiğimiz 2.5 kilo kıymanın bir bölümünü Dursunbey’de bir pideciye girip köfte yaptırıp yiyebildik. Akşam içkimizi odamızda içebildik. Sabah yine kahvaltımızı Dursunbey’de bir pastanede börek ve çay içerek yapabildik. Kamp için aldığımız malzemeler elimizde kaldı. Rakı, bira, kömür, peynir, zeytin, sucuk, helva, köftelik kıyma, kömür ateşinde pişirmeyi düşündüğümüz ayva ve saracağımız folyo, tabak, çatal, bunları torbadan bile çıkaramadık. Kahvaltının ardından, Dursunbey’de kent içinde sokakları dolaşarak eski yapıları aradık, o kadar azalmış ki, birkaç tane bulabildik. Kent meydanındaki otogar taşınmış, yerine güzel bir yeşil alan kazandırılmış, parkın altına da otopark yapılmış.


Dursunbey Tren İstasyonu o kadar güzel restorasyon yapılmış ki, insanın treni bekleyip seyahat edesi geliyor


Dursunbey Tren İstasyonu pek güzel

Kent turunu tamamladıktan sonra tarihi Dursunbey Tren İstasyonu’na gidip fotoğraflarını çektik. Çok da güzel görünüyor tarihi yapı. Dursunbey’e geri dönüş yapmak yerine Simav güzergahına yöneldik. Yollarda irili ufaklı pek çok köy var. Kimi dağın zirvesine, kimi de yol kenarına kurulmuş. Çatıları karla kaplanmış, sokaklarında tek tük çocuklar kar topu oynuyor. Köylerde sessizlik hakim, bu sessizliği üç beş avcının attığı fişek sesleri bozuyor. Yaşlı bir kadın bir evden diğerine bastonuna dayanak yürümeye çalışıyor karların üzerinde.


Komşu ziyareti bastonsuz çok zor olmalı


Yine de değdi doğrusu

Avlanmalarına sinir olduğumuz avcılardan birinin uyarısıyla zincirlerimizi çıkardık. Naşa Köyü’nde sıcak çay ile içimizi ısıttık,yeşillikler içinde yolculuk yaparak akşam saatlerinde Sındırgı’ya ulaştık,kötü hava koşullarına yakalanmamak için Sındırgı’da mola vermedik. Her zamanki durağımız olan Kertil’de Veli Amca ile eşi Sevim Teyze’nin işlettiği kahvede son kez çaylarımızı yudumladık. Gece karanlığında Akhisar’ı ve Manisa’yı geçerek dönüş yolculuğumuzu tamamladık. Gölcük Yaylası’nda kamp yapamadık ama yollarda kar yağışının ardından o kadar güzel görsel malzeme elde ettik ki, yine de değdi doğrusu.


Kertil'de Veli Amca ve Sevim Teyze yıllardır bu çay ocağını işletiyorlar



Sabahın erken saatlerinde Dursunbey sokaklarında sadece köpekler dolaşıyor. Hava o kadar soğuk ki



Kartpostal gibi ama içindeki yaşamlar oldukça zor olmalı





















Işık Teoman

isikteoman@gmail.com


4031











   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)