“Ne bir dost ne bir sevgili
Dünyadan uzak bir deli
Beni sarar melankoli”
Çocukluk günlerimi hatırlıyorum. Komşumuz Arif beyin kızı için söylemişti annem. “Bu kız tam bir Malihülya” diye. Arapça olan bu kelimenin karşılığını çok sonraları öğrendim; Melankoli. Bakın Victor Hugo melankoli ile ilgili ne demiş. “Melankoli, hüzünlü olma mutluluğudur.” Sergei Rachmaninof ise “Melankoliyi bedelini özleyebileceğin bir ayrıcalık“ olarak tanımlarken, Aristo “Neden ister felsefe ya da politika ister şiirin ya da politika da yada sanatta olsun olağanüstü kişilerin hepsi melankoliktir.” En sonunda da usta şair Baudlaire. Melankoli Baudlaire’ın samimi yoldaşıdır. Fıskiye şiirinin ilk kıtası aklıma geldi.
“ Sen gecenin alabildiğine güzelleştirdiği,
Göğsüne eğilmiş ne hoş,
Dinlerim haznelerde hıçkıran
Sonu gelmez inleyişi!.
Ay, çağıltılı su, kutlu gece
Çevrede titreşen ağaçlar.
Sizdeki o saf melankoli
Aşkımın aynasıdır”
Bir kelime insanı nerelere götürüyor. Hangi çağrışımların esiri yapıyor. Bu arada çay bahçesinde oturanlar çoğaldı. Karşıma sabah yürüyüşünden dönmekte olan bastonlu adam ve karısı oturdu. Karşı masadaki ihtiyar ise denize bakarak kahvesini çoktan yudumlamaya başlamış. Ve ben, şimdi, bu sabah, burada gazete ve çayımla baş başayım. Anılar, anımsamalar, gözlemler ile geçen zaman. Şimdi kalkmalı yeni bir güne doğru yürümeli, anılar, anımsamalar içlemleri burada bırakarak.
|