|
Yayın Tarihi: 16.1.2012
|
|
Foça sinemasız kalmasın!
Kasabamızın mütevazi sinemasından az önce dağıldık… Sinema deyince AVM’ lerin çok katlı salonları, yürüyen merdivenleri, labirentleri ve ağırlaşmış yoğun kirli havası gelir ya insanın aklına, o dolambaçlı koridorlar yok burada, üç beş manevrayla atıverdik kendimizi dışarı. Kasabamızın sineması burası; Filmlerin gösterimi sadece haftada dört gün. Olsun. Zahmetsiz sıcak ve denize sadece 30 metre. Bizim sinemamız ya! Kaderi tıpkı bizimkine benzeyen bir film izledik. Yüksel Aksu'nun yönetmenliğini yaptığı 'Entel Köy Efe Köy'e Karşı'yla duygulanıp bolca güldük, kıssaları hisseleri doldurduk ceplerimize ve tek tük atıştıran karın coşkusuna bıraktık kendimizi… Foça’ya kar yağdı az önce… Kasabamızın denizine, sokaklarına, ağaçlarına kar yağdı. Termik santrallerin kirletmediği bir dünya istemek neden bunca zor? Filmin karelerinde annemin harmandalı oynadığı çocukluk günlerime gittim, eş dost düğünlerinde bir tek o kırardı dizlerini, bir tek o kaldırırdı kollarını efeler gibi Ege kızıydı çünkü, Ege türküleri söylerdi; “gaydırı guppak Emine’m”, “Oldu mu Ayşem oldu mu?” diye… Benim annem Ege kızıydı, termik santrali nedir bilmeden büyüdü. Benim annem harmandalı oynardı, ot toplardı, bütün yenilebilir otların isimlerini bilirdi. Greta Garbo, Grace Kelly, Humphrey Bogart filmlerini izlerdi, Prenses Süreyya ile İran Şahı'nın aşkını yanlarındaymışcasına anlatırdı! Tafta elbiseler, kayık yakalar ve Belgin Doruk bakışlı salon romantizmi hayranıydı gizliden... Benim annem efeleri bilirdi, entelleri bilmezdi. Toprağın, suyun, havanın, deniz ve ormanların her şey olduğu filmler yok muydu onların zamanında? Annem ve onun yaşındakiler yanlış filmler mi izlediler acep? Besbelli yeterince Ege Türküsü de söylememişler! Termik santrallerin, rafinerilerin, gemi söküm tesislerinin atmosferimize saldıkları görünen görünmeyen zehirli atıklar, gazlar için geç kaldık bu çok belli! Ama; kasabamız sinemasız kalmasın! Aşçı Fok Nurdan ÇAKIR TEZGİN www.ascifok.com |
| 3250
|
|
|