ISSN 1308-8483
BEDRİ RAHMİ’Yİ ANARKEN (21 EYLÜL) / Seyfi GÜL
Seyfi GÜL    
  Yayın Tarihi: 22.9.2007    


BEDRİ RAHMİ’Yİ ANARKEN (21 EYLÜL)


Önde zeytin ağaçları arkasında yar
Sene 1946
Mevsim
Sonbahar
.................
Yar yar!...
Seni kara saplı bir bıçak gibi sineme sapladılar



Karadutum, çatal karam, çingenem
Nar tanem, nur tanem, bir tanem
Ağaç isen dalımsın salkım saçak
Petek isen balımsın ağulum
Günahımsın vebalimsin
............

1932 yılında Paris’te başlayan ve daha sonra Türkiye ve Romanya arasında birkaç yıl mektuplarla süren, 1936 yılında evliliğe ulaşan büyük bir aşk öyküsüydü Bedri Rahmi Eyüboğlu ile Ernestino Letoni arasında ki. Eren Eyüboğlu adını alan karısına büyük bir aşk beslediği aşikardı. Ancak birkaç yıl sonra bir başka kadına daha tutulmuştu. Yukarıda ki dizeleri de bu kadın için, akademide heykel derslerine katılan Mari Gerekmezyan adlı misafir öğrenci için yazmıştı. Öyle ki tanık olanları kulaktan kulağa bir sevda masalı anlatır olmuştu onlar için.

Sonra Mari Gerekmezyan’ın 1946 yılında menenjit-tüberküloz’a yakalanması, savaş ortamının maddi zorluklarıyla, tedavi ve ilaçlar için Bedri Rahmi’nin tablolarını satması, bütün çabalarına rağmen tedavinin sonuçsuz kalması ve Mari’nin ölümüyle biten hüzünlü bir hikaye.
Her şeyi bilen, çok kırgın olmasına rağmen oğlu için evliliğini devam ettiren ve onu hayata bağlayan, sanata döndüren, bu uğurda Mari’nin yaptığı Bedri Rahmi büstünü bile evinin baş köşesinde bulundurma yürekliliğini gösteren Eren Eyüboğlu’nun yıllar sonra “Karadut” şiirini okurken, Bedri Rahmi’nin Mari için ağlamasına bir kez daha dayanamayarak kendisini terk etmesiyle süren...
Sonra özverili karakteri ve sevgisinin baskın geldiği, ölümüne kadar birlikte çalışıp, ürettikleri, yaşamı paylaştıkları, bu günün televizyon dizilerine senaryo olabilecek her bakımdan dolu dolu bir hayat öyküsü..



Bedri Rahmi EYÜBOĞLU’nun, 1911 yılında Görele’de doğumuyla başlayan hayat yolculuğu, 21 Eylül 1975 tarihinde İstanbul’da biter.

Bir şiirinde;

En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde ana avrat dümdüz gideceksin
En azından üç dil
Çünkü sen ne tarih ne coğrafya
Ne şu ne busun
Oğlum Memiş
Sen otobüsü kaçırmış bir milletin çocuğusun

derken, şiirlerinde; bir sempozyumda “Bedri Rahmi Eyuboğlu’nun şiirlerinde meyveler” başlığıyla bildiri sunulacak kadar, “Hiçbir şair onun kadar meyvelerden söz etmemiş ve şiirinde yararlanmamıştır” denilecek kadar fazlaca, meyvelere yer vermiştir. Karabiber şiirinde ise karabiberin ne olduğuna bir türlü karar veremez.

İzmir’de bir ağaç gördüm
Adı karabiberdi karabiber
Yaprağının ucunu ısırdım
Tadı karabiberdi karabiber
..........

İzmir’de bir ağaç gördüm
Adı karabiberdi
Ya karabiber türküsü Allah’ım
Necati Cumalı söylerdi
Soba borusu gibi bir sesi vardı
Karabiberim derdi, karabiberim
Candarmalar geliyor kalk gidelim

Bir çınar boyunca karabiber
İnsanın başı döner
Çiçek mi, tohum mu, meyve mi nedir
Nar tanesi gibi pırıl pırıl
Çingene pembesinden sıcak.


Bedri Rahmi; Anadolu Halk sanatlarından esinlenerek yaptığı gravür, heykel, seramik ve mozaik panoları, resim, şiir, gezi ve deneme yazıları gibi değişik alanlarda kendine özgü eserleri ile Türk Sanat’ının ölümsüzleri arasında yerini aldı. Yurt içi ve dışındaki müzelerde resimleri, Uluslar arası Brüksel sergisi için yaptığı 272 metrekarelik, NATO binası için yaptığı 50 metrekarelik mozaik panoları, uluslar arası yarışmalarda ülkemiz adına kazandığı ödüller, şarkılara dökülmüş şiirleri, atölyesinde yetiştirdiği öğrencileri ve aklımıza gelmeyenleri ile büyük sevdaların adamı olarak gönlümüzde yaşamaya devam etmektedir.


21 Eylül 2007



Seyfi GÜL



5685











   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)