ISSN 1308-8483
Özügül'lerin Bademli İrmik Helvası / Nurdan ÇAKIR TEZGİN
  Yayın Tarihi: 26.2.2008    


Özügül'lerin Bademli İrmik Helvası


Zuhal ve Oğuz Özügül çiftinin sosis partisine davetliydik geçenlerde. Elbette sosis işin latifesi, maksat muhabbet ve her ne kadar kendileri pek öne çıkarmasalar da evlilik yıldönümleri olduğu gerçeğini göz ardı etmemek gerek. Nice mutlu yıllara diyorum bu satırlardan...

Foça, gizlenmiş üstadlar cenneti gibi geliyor bazen bana! Neden mi böyle düşünüyorum? Emekli olmuş veya halen üretmeye devam eden o kadar çok yazar, çizer, müzisyen, tiyatrocu, ressam var ki Foça'da... İşte Oğuz Özügül'de bu gruba girenlerden, kendisi çevirmen yazar. Bize felsefe sever misiniz, okur musunuz diye sorunca anlayamadık önce. Elbette severiz demeye kalmadan bir kucak dolusu kitapla geliverdi yanımıza ve ne çok sevindirdi Turgay'la beni. Oğuz Beyin Antik Yunan ve Alman Felsefesine ait çeviri ve derlemeleri mevcut, ayrıca (Pozitivizm ya da Mantık Olarak Felsefe) isimli bir de kitabı bulunmakta.



Özügül'ler, her ne kadar sosis partisine çağırmış olsalar da, açık büfe hazırladıkları diğer atıştırmalıklarla hoş bir davet sundular bizlere. Oğuz Beyin bol bademli irmik helvası şimdiye kadar tadına baktıklarım arasında sanırım en iyisiydi. Yağı da, çam fıstığının ve irmiğinin kavrulması da kararıncaydı, ahh bir fazlası vardı ki o da bademlerinin çok bol kullanılmış olması! Bu kadar bol badem ve fıstıklı irmik helvası görmemiştim daha önce.

İrmik helvasını Oğuz Beyin tekelinde gibi göstermiş olabilirim fakat, Zuhal Hanımın da katkısının olduğu aşikar. Şaraplarımızı yudumlarken Oğuz Beyin sık sık mutfağa gitmesi ve mutfaktan tak tak seslerinin gelmesi üç dört defa tekrarlanınca anladık ki irmik helvası ateşte! Tahta kaşığın tak tak vuruşları irmik helvasının güzellik sırrı mıydı bilinmez lakin, konulduğu kasede uçuşan irmik tanelerinin bademle bütünleşen tadı, damakta uçuşmaya devam ettiği için ikişer kase yemeyen yoktu aramızda!



Zuhal Hanımın helva kaselerine bolca serptiği tarçının kavrulmuş irmikle bütünleşen iç gıcıklayan kokusu, babaannemin bahçesindeki ahşap mutfağını çağrıştırdı bana. Babaannem, beyaz namaz örtüsüne sarınıp, kamburunu zorlukla sürükleyerek adımlardı bahçe mutfağını. Kapaklı bakır ve çinko taslarının içindeki uhrevi tatlılarının içe işleyen tadı ve kokusu belirdi anılar sağanağımda. Tarçın kokusunun içimize sinmiş keskin lezzeti, kimbilir ne çağrışımlara gebedir başka belleklerde de...



Özügül çiftinin, Fransa'nın Normandiya bölgesinden getirdikleri Calvados kanyağı da bu davetin bitiş tadımlığı olarak keskin bir finaldi doğrusu.


Nurdan ÇAKIR TEZGİN



7382










   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)