ISSN 1308-8483
AGORA- İSKENDERİYELİ HYPATİA / Zuhal ÖZÜGÜL
Zuhal ÖZÜGÜL    
  Yayın Tarihi: 13.6.2010    


AGORA- İSKENDERİYELİ HYPATİA


İspanya-2009
Yönetmen : Alejandro Amenabar
Senaryo : Alejandro Amenabar- Mateo Gil
Oyuncular:
Rachel Weisz ( Hypatia)
Max Minghella ( Davus)
Oscar Isaac ( Orestes)
Michael Lonsdale (Theon/Baba)
Müzik :Dario Marianelli


M.S.391 yıllarında İskenderiye’de geçer film. Antik çağın bilim, sanat merkezidir kent. Bilim adamı ve filozof Theon’un kızı Hypatia, kentin en önemli bilim yuvası olan kütüphanede öğrencilerine felsefe, astronomi ve matematik dersleri vermektedir. Antik çağda kadının esamisi bile okunmazken, bu güzel kadın, onu dikkat ve saygıyla dinleyen, yalnız erkeklerden oluşan öğrencilerin hayranlığını kazanmıştır.

Anlatılanlara göre Hypatia, beline kadar uzanan sarı saçları ile (Rachel Weisz esmer ama tam uymuş) çok güzel bir kadındır. Çok iyi bir araştırmacı olduğu gibi başarılı bir hatiptir de aynı zamanda. Kentin politik yaşamında da söz sahibidir. Kendisine her konuda danışılır.

Erkek meclislerine çekinmeden girer ve düşüncelerini açıklar. Bilinçli ve özgür bir kadın.

Bu güçlü karakterini babasına borçludur. Daha 10 yaşındayken eğitime başlar. Kadının köle muamelesi gördüğü bir toplumda, babası kızının, insan olarak yaşama şansının ancak eğitime bağlı olduğunu bilir. Küçük kız da, sonsuz merakıyla verilen her bilgiyi heyecanla almaktadır.

Kütüphanedeki dersler, soru-cevap, tartışma şeklinde sürer. “Bu mendil, yukarıdan neden dikey olarak yere düşüyor?” “Yıldızlar gökyüzünden, neden aşağıya düşmüyorlar?” Şimdi çocukların bile yanıtını bildiği bu sorular o zaman büyük tartışmalara yol açıyor.

Güzel bir öğretmen olur da aşık öğrenci olmaz mı? Hypatia’ya sırılsıklam aşık Orestes (O da Hıristiyanlığı seçer ve Vali olur) bir tiyatro gösterisinde ona evlenme teklif eder. Bu tekliften en çok baba Theon huzursuz olur.

“Evlenince eve kapanacak, kocasının hizmetçisi olacak ve en kötüsü ders veremeyecek. Böylece özgürlüğünü kaybedecek.” Gizli aşığı Davus da (köle ve öğrencisi) bu teklifin kabul edilmemesi için Tanrılara yalvarmaktadır. Hypatia bu teklifi geri çevirir ve Orestes’e müziğe yönelmesini önerir.

İskenderiye, farklı dinlerin bir arada yaşadığı bir kent o zamanlar. Paganlar (çok tanrılı ve doğa yasalarına inananlar) Hıristiyanlar ve Yahudiler. Ancak Hıristiyanlar gittikçe çoğalmaktadır ve iktidarı ele geçirmek için baskı ve zulme başvurmaktadır. Hıristiyanların militan kuruluşu “Parabolan”lar diğer inançlara hakaret eder. Tanrı heykellerini kırıp parçalamaya başlayınca, Paganlar da onları durdurmak için silahlanır. Hypatia onları, özellikle de öğrencilerini durdurmaya çalışır.

İlk kez sözünü dinlemezler onun. Kanlı bir çatışma olur ve çok kayıp verilir. Paganlar, mabede ve kütüphaneye sığınır. Kütüphanenin, bağnaz Hıristiyanlar tarafından yakılacağını duyan Hypatia ve öğrencileri ne varsa kurtarmak için uğraşırlar. 700 bin yazı tomarı, heykeller, astronomi araç ve gereçleri.

Ne yazık ki, başaramazlar. Bağnaz Hıristiyanlardan kurtaramazlar bilim yuvasını.

Ortalık biraz sakinleştiğinde Hypatia araştırmalarına döner. “Dünya mı evrenin ortasında yoksa güneş mi?” “Güneş, ay ve yıldızlar, duran dünya etrafında mı dönerler?” Hypatia’nın teorisi ise, dünyanın güneşin etrafında dönebileceğidir. Ancak kanıtlayamaz bunu.

Din ve bilim, İskenderiye’de karşı karşıya gelmektedir artık. Göze batan kişi ise Hypatia’dır.



Hıristiyanlarca cadı ilan edilir ve taşlanarak öldürülmesi “vacip olmuştur.”

Onun ölümüyle ve Hıristiyanların iktidarı ele geçirmesiyle (onlar dünyanın düz olduğuna inanıyorlardı) İskenderiye bilim, hoşgörü yönünden yüzyıllarca karanlığa gömülür. “Düşünce hakkını koru, çünkü yanlış düşünce bile hiç düşünmemekten iyidir”

Hypatia bu düşüncesini sonuna kadar savunmuş, ölürken bile ideallerinden ödün vermemiş.

Ünlü ressam Raffael, Antikçağ’ın 20 büyük düşünürünü resmettiği Atina Okulu freskinde Hypatia’yı uzun sarı saçlarıyla ölümsüzleştirmiş.

50 Milyon Avroya mal olan film, yönetmen Alejandro Amenbar’ın en son ve çok ödüllü bir filmi. (7 Goya Ödülü)

2001’de “DİĞERLERİ”, 2004’de “İÇİMDEKİ DENİZ” filmleri de bol bol ödüllendirilmişti. “İÇİMDEKİ DENİZ”deki rolüyle Javier Bardem Oscar kazanmış, film de en iyi yabancı film ödülünü almıştı.

Zamanımızda ise, bilimin ve bilim insanlarının karşısına, ne yazık ki, bağnazlığın ve bağnazların nasıl engeller çıkararak duvarlar ördüğüne tanık oluyoruz. Hatta öyle düşüncelerle karşılaşıyoruz ki, bize Kilise’nin geçmişini, yani gericilik, tutuculuk, bilim karşıtlığı, kadın düşmanlığı, baskı, korku dünyasını anımsatıyor. Bu dünyada herkese yer var!


Zuhal ÖZÜGÜL



3689











   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)