|
Yayın Tarihi: 16.3.2010
|
Bir Golden'la yaşamak
Yazıp bir kenara koymuştum bugüneymiş kısmet; Sabahları henüz afyonum patlamadan ve de yüzümde gülücükler oluşmadan bütün suratsızlığıma rağmen, beni gördüğüne çılgıncasına sevinen yegane yaratıktır o. (Konumuz hayvanlar olduğu için, insanlar ve en önemlisi hayatınızın aşkı konu dışıdır diye de bir parantez açayım da, kaş yaparken gözden olmayayım!) Her koşulda sevgi dolu, her koşulda huzur veren, sevimli, sıcacık bir tüylü battaniyedir o. Dört ayaklı, ponpon kuyruklu, üç kara düğmeyi andıran gözleri ve burnuyla ailemizin pek de söze dökülmeyen pozitif enerji kaynağıdır köpeğimiz Reis. Değişik ırklarda farklı cins köpeklerim oldu ama Golden'lar gibi sahibiyle derin iletişim kuranını görmedim. Gözleriyle, kulaklarıyla konuşur, kaşlarını oynatır, başını eğer iki yana ve aşağı yukarı sallayıp "ne dedin anlayamadım bir daha söyle" der sanki. Bir Golden'la yaşamak demek onu ailenin bir ferdi olarak algılamak demek oluyor. Hoş hangi köpek için bu böyle değildir ki! Pembe dilli postaki, ponpon kuyruk, üç kara düğme suratlı, merhamet surat, yumuşak kulak, ooo öyle çok ismi vardır ki bizim Reis'in. Sahibini mutlu etmeye adeta yemin etmiş tüylü bir sevgi yumağıdır o. Yürüyen tüy yumağı, koşan tüy deposu. Dört ayaklı sevgi rüzgarı... Onu ifade eden bir isim koymak isterdim, olmadı! Bir Golden'ınız varsa bilirsiniz ki karnını doyurmuş olmanın iç huzurunu size yaşatmaz çünkü; verdiğiniz her şeyi büyük bir iştahla yer. Ağzınız kımıldadığı an vicdan terazinizin bir kefesi onun sevimli patisi ve mühür karası merhamet bakışlı gözlerinin hapsindedir... Hayvanınızı seviyorsanız onun yediği kadarını değil, yemesi gerektiği kadarını vermelisiniz. Biz bu konuda çok komiğiz; Kendimize yaptıramadığımız kilo kontrolünü köpeğimizde uygulamak gibi bir yeteneğimiz var! Bir adet tavuğun boyun, kanat, deri ve kemiklerini havuç, soğan, kabak gibi sebzelerle kaynatıp üzerine birer avuç bulgur, makarna, mercimeği de koyup kaynatıyorum. Bu yemeğin içine bazen yaş maya ve yumurta da koyuyorum. Yaş maya ve bulgur köpeğimizin tüyleri için gerekli. Yoğurt ve peynir sularını da hiç atmam ben, onun yemeğinin içine dökerim. Yine yemeklerden artan bütün artıkları ve yağları da çöpe değil, Reis'in yemeğine koyarım. Yemek pişiremediğim günlerde kuru mamaya müracaat ediyoruz. Bu pek az gerçekleşiyor ama kuru mamayı biraz ödül gibi algıladığı için hoşuna gittiğini biliyorum. Ah tabi ödül kemiklerimiz daima elimizin altındadır. Ne zaman ona haksızlık yaptığımızı düşünsem hemen bir ödül kemiği uzatırım en şirin halimle. Her gün bir adet hakkıdır onun. Reis'in anladığı ve beden diliyle cevap verdiği sözcükleri sıralamak istiyorum: Gel Otur Bekle Koş Bana bak Buraya gel Tasını getir Baba nerede? Anne nerede? Topunu getir Tarağını getir Yemeğini ye Mama Acıktın mı? Kulübene git Önümden çekil Kim geldi? Kim var orada? Neler oluyor? Onu bana getir Gel su iç Gel yıkanalım Arkadaşın nerede? Neredesin sen bakiim? Hayır Aferin Kim yaptı bunu? Ne yaptın sen? Ver patini Kulübenden çıkma Yerlere çamurlu patilerinle basma Sakın bunu elleme Tamam Hadi gidelim Neredesin? Yavaş Yürü Yanımdan yürü Dur Canım oğlum Yerim ben seni Hoşçakal Aşçı Fok Nurdan ÇAKIR TEZGİN www.ascifok.com |
2871
|
|
|