Anılar sökün etti mi önüne geçilmez. Cumhuriyetin yeni kurulduğu yıllar. Ankara, Atatürk’ün gözünde bir başka güzel. Herkes Ankara’ya çorak, kuru toprak olarak bakarken, bir tek Atatürk Ankara’yı çağdaş başkent yapabilme peşindedir. İşte Olgunlaşma Enstitüsü o yıllarda çok revaçta. Nedret hanım ve dönemin ileri gelenlerinin eşleri akşam kurslarına gitmektedirler. Nedret hanım ilgi duyduğu terzilik mesleğine böylece başlar. Kızları Sevgi’nin dünyaya geldiği yıllarda Ankara’da terzihane açar ve kısa sürede Ankara’nın en tanınan terzileri arasında yer alır. 1949’da İstanbul’a dönen Ekşigil’in, ünü artarak devam eder. İstiklal Caddesi’nde Mısır Han’daki bu terzihane döneminin bütün ünlü kişiliklerinin uğrak mekanı olur. Yazar, çizer, sanatçı, şarkıcı tanınmış birçok ünlü şahsiyet Nedret Hanımın Terzihanesi’nde buluşur.
Yüzyıllık bir çınar bulup da Atatürk konuşmamak olur mu?. Atatürk’ü soruyorum, gözleri mavi lideri. “
Atatürk, ah Atatürk” derken sesi titriyor. “
O gelince yüzüme ateş basar, odadan kaçardım. O benim için yalnızca bir insan değil, geleceğimin kurtarıcısı, bir ilahi güçtü “ diyor. Mavi gözlerine bakamazdım, hiç insan karşısındaki bu kadar etkileyici insanın gözüne bakabilir mi?. Derken o yıllara dönüyor. Bu arada Atatürk’ün en büyük hayalinin bir enstrüman çalmak olduğunu orada öğreniyorum. O Atatürk’ün ölümsüzlüğüne, devrimlerin süreceğine inanmış biri.
Aşk diyorum. Yüzyıllardır üzerine nice yazılar yazılan, hala tanımlanamamış kavramı soruyorum. Elimi tutuyor. “Aşk var mı?” diyor.
Sohbet güzel. Saat çoktan gece yarısını geçmiş. Nedret hanımın dinlenmesi gerekli. Anılar onu dinç tutsa da yorulduğunun farkındayım. Evden dışarı çıktığımda yürümek istedim. Gecenin ikisinde İstinye’de yokuş aşağı inerken İstanbul, karşıda bakan gözler için hayal meyal seçilen mor ve eflatun bir çizgidir karşımda. Karşımda Boğaz, ay ışığına sarınmış, hülyalı bir dinginlik içindeydi. Hani geçmişte bir söz vardır. Ay dedeye misafir olmak. Artık kimse kullanmıyor bu deyimi. Geceleyin eve dönmemek, açıkta kalmak anlamına geliyor. Canım ay dedeye misafir olmak istiyor bu gece. Sokaklarda yürümek, konuştuklarımızı düşünmek, bunları yaparken de Nedret Ekşigil’i geç tanımanın üzüntüsünü yaşamak istiyorum.