ISSN 1308-8483
SENKRONU KAÇMIŞ GÜLÜŞLERİMİZ / Ahmet Zeki YEŞİL
  Yayın Tarihi: 16.3.2011    


SENKRONU KAÇMIŞ GÜLÜŞLERİMİZ

Havadar bir aklım ve kalbim var. Üşüyorum. Altımda bir ıslaklık… Refah tabana yayılıyor galiba. Haliyle her şeyi komik tarafından alıyorum. Geri dönüşümlü anılardan komik bir hayat üretip gayri resmi gülüyorum. Aksırıncaya, tıksırıncaya kadar gülüyorum. Sudan sebeplerle gülmekten iyidir. Çünkü su pahalı. Velhasıl insanlık halidir gülmek. İleri demokrasinin göstergesidir. İnsanın gülesi gelince gülebilmesi demokrasidir. Halkı, memleket sorunları karşısında güldürme sanatına da politika denir. Gülünce hızlanıyor hayat. Hayat yağ gibi akıyor. Akan hayat, “hayat neyden ibaret?” sorusunu akla getiriyor. Hayatın zurnadan ibaret olduğunu düşünenler ise fena halde yanılıyor. Oysa sorulması gereken soru “Ne eksik hayatımızda?” olmalı. Kaybolan karakutumuz acilen bulunmalı. Aksi halde duygusal merhemler, sinir sistemimizi iyileştiremeyecek. Ve yüzümüzde eğreti duracak senkronu kaçmış gülüşlerimiz.

Haydi, hep birlikte gazlanmadan gülelim! Medya eğlendirecek, spor heyecanlandıracak. Daha ne olsun? Bize de güle oynaya yaşamak kalıyor. Toplu açılış yapalım, toplu gülelim ama toplu sevişmeyelim. Cari açığımız görünmesin. Sıkıntılı günlerde taze bir nefes gibidir gülmek. Diş estetiğiyle birlikte artık gülmemiz de değişecek. Müjdeler olsun, gülmeyi unutanlar için “aile şaklabanlığı” uygulamasına geçilecek. Dolaşım hızlanacak, damarlarımız genişleyecek. Üç gülüşten biri seçilecek: entelektüel, sportif ve çekici gülüş. Gülmenin kendine mahsus bir perspektifi falan yoktur. Buna rağmen, 1950'li yıllarda insanlar günde ortalama 18 dakika gülerken, bu süre günümüzde 6 dakikaya düşmüştür. Oysa, komple komplike full komiğiz. Öyleyse, hayat neden bu kadar önemsiz? Her yüz kişiden 6’sı vesveseli. Beşte birimiz işsiz ve ümitsiz. Yine de ekonomi sayfalarında patronların başarıları limitsiz. Yatay ve hafif dalgalı zikzak çizen milli gelirimize paraleldir senkronu kaçmış gülüşlerimiz.

Zaman her şey gibi gülüşlerimizi de değiştirdi. Kasten ve sehven gülüşler arttı. Hissiyatlara dayalı gülüşler şizofrenik bir yarılma sonucu malul oldu. Bu nedenle gülüşümle örtüşmese de hayat, güldükçe geçmişin kahredici yalnızlığında yaşadığımı kanıtlıyorum. Kimse öldüğümü araştırmıyor o zaman. Biliyorum, dünyanın neresinde olursa olsun her gülüş hepimizindir. Yürekten ve içten gülüyormuş gibi yapanlar, fotoğrafı güzel çıksın diye sırıtık bir ifade sunmak içindir. Fotoğraflar git gide sırıtık ifadelerle doluyor. Başkent’te, okuma yazma bilmeyen yüz bin kişi bu fotoğraflara bakıp bakıp gülüyor. İyi ki gülüyor. Aksi halde, halet-i ruhiyeleri zedelenecek. En derin yaralarla başlarmış en derin gülücükler. Saf, içten, çocuksu bir kahkaha atamıyorsak eğer, bil ki çok değerli bir şeyleri kaybediyoruz. Vakit varken gülmeliyim, gülmelisin. Şaşırtmalıyım, şaşırtmalısın. Acele et, içimizdeki çocuk ölmesin!


Ahmet Zeki YEŞİL



2450











   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)