ISSN 1308-8483

CUSCO

Güzin TÜMER    
  Yayın Tarihi: 1.11.2009    


CUSCO




Arequipa’dan Cusco’ya yaklaşık on saat otobüs yolculuğu ile geldim. Bu kadar lüks bir otobüs şirketini Peru’da bulmak oldukça şaşırtıcıydı. “Cruz Del Sur“ otobüs firmasının adı. Otobüste diz üstü bilgisayarlarla internete bağlanmak bile mümkündü. Hizmet birinci sınıf olunca on saat yolculuğun nasıl geçtiğini anlamadım. Aslında, galiba ben her şeyi Bolivya ile karşılaştırıyorum. Bu nedenle Peru’daki standartlar beni hep şaşırttı. Çünkü Bolivya’da bindiğim otobüsleri tanımlamak için kelimeler kifayetsiz kalır.

Cusco’ya gelince.. Gerçekten çok etkileyici bir şehir. Bana biraz Floransa duygusu yaşattı. Geniş caddeler, şık meydanlar ve bakmaya doyulmayacak güzellikteki eski binalar….



Kiliseler, tapınaklar ve nasıl tanımlayacağımı bilemediğim çok sayıda eski bina. Paket taşlı yolları, çiçekli meydanları ve meydanların etrafındaki şık kafeleri ile Cusco bir Avrupa kentini aratmayacak şıklıkta.






Plaza de Armas


Cusco, bir çanağın içine oturmuş. Etrafındaki dağlar, Cusco’nun benzersiz güzelliğini katlıyor. Bir de buna inanılmaz güzellikteki gökyüzünü eklersek burası hiç unutulası bir yer değil. Latin Amerika’nın Katmandu’su diye tanımlanıyormuş. Cusco’da çok sayıda kolonyal bina var. Bunların ortak noktası avlulu olması. Bu avlulu binaların avlularında da buraya özgü ürünleri satan irili ufaklı çok sayıda dükkan var. Genellikle satıcılar Bolivya'daki gibi, yine kadınlar. Aslında burada herkes bir şey satıyor. Satıcıların biraz tacizkar olduklarını söyleyebilirim.



Geleneksel giyimli kadınlar lamaları ile birlikte fotoğraf çektirmek isteyenlere modellik yapıyor. Elbette bunun bir bedeli var. Turistlerden biri farkında olmadan 15 dolar harcadığını söyledi. Kişi başı 1 sole (50 kuruş). Ama birdenbire birkaç kişi kareye giriyor ve ne verdiğinizi fark etmiyorsunuz.



Ben, bir lama ve bu iki kadından oluşan sevimli görüntüyü çektim. İki kadına birerden iki sole verdim. Kadınlardan biri sanki İngilizce biliyormuş gibi kendinden çok emin şekilde “1 sole for the baby” dedi. Fotoğrafı çekmeden önce çok sempatik olan kadın fotoğraf sonrası neredeyse beni dövecekti. Oradaki bebeği fark etmemiştim bile.. Neyse fotoğraf çekerken dikkatli olmakta yarar var.

Cusco, 3416 metre yükseklikte İnka İmparatorluğu’nun başkentliğini yapmış bir şehir. Taş işçiliğinde oldukça usta olan İnka’lar inanılmaz güzellikte duvarlar, tapınaklar yapmışlar.



Önemli bir deprem bölgesi olan Cusco’da İnka’ların yaptığı hiçbir bina depremden etkilenmemiş. Bazı duvarları zik zak şeklinde yapmışlar. Böylece duvarların depreme dayanıklılığını artırmışlar. 100 ton ağırlığında taş blokları insan gücüyle taşıyarak büyük geniş duvarlar inşa etmişler. Gerçekten çok estetik. Yap-boz oyununda parçalar nasıl birbirinin içine geçiriliyorsa taşlar da birbirinin içine oturtulmuş.


Herhangi bir sokak, inanılmaz güzellikteki inka duvarları.. Çok sade, çok estetik ve çok sağlam. İnka mimarisi için kullanılan bir deyim var. "Azlık çokluktur" aslında ne güzel tanımlamışlar kendilerini. Bu deyimi yaşamın her alanına taşımak mümkün.

Cusco’da en azından benim gördüğüm yerlerde asfalt yoktu. Her yer taş ve bu taşların büyük çoğunluğu İnka'lardan kalmış.

Cusco’daki kiliselere dışarıdan bakıldığında çok etkileyici. Çok sıkı bir taş oymacılığı var. Genellikle kiremit renginde. Aslını sorarsanız kiliselerin dışı içinden çok daha etkileyici. İspanyol’ların 16. yüzyılda gelmesiyle onlar da bu kiliselere bir şeyler eklemişler ya da kiliselerin ve tapınakların içindeki altın ve gümüşü soyarak kendi ülkelerine taşımışlar. Kiliselerde taş işçiliğinin yanı sıra ciddi bir tahta oymacılığı da var. Çok detaylı, çok ince çalışılmış işler. Kiliselerle ilginç bir başka bilgi, Meryem Ana’nın (onlar sadece "Virgin" diyorlar) giysilerinin her hafta değiştiriliyor olması. Oldukça çok Meryem Ana heykeli var ve sandıklar dolusu elbise.. Bu da bir istihdam yaratmış olmalı. Büyüklerin evcilik oyunu olsa gerek.. Bana komik geldi.

Cusco’nun içinde yapacak şey çok. Öncelikle ziyaret edilmesi gereken birkaç önemli yer var. Bunlardan biri “Qorikancha” yani Güneş tanrısı İnt’iye adanmış Güneş Tapınağı.


Güneş tapınağı ve Santa Domingo Kilisesi


Ay, yıldız, ışık ve şimşeğe adanmış bir tapınak. Tapınağın içinde bunların hepsini gösteren altından yapılmış bir plaka var. İnka döneminde ışığın konumundan dolayı tapınağın güney duvarları altın ile kaplanarak tapınağın içinin aydınlatılması sağlanmış. Ancak İspanyollar kenti işgal ettiklerinde bu altını alıp ülkelerine göndermişler. Bu tapınağı da bugünkü adıyla Santa Domingo Kilisesi haline getirmişler. Şimdi ikisi bir arada. Bu tapınakta zamanında önemli gökyüzü araştırmaları da yapılıyormuş.


Güneş Tapınağı’nın içi


Peru’daki kiliselerle ilgili diğer ilginç bilgi, kiliselerin içinde ayna olması. Bu özellikle belirtildi. Çünkü Avrupa’daki kiliselerde bu özellik yokmuş. Avrupa’da çok kilise gezdim ama ayna olup olmadığına dair hiçbir gözlemim olmamıştı. Bu aynaların nedeni kişinin kendisi ile yüzleşmesini sağlamakmış. Kiliselerde resim vardır. Camilerde resme izin verilmez. Zira kiliseden camiye döndürülmüş mekanlarda kilise içindeki ikonların üzerinin kapatıldığını biliyorum. Resim de azıcık yüzleşmeye hizmet eder. İslam’da yüzleşme yok demek ki.. Bu benim yorumum! Yanlışım varsa düzeltilmesi sevindirir. Aslında yazarken ne çok şey düşünüyor ve değişik ilişkiler kuruyorum. Bu da gezmenin faydaları.. Elbette okumayı göz ardı etmiyorum. Gezmek hem çok eğlenceli hem de çok öğretici! Bilmiyordunuz dimi benden öğrendiniz işte! :)

Bir başka gidilecek yer Cusco’da Catedral, "Plaza de Armas’" adı verilen meydanın göbeğinde yer alan kampanaları ile çok zarif bir kilise. İçine gelince oldukça kitch. Taş, tahta, altın ve gümüş oymacılığının çok emekli işlerini görmek mümkün. Güzel olduğunu söylemek zor.


Plaza de Armas, Catedral


Bu kilisedeki bana göre en ilginç olan İsa’nın son akşam yemeğinde, masadaki yemek “cuy” ya da Hint domuzu.. Fare ailesinden gelen fare büyüklüğünde bir hayvan. Son akşam yemeğinde ayakları havada tabağın içinde yerini almıştı. Fare ailesinden geldiğini bilmek bile onu yememek için yeterli bir gerekçe. Burada evlerde besleniyormuş. Peru’nun önemli yemeklerinden biri..

Plaza de Armas’ın yakınında yer alan diğer bir kilise "Compania de Jesus". Ben içine girmedim ama uzun süre karşısında oturup ışığın kampanalar üzerindeki dansını izledim.


Plaza de Armas, Compania de Jesus


Bir başka ziyaret edilecek yer “Sacsayhuaman”, tapınak kompleksi. İspanyollar güçlü duvarları nedeni ile kale sanmışlar. Güneş tanrısı İnti’ye adanmış, senelik İnti Raymi Törenleri burada yapılıyormuş.


Sacsayhuaman



Sacsayhuaman



Sacsayhuaman, Cusco'yu yüksekten gören bir tepe üzerinde. Manzara çok güzel.


Cusco’dan da aynen Arequipa’da olduğu gibi çeşitli outdoor aktivitelerine katılmak mümkün. Rafting, ata binmek, bisiklet turları bunlardan birkaçı.. Ayrıca şehir içinde çok sayıda müze var. Bunun yanısıra el işlerinin satıldığı marketler. Bu marketler, benim favorilerimin arasında.. Cusco sadece Machu Picchu’ya gitmek için gelinmemesi gereken bir yer. Çok keyifli ve sürprizlerle dolu bir şehir. Gelecek yazı Machu Picchu. İki gün sonra Machu Picchu’ya gideceğim. Rüya gibi! YUPPİ!

Temmuz 2009

Güzin TÜMER




Okunma: 3385









   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)